1 Ocak 2019 Salı

VAR OLMAK


Bizi, müdahale odasından çıkartıp, özel bir odaya aldılar. Annem yanımdaydı. Odaya sadece kartla girilebiliyordu. iki saat boyunca emzirmemem gerektiğini söylediler.
Bebeğimin elleri mosmordu. Damar yolu çok zor bulunmuştu. Yorgun olduğu belliydi. Dilim damağım kurumuştu bir bardak suya ihtiyacım vardı. Hemen üstümü çıkarttım ve onu göğsüme yasladım. Annem bez almaya gitti. Su almasını söylememiştim.
Yatağın üzerine oturdum, bebeğim göğsümde uyuyordu. Birden uyandı ve ağlamaya başladı. Korkmuştu, acıkmıştı da… Ama emzirmemem gerekiyordu. Sürekli emmek istiyordu.
Evdekiler sürekli arıyordu. Ne olduğunu bilmiyordum. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Her tarafım ağrıyordu. Ne hissettiğimi bilmiyordum. Ölseydi daha mı iyiydi. Ben ona bakamıyordum. Yaşarken ölmenin ne olduğunu biliyordum. Ben bu bebeğe bakamıyordum.
Bakamayacaktım. Bu çocuk büyümeyecekti. Beceriksizdim. Nasıl bir anneydim? Sürekli uyuyordum sürekli uyumak istiyor tüm dünyadan nefret ediyordum. Bebeğimi nefretimle ve beceriksizliğimle büyütemezdim.
‘Çok susadım anne!’dediğimde; ‘Git bir su al, biraz hava alırsın.’ dedi. Su almaya giderken kaçmayı düşündüm. Bu beceriksizliği nasıl yaptım? Bebeğimi bu hale nasıl getirdim diye kendime söyleniyordum.
Su aldım kantinde oturdum. Suyumdan birkaç yudum aldım. Kaçmayı planlıyordum. Nereye gidecektim? Ne yapacaktım? Bu işi başaramıyordum. Bebeğime bakmaktan acizdim. Bencildim. Bitkindim.
Bir yudum daha su aldım. Hastaneye doğru ilerledim. Sağdan gidersem uzun bir yol ayrımına gelecek oradan bilmediğim her yere gidebilirdim. Geri döndüm. Bebeğim ağlıyordu. Acıkmıştı annem sakinleştirmeye çalışıyordu. Koynuma aldım ve uyudu.
Cemoya haber vermemiştik. Aradım sakince anlattım. Sesinde sakinlik ve umursamazlık vardı. ‘Kötü müsünüz geleyim mi?’ dedi.
Birde soruyor muydu. Neden soruyordu? Neden aramıştım? Offf Cemo neden heyecanlı değilsin? Gelse ne yapacaktı? Zaten gelmesi iki saat sürecekti. Telefonu yüzüne kapattım.
O anda en olmayacak insanlar arıyordu. Hepsine telefonda bağırmak istiyordum. Telefonumu sessize aldım.
Başımıza gelecekleri biliyordum. Eğer oksijensiz kalmışsa ömür boyu bunun bedelini ödeyebilirdik. Doktor geldi. Sen dedi, gel buraya bakalım. Bizi tanıyordu. Bebeğimi biliyordu.’ Bakamıyorsun galiba bebeğine?’ dedi. Biz bakabileceğini düşünüyorduk. Hiç bir şey düşünemedim. Kaçmak istedim.
Bebeğin iyi merak etme… ‘Ama sanırım beslenme konusunda sıkıntınız var.’ dedi. Diğer doktorlar ve asistanlar da odamıza gelmişti. Hepsi bebeği de beni de biliyorlardı. Çünkü bu hastanede 9 gün kalmıştık. Ve bu dokuz gün boyunca; kolostumu sağıp gecenin bir saati götürdüğümde gördüğüm, damar yolumda sorun olduğunda odaya gelen, şeflerinden benim yüzümden fırça yiyen, yoğun bakımda bebeğim yatarken takip eden bütün asistanlar oradaydı. ‘Hepsi bu o bebek mi?’diyordu.
Bebeğim koynumda yatıyor, hepsi gelip bakıyordu. Bir asistan‘Vay yine kurtardın kendini güçlü bebek .’dedi. Gözlem altında kalacaktık. Doktorun gözü önünde emzirecek, gazını çıkaracak ve uyutacaktım.
Cemo geldi. Evdekiler umurumda bile değildi. Kızım vardı. Kızım okuldan gelip duyduğunda ne hissetmişti? Ne yapıyordu? Babaannesi ona ne anlatmıştı? Ben çıkarken bir şey yok diye bağırıyordu sadece…
Cemo geldi, karşımda duruyordu. Nasıl becerdin bunu der gibi bana bakıyordu. Beceriksiz bir anneydim, beceriksizin tekiydim.
Ona da anlattık. Gözetim altında kalacaktık. Ben yapmıştım. Kendi mutsuzluklarımdan başka bir şey göremiyordum. Mutsuzdum. Uyumak istiyordum. Uyuyordum ama içimde fırtınalar kopuyordu.
Uyur görünürken aslında kızgınlıklarım, mutsuzluklarım, umutlarımın közleriyle uğraşıyordum. Tüm dünyaya öfkeliydim. Asıl öfkem kendimeydi…
Eve gitme, öfkemle uyumak. Mutsuzluklarımla boğuşmak istiyordum. Akşam saatlerinde bizi taburcu ettiler. Tabi birçok öneriyle birlikte!
Eve geldik. Bunu da atlatmıştık. Şaka gibiydi sanki. Bu da geçecekti. Öfkemle odaya girdim bebeğimi emzirip hemen uyumak istiyordum. Odadan çıkmak istemiyordum.
Ama yemek hazırlanmalıydı. Kızım evde merak içerisindeydi. Odaya gidip ağladım. ‘Uyumak istiyorum gidin başımdan!’ dedim. Bebeğimi yatağına yatırdım. Çekyata kıvrıldım. Sobayı sonuna kadar açtım. Uyumak istiyordum ama her şey gözümün önüne geliyordu.
Babam neden böyleydi? Neden işten ayrıldım? Neden okula gitmedim? Neden evlendim? Neden ikinci çocuğumu doğurdum? Neden burada oturuyoruz.
Herkesin hayatını mahvettim. Kızım berbat bir annesi var. Cemo’nun eşi berbat. Babam için iyi bir evlat değilim. Annem neden güçsüz? Bunları neden yaşadık? Keşke hiç doğmasaydım. Keşke kimsenin hayatını mahvetmeseydim. Uyumak istiyorum. Uyumak istiyorum…
Yaşamak ile var olmak aynı şey değil. Vardım ama yaşamıyordum. Var olmaktan nefret ediyordum. Kimseyi görmek istemiyordum. Bu dünya benim değildi. Varlığım yalan dünya kötüydü…

Hiç yorum yok: