7 Ocak 2019 Pazartesi

GEÇMİŞ


Yedi yıl önce, tam yedi yıl önce; her şey olduğundan daha saçma olma yolunda ilerliyordu.
Kızım ilkokula başlayacak diye hayatımız yeniden değişmişti. Yılsonu doğumlu olan ve doğacağı tarihten dört hafta önce doğan kızım için, evimizi satmış, yepyeni bir hayata başlamıştık.
Önce; hangi okula gidecek diye karar verilmesi gerekiyordu. Çalışan bir anneydim ve kızım tam gün eğitim almalıydı. Evimize en yakın, tarihi okul ikili eğitim veriyordu.
Öncelik tam gün eğitim olmalıydı. Sabahtan akşama kadar okulda kalmalı eve ya beraber eve  gelmeli ya da benden bir iki saat erken gelmesinde bir sakınca yoktu. Yemeği, dersi ben düşünmemeli rahat etmeliydik.
Öncelikli düşüncemiz, onun ilkokula mı yoksa anaokuluna mı başlayacağıydı. Bir psikoloji merkezinden randevu alarak, okul olgunluğu testinde karar kıldık. O zamanlar psikiyatri alanı bu kadar yaygın değildi. Bu testi yapabilecek bir psikolog bulduğumuzda ve uygun fiyata  olmasına çok sevinmiştik.
Bizce henüz hazır değildi. Tuvalet eğitimi konuşma biçimi ve bizim yıllarca yaşayış biçimimize göre; henüz hazır değildi.
İki  yaşından altı yaşına kadar babaannesinde kalmış düzenli aralıklarla onu alıyor ve bırakıyorduk. Psikolog yaptığı testten sonra henüz uygun olmadığına ama ilkokula başlayacaksa, üç ay gibi kısa bir süre özel bir kreşte eğitim alıp toparlayabileceğini söyledi.
Bizim böyle bir acelemiz yoktu. Daha yavaşa hayat merdivenlerini tırmanabilirdi. O dönemler de okula başlama yaşı değişmesi için Milli Eğitim çalışma yapıyordu. Tıpkı her dönem değiştiği gibi yine Milli Eğitimde köklü değişiklikler düşünülüyordu.
Okul olgunluğu testini hazır olmadığı yönünde kendi istediğimizle aldık. Sıra okulu bulup kayıt olmaya gelmişti.
Tam gün eğitim veren okulların sayısı belliydi. Azınlık olan okullara sadece çalışan anne babaların çocukları kura ile seçiliyordu. çok methedilen, tam gün eğitim veren, temizliği ve kalitesi belli olan, hakkında tüm yorumları okuduğum, işe giderken bile rahatça bırakabileceğim evimizden sadece iki km uzaktaki okula çekilişe katıldık.
Anne babanın maaş bordroları, şirket sirküleri, ikametgâh ve umutla kuraya katıldık. Olumlu olmadı. Bu işlerin biraz şans birazda torpilli şans gerektirdiğini o zamanlar bilmiyordum.
Çekilişe katılmak için çıkmasa bile yatırman gereken katılım bedeli belgesi ile hayat kumarı oynayabilmek için öncelikle bunu halletmen, kazandığında, gerekli olan beş bin Türk Lirasını yatırman gerekiyordu. Yarısı okula katkı yarısı ise yıllık yemek ve etüt bedeliydi.
Belkide babasının iş durumu hakkındaki düşüncelerim beni bu yönden zorluyordu. Cemo henüz şirketin taşeron kısmında ve inşaat aşamasındaki yaşam merkezinin inşaat bölümünde çalışıyordu.
 Ne yazık ki olmamıştı. Hemen evimize en yakın, bir zamanlar askeri rüştiye olan, muhteşem bir tarihi binaya sahip, okula gitmemiz ve bu işi halletmemiz gerekiyordu.
Sadece 250 lira kayıt bedeli ve aylık seksen lira olan aidatı yatırarak okula kayıt ettirdik. İstediğimiz anaokuluna başlamasıydı. Okul başladıktan bir süre sonra okula gidip dilekçe vermemiz ve okul olgunluğu testini eklememiş yeterli olacaktı.
Yani 2005 li olan kızım Aralık ayı doğumlu olduğu için 2005 doğumlularla değil 2006 doğumlularla okula gidecekti.
Bir sorun yoktu. Böyle olması gerekti henüz hazır değildi, değildik.
Bir yandan da evi satmaya yeni eve taşınmaya niyetlenmiştik. Büyük erkek kardeşimle anlaşmış, krediyi kapatması için onu bekliyorduk.
Artık taşınma vakti gelmişti. Evi hazırlamıştık. Taşınıyorduk. Kredi kapatılmış, kalan tutar ise tapu işlemlerinden sonra bize verilecekti.
Okul kaydı tamam, ev satıldı, yeni ev boya yapılarak hazırlanmıştı.
Bu aşamalardan çok önce kayınvalidemle konuşmuş. Çalışmaya devam edeceğimi bize yardımcı olup olamayacağı konusunda bilgi almıştım.
Anne ben çalışacağım, bana destek olabilecek misin? O benim evladım, canım, Sıladan başka bir şey gözüm görmüyor demişti.  Kızıma karşı hep bir tutku besliyordu. Kimsenin onu işe yarar görmediği yıllarda, yaşlılığının  sonbaharında kızımı kucağına almıştı. Bende, hayatımızın ne yönde ilerleyeceğini bilmediğimi, Cemo’nun henüz iş konusunda netleşmiş bir durumu olmadığını bu yüzden işten ayrılmayacağımı söylemiştim. Ayrıca işte de zam aldığımı evi satmak istemediğimi ama Cemo’nun ısrar ettiğini söylemiştim.
Evi satmayı bir yıl ertelememizi işte sıkıntı yaşarsam, işten ayrılırsam, kendi evimizin çevresinde okula gidebileceğini düşünüyordum.
Ama bu konuda Cemo çok ısrarcıydı. Ev satılacaktı. Aslında zorluk çıkarmasının nedeni benim artık çalışmamı istemiyor olmasıydı. Yeter artık çocuğumuzdan ayrı kaldığımız diyordu. Bunları resmen dile getirseydi, farklı olabilirdi. O da güven duymuyordu kendine ve benim isyankâr olacağımı düşünüyordu.
Evi eften püften ucuz bir boyacıya boyatmıştık. Ramazan ayı olduğu için adam zor çalışıyordu. Cemo ‘Yazık, n’aspın’ diyordu.’ E bizde çalışıyoruz, işimizi savsaklamıyoruz.’ Dediğimde;  ‘Bitti artık uzatma diyordu.’Adam boya yapmadığı çerçeve ve parke kalmamıştı.
Ben bu adamdan daha iyi boyardım. Ya da Cemo ile ikimiz bu işin altından kalkabilirdik ama Cemo yoğun ve stresli bir dönemdeydi bende ramazan ayı olması sebebiyle birde eski evimizdeki eşyaları toplama derdiyle boş vermiştim. Ama karşılaştığım manzara bir boya ustasından ziyade kızımın sanki evi boyadığı görüntüsü veriyordu.
Bir akşam üstten bir temizlik yaptık ertesi sabah Pazar sabahıydı, çünkü işten izin alamamıştım. Taşındık.
O yorgunlukla ertesi günü işe gitmek zorunda olmak çok sıkıcıydı.
 Yepyeni bir hayata başlıyorduk. Şimdi kayınvalidemle kapı komşusu olacak, kızım evden yalnızca yüz metre ilerideki okulun ek binasında anaokuluna başlayacaktı. Büyük erkek kardeşim evi almış, küçük erkek kardeşim yaz tatili için köydeydi. Artık bıraktığım eşyalarımla onlar yaşayacak, küçük kardeşimin düzeni bozulmamış, büyük erkek kardeşimde bir ev sahibi olmuştu.
Zaten başım sıkışsa büyük erkek kardeşim vardı. N’olurdu ki? Bana bir şey olmasına dayanamazdı bence? Ölecek miydik yani her şey bitecekti? kardeştik ve kötü günlerimizde hep beraberdik. Her zaman onlar için elimden geleni yapmıştım.
Her şeyin başladığı o okul dönemi başladı, işten bir hafta alıştırma süresi için izin aldım. Kızımın bu süreçte yanında olmak istiyordum. O yıl yıllık iznimi böyle kullanmaya karar verdim. Aralıklarla, ihtiyaç olduğunda…

Hiç yorum yok: