31 Aralık 2021 Cuma

2021

 


Değişen sayıların bize getirdiği duygular. Fiziksel ve ruhsal olarak yaşadığımız zaman dilimi ve bırakıp gittiğimiz takvim yapraklarının dökümü… Her bir yaprak umutla kurumuş, hisleriyle aldığı yara ile kopmuş ve yeniden yeşerecek ardından kuruyup dökülecek.

Hepimiz umutla değişen takvim yapraklarının yeni umutlar getirmesini istiyoruz. Geçtiğim yılın bana neler yaptığının bir kritiğini yapmayı ve önüme kalanları ve ardıma bıraktıklarımı yazacağım bir yazı planlamıştım ama gün günü tutmuyor ki! Yine de 2021 bana getirdiği takvim yapraklarının dökümü ardından hayatıma devam eden yemyeşil yapraklarımı umutla beklediğimi belirtmeliyim.

Aynı yeşeren umutlar ile başladık 2021 yılına ve inanılmaz bir beklenti içerisindeydim. Bu depreşmeler her yılın başında olur ve ben yazarım. Dünya pandemi ile uğraşa dursun ben kendi dünyamda nasılım ona bakıyorum. Onu da bir türlü dengeleyebildiğim söylenemez.2021’in bana inanılmaz getirileri, götürüleri oldu ve üçün üç katı ile yan yana geldiği yaşımın yılına giriyorum. Fiziksel ve ruhsal yaşadığım değişimler beni etkiliyor. Korkuyla, endişeyle bekliyorum yılları çünkü içimde hiçbir zaman denge yok. Benim terazim şaşmış!

Geçtiğimiz yılın en başında, başımı inanılmaz dertlere soktum. Kendimi fiziksel değiştirmeye çalıştım, mutlu ve umut doluydum ve mantığımla hareket edersem ne kadar güçlü olurum diye bir deneme yaptım. İnsanoğlunun buna ihtiyacı olmadığını ve yaşayıp gidiyoruz mantığıyla hareket ettiğini gördüm. Hayatımda;  fiziksel olarak var olan ama ruhen beni hissetmeyen ihraç fazlası insanlar var olduğunu fark ettim. Umut dolu yüreği, benimle olan yeni insanlar ile tanıştım.

Bu yılın bana en büyük getirisi; ‘Sen iste, Allah’a bırak o bir şekilde yoluna koyar.’ oldu. Ama o düşünce şekline girene kadar çok sancı çektim. Mutlu muyum, umutlu muyum? Bir amaca ve niyete bağlı bir yaşamım olduğunu hissetmiyorum. Varım ve gidiyorum… Sonunun neye bağlanacağı hiç belli değil! Bazen onları kucaklıyor bazen ise ret ediyorum.

İyi niyetlerimi ve genel klişeleri söylemeyeceğim. YOLUNUZ AÇIK OLSUN.

2022

………………………………………………

30 Aralık 2021 Perşembe

ŞİRKET KURDUM

 


ŞİRKET KURDUM

Beş yıl dokuz aydır çalışmıyorum. Çalışmıyorum dediğim sabah gidip, akşam geldiğim, yemeği hazırlayıp, bulaşıkları yıkadığım ve çocukların bakımı ile ilgilendiğim zamandan paralel evrene sadece çalışmadığım günleri yaşıyorum.

Çalışmayı istiyorum ama düşünmüyorum. Çalışırsam çocuğu okuldan kim alacak?Akşam yemeğini bir akşam önceden kim hazırlayacak? Çocuklarla kim ilgilenecek? Gibi soruların etrafında dönen bir hayatım var. Evet çalışmalıyım! Çünkü kendi kazandığım paraya ihtiyacım var. Ama o kadar zamanım yok ve evden satış yapabileceğim işler bana uygun değil.

Bir süre kısa zamanlı işler aradım, ardından evden çalışmayı deneyeceğim işlere başvurdum. En azından birkaç  ay çalışıp daha sonra dinlenebileceğim bir iş buldum ama sonra Cavid oldum.;) Ee onlarda başkasını bulmaya meyilliymiş!

Son zamanlarda yaptığım ya da yapmadığım işlerin göze batması evdeki yardım düşüncesini beyninden atamayan eşim ve birlikte sorumluluğumuzun evde kuş mu besliyoruz ya? diye şakaları iyice canımı sıkmaya başladı. Yani evde kuş besliyoruz gerçekten ama ben kuş değilim. Evde olmayı vakit geçirmeyi seviyorum ama son gelen zamlardan sonra ev ahalisine makarna yapmaktan başka fikrim olmuyor.

Ben de kendi küçük kafesimi bir işletmeye çevirmeye karar verdim. Bundan sonra ev içerisinde yapmış olduğum her hizmet başına ücret alacağım. Ev dışarısındaki işler için ise iki katı fiyata tabii tutacağım.

HİZMET BEDELLERİ

Evi süpürmek – 5 TL

Toz almak - 5 TL

Yatakları toplamak - 2 TL

Çamaşır yıkamak - 5 TL (Asmak dâhildir.)

Çamaşır katlayıp yerleştirmek – 10 TL

Yere atılmış kıyafetleri toplamak - 10 TL

Dolapları düzenlemek -15TL

Yerleri silmek -15 TL (Balkon dâhil.)

Ayrıntılı temizlik - 250 TL

Tuvalet ve banyo ovmak -25 TL

Yerdeki kılları toplamak- 5 TL

Koltukların altındaki çorapları çıkarmak- 5TL

Her gün çorba yapımı müesseseye aittir.

Yanındaki her ekstra yemek için - 7 TL (Hazırlama pişirme.)

Camları silmek -50 TL

Perdeleri yıkamak- 15 TL (Çıkarma bana, takma size aittir.)

Bu evin hanımı bu ücretlerde değişiklik yapabilir. Liste tutularak aylık ödeme alınacak ödenmeyen her dönem için günlük faiz işlenecektir.

Vallahi bir ev hanımı kolay yetişmiyor! Hayat çok pahalı ihtiyaçlarım var ve kendi paramı kazanmalıyım. Kapiş!!!!

15 Mart 2021 Pazartesi

KAĞITTAN HAYATLAR

 

25 Nisan 2015, ülkemiz; savaştan kaçan Suriye vatandaşları gelmiş. 11 yıldır Kumkapı’da özel bir poliklinikte çalışıyorum. Şimdiye kadar Doğu ve Güneydoğudan göçen kendi halkımız, Gedik Paşa, esnafının en ağır işçileriydi. Ardından hepsi patron oldular ve işler değişti.

Artık Suriye’de bir iç savaş başladı, hayatını, çocukluğunu anılarını bırakan herkes can havliyle sınır kapılarımıza akın etti. İşte bu göç esnasında hayatının bir parçasını ya da yaşamını bırakıp gelen, genç çocuk, yaşlı hepsi ya Avrupa umuduyla ya da can havliyle, Gedik paş
a’nın bodrum katlarında, en ağır işçiler olarak, sağlık güvencesi olmadan çalışmaya başladılar.

Gördüğünüz fotoğraf; 13 yaşında Suriyeli bir gence ait o zamanlar altına bir not tutmuşum. Elleri kullandığı kimyasaldan yanmış, müdahale edilmesi için başını öne eğmiş sıra bekliyordu. Müdahale sırasında bende içeriye girip ona sorular sormuştum.

Babasını savaşta, annesi ve kardeşlerini sınırdan geçerken kaybetmiş, ardından tanıdığı birkaç kişinin yanına sığınmıştı. Tam olarak bilmiyorum ama solüsyonla çalışılan bir işte yani en ağır işte sosyal güvencesiz çalışıyordu. Elleri yanmıştı. Haftalık 100 liraya çalıştığı dün gibi aklımda, yani karın tokluğuna…

Biz halk olarak, aktörlerin; filmlerdeki dramla gerçek hayattaki rollerini ayırt edemeyiz. Bu yazı bir film tanıtımı olacaktı. Gerçek hayatta oldukları sosyal medya magazinlerindeki aktörlerin, rollerine ve oyunculuklarına hayran kaldığım bir film; KÂĞITTAN HAYATLAR.

Son sahnelerinde, gözlerimden akan yaşlara engel olmamam gerektiğini söyleyen vicdanımla, anılarımı yoğurduğum anlar…

Bu filmi seyrettiğimde kıyıya vuran çocuk cesetleri, elleri yanmış çocuk işçiler, bir zalim ev sahibin elinde kalmış kadınlar aklıma geldi…

Ve insanlığa ağladım. Bu durumlara nasıl geldiklerine, geleceğimize, siyaset batağına, nankörlüğe, vurdumduymazlığa, analara, babalara, en çokta çocuklara…

Başkasının acısıyla şükretmekse bu şükür değil!

Kim bilir kaç hayat ailesini kaybetmiş, kâğıt altında son bulmuş o son sahneyi yaşadı? Dünya iyilikle, iyilerle karşılaşınca iyi olacak,  iyi yürekler hiç solmasın.

İlahi adalet sizi iyilerle karşılaştırsın!

20 Şubat 2021 Cumartesi

YORULMAK

 

Neredeyse her yıl Aralık ayında başlayıp Mart ayında benden giden yazı ile anlatma becerimi kaybettim.

2020 yılının iyi başladığını benim için şanslı bir yıl olacağını düşünüyordum. Yazdığım tiyatro oyunu ile katıldığım yarışmanın kazanacağıma inanıyor. Sanki başka bir dünyada yaşıyordum.

Bu yazıyı ise artık odaklanmakta zorlandığım, hislerimin karmakarışık olduğu, düşüncelerimin karışıklığını kendime vakit ayırarak çözmeye çalıştığım bir dönemde zorla yazıyorum.

Hissettiklerimin birçoğu ve düşüncelerimin karmaşıklığı, hatıralarımın silinmiş halini yaşıyorum.

2020 iyi benim için iyi başlamıştı. Kendime olan güvenimi hissetmeye ve kendime, doğrularına inanmaya başlamış daha sosyal, iletişimi yoğun günler yaşamaya başlamıştım. Yazmayı, yorulmayı, yorulduktan sonra dinlenip tekrar başlamayı öğrenmiştim.

Yeni heyecanlar ve olaylar katmıştım hayatıma… Bulunduğum hayatın hep istediğim hayat olduğunu bunun için ne kadar çalıştığımı düşünüyor, ara sırada şansımın yaver gittiğini hissediyordum.

Geride kalanları şu an ile yoğurmayı başarmış. Bana kattıklarını düşünüp mutlu oluyor, kendime methiyeler düzüyordum.

Dünya da yepyeni şeyler oluyor, ülke görebildiğimiz iyilikler kadardı. Benim ise umurumda değildi, ben iyi olmalıydım.

Mart ayı gibi, ailevi ve maddi bir durumdan dolayı gitmek zorunda kalmıştım. Bu mali sorunlar ben oradayken olurdu. Ama bu kez acil olan bir anne çağrısı ile yollardaydım. Küçük kardeşim beni alıp evine getirmiş ve bir günü beraber geçirmiştik. Ardından büyük kardeşimin evine geçip orada da yaşadığımız durum ve çözümleri konusunda hemfikir olduğumuza karar vermiştik.

Çok güçlü bir aile olduğumuzun ve bunun aile birliğine, beraberliğine katkısını inanılmaz hissetmiştim. Hayatımda yeni adımlar atmış ve bunların meyvesini tattığıma inanıyordum. Bazı olayların artık olup bittiğine inanmıştım. Bu olanların bir daha olmayacağına inanmasam da, kendimi bunları aşabilecek güçte hissediyordum.

Yorulduğumu hissedip dinleniyor. Baktığım yerden kendimi iyi görüyordum. Kendim için kendime bakmalı ve varlığımdan mutlu olmaya çalışıyordum.

Bir daha bu tip krizler yaşadığımda önceliğin ben ve çekirdek ailem olduğu konusunda güçlü hissediyordum.

Sabahları kalkıp kuyunun başında oturuyor gün aydınlana kadar bekliyordum. Yıldızlar umudumdu ve onları kayboluşunu seyretmek bana huzur veriyordu.

Sağlığım iyi değildi ama ruhum yaralarını sarmıştı.

25 Ocak 2021 Pazartesi

KÖPEK GİBİ BÜYÜMEK

 

İsmi ile dikkati çeken bu kitap; bir zamanlar sosyal medyada sıkça söz ediliyordu. Herkesin okuması gereken bir kitap olduğundan dem vuruluyordu. Sosyal medyada genellikle reklam amaçlı bu tip gönderilerin oluşturulduğunu düşünüyorum. İsmi gerçekten dikkat çekici ve benim gibi gerçek psikolojik hikâyeleri okumaktan zevk alanlar için fazlasıyla merak uyandırıyor.

Son zamanlarda Tv de de dikkat çekici hayat hikâyeleri, kişisel gelişim yayınları fazlasıyla reyting alıyor ve sıkça sohbetlerde konuşuluyor. Benimde seyrettiğim ama gecemi gündüzümü etkileyen yayınlar değil. Reklam ve zaman kısmı beni boğuyor. Fragmanlar ve merak ettiğim kişileri internetten izleyebiliyorum.  Nasıl olsa tekrarı mutlaka veriliyor!

Şimdilerde meşhur olan kişisel gelişim ve anneliğin nasıl olması konusunda iddialı başlıklar atan kitapları okumadım. Bir zamanlar kişisel gelişim kitapları bu kitap kadar sürükleyici değildi. Benim bakış açım!

En dikkat çekici nokta ise; tüm psikolojik rahatsızlıkların kadın üzerinden gitmesi! Erkekler hep âşık, kadınlar hep sorunlu!

 Günümüzde sıkça duyduğumuz DEB ( Davranış Eğitimi Bozukluğu) ve tedavisi için önemli veriler sunuyor. Yine her iş annede bitiyor. Sanırım bu eğitimi önceden sevgi dolu geniş ailelerde büyük ebeveynler yapıyordu. Değişen aile yapısının da yeni nesilde etkin rol aldığı, sıra dışı öykülerde; dikkat çekici bir ayrıntı!

İçerisindeki etkileyici ve sürükleyici hikâyeden ismini alan bu yayın; anneler üzerinden gidilerek yazılmış. Fiziksel travmalardan sonra ihmalin de ne büyük etkisi olduğunu gözler önüne seriyor.

Kişisel gelişim kitabı diyelim ama en çok kadın üzerinden yürüyor. Babalar ya yok ya da  sorunlu, anneler koruyucu ve mücadeleci.

Benim okuduğum genişletilmiş yeni baskı ve epeyce açıklayıcı bilgiler var. Koridor yayınlarından yayınlanmış 444 sayfadan oluşuyor.  Aslında bu tip, yabancı yayınlarda, öncelikle çevirinin nasıl olduğunu önemserim. Bazı yayınevleri çeviri konusunda iyi değil ve kafanızı daha karmaşık hale getirebiliyor. Burada çevirmen Belgin Selen Haktanır’ı tebrik ederim. Kelimeleri en etkin dille çevirmiş ve okuyucu aksamadan devam edebiliyor. Yazarın yazdığı dilinde günümüz diline yakın ve açıklayıcı olmasının da katkısı büyük.

 Dokuz ayrı, travma geçirmiş çocuk öyküsü üzerinden önce okuyucuya veri sunuyor sonra tıbbi olarak açıklayıcı veriler ile devam ediyor. Bizim çocukluğumuz saklambaç ve dokuztaş oyunları ile ilerlerken mendil kapmaca ile devam etmiştir. Günümüz çocukları ise bu kitapta geçen travmalardan yaşaması için Türk aile yapısının çok değişmiş olması gerekiyor. Adı üstünde sıra dışı gerçek öyküler.

Ve günümüzde sabah kadın programlarında izlediğimiz, ensest ilişkilerin ve birçok travmadan bahsediliyor diyebiliriz. Çocukların, sokakta oynamalarının güvensiz olduğunu düşünerek ve yaşayarak korktuğumuz, toplumun güveninin kaybolduğu şu dönemlerde!

İsmini aldığı hikâyenin beni psikolojik olarak çok etkileyeceğini söyleyen okur arkadaşlarım vardı. Ama beni en çok etkileyen hikâye Kuzgun isimli olandı.  Evde bir ermeye çalışan ve büyümeye çalışan iki evlat olması da etken olabilir.

Ön sözde geçen ; ‘ Ateş ısıtabilir veya yakıp yok edebilir, su susuzluğu giderebilir veya boğabilir, rüzgâr okşayabilir, rüzgâr okşayabilir ya da kesebilir.’ Sözünü kitabı okuduktan sonra tamamıyla hissediyordunuz.

Birbirimizi hem yaratabilir ve yok edebilir, hem besleyebilir ve dehşet içinde bırakabilir, hem de travma yaşatabilir iyileştirebiliriz. Gacet’a selam olsun.

Bir arada 90 ‘lı yıllarda travma çözümü ile ilgili bir yorum var. Ve günümüzde travma çözümünün bedensel hastalıklara ne kadar iyi geldiğini söyleyen sosyal medya hesapları gündemde! Hekim bilgisi olmadan sadece kısa bir eğitimle ve bu işin yapıldığını düşünürsek bilimsel gelmiyor. Ve kitapta her travmanın çözümlenmesinin iyi olmayabileceğini bize bilimsel verilerle sunuyor.90’larda Avrupa da kullanılan bu yöntemin 2000’li yıllarda ülkemizde olması ve hiçbir bilimsel veriye dayanmaması,  günümüzde kullanılan sosyal medyanın gücün ne kadar etkin olduğunu bir kez daha gösteriyor

Bir duygu süreklilik gösteriyorsa, mutlaka Tıbbi eğitim almış kişilerden destek alın ve terapi alabiliyorsanız alın.

‘Mutsuzluğun kesinliğini, belirsizliğin mutsuzluğuna tercih etme eğilimi taşırız.’alıntısıyla bitirmek istiyorum.

İyi okumalar dilerim.