VAR OLMAK
Bizi, müdahale odasından çıkartıp, özel bir odaya aldılar. Annem
yanımdaydı. Odaya sadece kartla girilebiliyordu. iki saat boyunca emzirmemem
gerektiğini söylediler.
Bebeğimin elleri mosmordu. Damar yolu çok zor bulunmuştu. Yorgun
olduğu belliydi. Dilim damağım kurumuştu bir bardak suya ihtiyacım vardı. Hemen
üstümü çıkarttım ve onu göğsüme yasladım. Annem bez almaya gitti. Su almasını
söylememiştim.
Yatağın üzerine oturdum, bebeğim göğsümde uyuyordu. Birden uyandı
ve ağlamaya başladı. Korkmuştu, acıkmıştı da… Ama emzirmemem gerekiyordu. Sürekli
emmek istiyordu.
Evdekiler sürekli arıyordu. Ne olduğunu bilmiyordum. Kimseyle
konuşmak istemiyordum. Her tarafım ağrıyordu. Ne hissettiğimi bilmiyordum. Ölseydi
daha mı iyiydi. Ben ona bakamıyordum. Yaşarken ölmenin ne olduğunu biliyordum. Ben
bu bebeğe bakamıyordum.
Bakamayacaktım. Bu çocuk büyümeyecekti. Beceriksizdim. Nasıl
bir anneydim? Sürekli uyuyordum sürekli uyumak istiyor tüm dünyadan nefret
ediyordum. Bebeğimi nefretimle ve beceriksizliğimle büyütemezdim.
‘Çok susadım anne!’dediğimde; ‘Git bir su al, biraz hava
alırsın.’ dedi. Su almaya giderken kaçmayı düşündüm. Bu beceriksizliği nasıl
yaptım? Bebeğimi bu hale nasıl getirdim diye kendime söyleniyordum.
Su aldım kantinde oturdum. Suyumdan birkaç yudum aldım. Kaçmayı
planlıyordum. Nereye gidecektim? Ne yapacaktım? Bu işi başaramıyordum. Bebeğime
bakmaktan acizdim. Bencildim. Bitkindim.
Bir yudum daha su aldım. Hastaneye doğru ilerledim. Sağdan gidersem
uzun bir yol ayrımına gelecek oradan bilmediğim her yere gidebilirdim. Geri
döndüm. Bebeğim ağlıyordu. Acıkmıştı annem sakinleştirmeye çalışıyordu. Koynuma
aldım ve uyudu.
Cemoya haber vermemiştik. Aradım sakince anlattım. Sesinde sakinlik
ve umursamazlık vardı. ‘Kötü müsünüz geleyim mi?’ dedi.
Birde soruyor muydu. Neden soruyordu? Neden aramıştım? Offf Cemo
neden heyecanlı değilsin? Gelse ne yapacaktı? Zaten gelmesi iki saat sürecekti.
Telefonu yüzüne kapattım.
O anda en olmayacak insanlar arıyordu. Hepsine telefonda
bağırmak istiyordum. Telefonumu sessize aldım.
Başımıza gelecekleri biliyordum. Eğer oksijensiz kalmışsa
ömür boyu bunun bedelini ödeyebilirdik. Doktor geldi. Sen dedi, gel buraya
bakalım. Bizi tanıyordu. Bebeğimi biliyordu.’ Bakamıyorsun galiba bebeğine?’
dedi. Biz bakabileceğini düşünüyorduk. Hiç bir şey düşünemedim. Kaçmak istedim.
Bebeğin iyi merak etme… ‘Ama sanırım beslenme konusunda
sıkıntınız var.’ dedi. Diğer doktorlar ve asistanlar da odamıza gelmişti. Hepsi
bebeği de beni de biliyorlardı. Çünkü bu hastanede 9 gün kalmıştık. Ve bu dokuz
gün boyunca; kolostumu sağıp gecenin bir saati götürdüğümde gördüğüm, damar
yolumda sorun olduğunda odaya gelen, şeflerinden benim yüzümden fırça yiyen,
yoğun bakımda bebeğim yatarken takip eden bütün asistanlar oradaydı. ‘Hepsi bu
o bebek mi?’diyordu.
Bebeğim koynumda yatıyor, hepsi gelip bakıyordu. Bir asistan‘Vay
yine kurtardın kendini güçlü bebek .’dedi. Gözlem altında kalacaktık. Doktorun gözü
önünde emzirecek, gazını çıkaracak ve uyutacaktım.
Cemo geldi. Evdekiler umurumda bile değildi. Kızım vardı. Kızım
okuldan gelip duyduğunda ne hissetmişti? Ne yapıyordu? Babaannesi ona ne
anlatmıştı? Ben çıkarken bir şey yok diye bağırıyordu sadece…
Cemo geldi, karşımda duruyordu. Nasıl becerdin bunu der gibi
bana bakıyordu. Beceriksiz bir anneydim, beceriksizin tekiydim.
Ona da anlattık. Gözetim altında kalacaktık. Ben yapmıştım. Kendi
mutsuzluklarımdan başka bir şey göremiyordum. Mutsuzdum. Uyumak istiyordum. Uyuyordum
ama içimde fırtınalar kopuyordu.
Uyur görünürken aslında kızgınlıklarım, mutsuzluklarım,
umutlarımın közleriyle uğraşıyordum. Tüm dünyaya öfkeliydim. Asıl öfkem
kendimeydi…
Eve gitme, öfkemle uyumak. Mutsuzluklarımla boğuşmak istiyordum.
Akşam saatlerinde bizi taburcu ettiler. Tabi birçok öneriyle birlikte!
Eve geldik. Bunu da atlatmıştık. Şaka gibiydi sanki. Bu da geçecekti.
Öfkemle odaya girdim bebeğimi emzirip hemen uyumak istiyordum. Odadan çıkmak
istemiyordum.
Ama yemek hazırlanmalıydı. Kızım evde merak içerisindeydi. Odaya
gidip ağladım. ‘Uyumak istiyorum gidin başımdan!’ dedim. Bebeğimi yatağına
yatırdım. Çekyata kıvrıldım. Sobayı sonuna kadar açtım. Uyumak istiyordum ama her
şey gözümün önüne geliyordu.
Babam neden böyleydi? Neden işten ayrıldım? Neden okula
gitmedim? Neden evlendim? Neden ikinci çocuğumu doğurdum? Neden burada
oturuyoruz.
Herkesin hayatını mahvettim. Kızım berbat bir annesi var. Cemo’nun
eşi berbat. Babam için iyi bir evlat değilim. Annem neden güçsüz? Bunları neden
yaşadık? Keşke hiç doğmasaydım. Keşke kimsenin hayatını mahvetmeseydim. Uyumak istiyorum.
Uyumak istiyorum…
Yaşamak ile var olmak aynı şey değil. Vardım ama
yaşamıyordum. Var olmaktan nefret ediyordum. Kimseyi görmek istemiyordum. Bu dünya
benim değildi. Varlığım yalan dünya kötüydü…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder