GEÇMİŞ
Yedi yıl önce, tam yedi yıl önce; her şey olduğundan daha
saçma olma yolunda ilerliyordu.
Kızım ilkokula başlayacak diye hayatımız yeniden değişmişti.
Yılsonu doğumlu olan ve doğacağı tarihten dört hafta önce doğan kızım için,
evimizi satmış, yepyeni bir hayata başlamıştık.
Önce; hangi okula gidecek diye karar verilmesi gerekiyordu. Çalışan
bir anneydim ve kızım tam gün eğitim almalıydı. Evimize en yakın, tarihi okul
ikili eğitim veriyordu.
Öncelik tam gün eğitim olmalıydı. Sabahtan akşama kadar
okulda kalmalı eve ya beraber eve gelmeli ya da benden bir iki saat erken
gelmesinde bir sakınca yoktu. Yemeği, dersi ben düşünmemeli rahat etmeliydik.
Öncelikli düşüncemiz, onun ilkokula mı yoksa anaokuluna mı
başlayacağıydı. Bir psikoloji merkezinden randevu alarak, okul olgunluğu
testinde karar kıldık. O zamanlar psikiyatri alanı bu kadar yaygın değildi. Bu testi
yapabilecek bir psikolog bulduğumuzda ve uygun fiyata olmasına çok sevinmiştik.
Bizce henüz hazır değildi. Tuvalet eğitimi konuşma biçimi ve
bizim yıllarca yaşayış biçimimize göre; henüz hazır değildi.
İki yaşından altı yaşına kadar babaannesinde kalmış düzenli
aralıklarla onu alıyor ve bırakıyorduk. Psikolog yaptığı testten sonra henüz
uygun olmadığına ama ilkokula başlayacaksa, üç ay gibi kısa bir süre özel bir
kreşte eğitim alıp toparlayabileceğini söyledi.
Bizim böyle bir acelemiz yoktu. Daha yavaşa hayat
merdivenlerini tırmanabilirdi. O dönemler de okula başlama yaşı değişmesi için Milli
Eğitim çalışma yapıyordu. Tıpkı her dönem değiştiği gibi yine Milli Eğitimde
köklü değişiklikler düşünülüyordu.
Okul olgunluğu testini hazır olmadığı yönünde kendi istediğimizle
aldık. Sıra okulu bulup kayıt olmaya gelmişti.
Tam gün eğitim veren okulların sayısı belliydi. Azınlık olan
okullara sadece çalışan anne babaların çocukları kura ile seçiliyordu. çok
methedilen, tam gün eğitim veren, temizliği ve kalitesi belli olan, hakkında
tüm yorumları okuduğum, işe giderken bile rahatça bırakabileceğim evimizden
sadece iki km uzaktaki okula çekilişe katıldık.
Anne babanın maaş bordroları, şirket sirküleri, ikametgâh ve
umutla kuraya katıldık. Olumlu olmadı. Bu işlerin biraz şans birazda torpilli
şans gerektirdiğini o zamanlar bilmiyordum.
Çekilişe katılmak için çıkmasa bile yatırman gereken katılım
bedeli belgesi ile hayat kumarı oynayabilmek için öncelikle bunu halletmen,
kazandığında, gerekli olan beş bin Türk Lirasını yatırman gerekiyordu. Yarısı
okula katkı yarısı ise yıllık yemek ve etüt bedeliydi.
Belkide babasının iş durumu hakkındaki düşüncelerim beni bu
yönden zorluyordu. Cemo henüz şirketin taşeron kısmında ve inşaat aşamasındaki
yaşam merkezinin inşaat bölümünde çalışıyordu.
Ne yazık ki
olmamıştı. Hemen evimize en yakın, bir zamanlar askeri rüştiye olan, muhteşem
bir tarihi binaya sahip, okula gitmemiz ve bu işi halletmemiz gerekiyordu.
Sadece 250 lira kayıt bedeli ve aylık seksen lira olan
aidatı yatırarak okula kayıt ettirdik. İstediğimiz anaokuluna başlamasıydı. Okul
başladıktan bir süre sonra okula gidip dilekçe vermemiz ve okul olgunluğu
testini eklememiş yeterli olacaktı.
Yani 2005 li olan kızım Aralık ayı doğumlu olduğu için 2005 doğumlularla
değil 2006 doğumlularla okula gidecekti.
Bir sorun yoktu. Böyle olması gerekti henüz hazır değildi,
değildik.
Bir yandan da evi satmaya yeni eve taşınmaya niyetlenmiştik.
Büyük erkek kardeşimle anlaşmış, krediyi kapatması için onu bekliyorduk.
Artık taşınma vakti gelmişti. Evi hazırlamıştık. Taşınıyorduk.
Kredi kapatılmış, kalan tutar ise tapu işlemlerinden sonra bize verilecekti.
Okul kaydı tamam, ev satıldı, yeni ev boya yapılarak
hazırlanmıştı.
Bu aşamalardan çok önce kayınvalidemle konuşmuş. Çalışmaya devam
edeceğimi bize yardımcı olup olamayacağı konusunda bilgi almıştım.
Anne ben çalışacağım, bana destek olabilecek misin? O benim
evladım, canım, Sıladan başka bir şey gözüm görmüyor demişti. Kızıma karşı hep bir tutku besliyordu. Kimsenin
onu işe yarar görmediği yıllarda, yaşlılığının
sonbaharında kızımı kucağına almıştı. Bende, hayatımızın ne yönde
ilerleyeceğini bilmediğimi, Cemo’nun henüz iş konusunda netleşmiş bir durumu
olmadığını bu yüzden işten ayrılmayacağımı söylemiştim. Ayrıca işte de zam
aldığımı evi satmak istemediğimi ama Cemo’nun ısrar ettiğini söylemiştim.
Evi satmayı bir yıl ertelememizi işte sıkıntı yaşarsam,
işten ayrılırsam, kendi evimizin çevresinde okula gidebileceğini düşünüyordum.
Ama bu konuda Cemo çok ısrarcıydı. Ev satılacaktı. Aslında zorluk
çıkarmasının nedeni benim artık çalışmamı istemiyor olmasıydı. Yeter artık
çocuğumuzdan ayrı kaldığımız diyordu. Bunları resmen dile getirseydi, farklı
olabilirdi. O da güven duymuyordu kendine ve benim isyankâr olacağımı
düşünüyordu.
Evi eften püften ucuz bir boyacıya boyatmıştık. Ramazan ayı
olduğu için adam zor çalışıyordu. Cemo ‘Yazık, n’aspın’ diyordu.’ E bizde
çalışıyoruz, işimizi savsaklamıyoruz.’ Dediğimde; ‘Bitti artık uzatma diyordu.’Adam boya yapmadığı
çerçeve ve parke kalmamıştı.
Ben bu adamdan daha iyi boyardım. Ya da Cemo ile ikimiz bu
işin altından kalkabilirdik ama Cemo yoğun ve stresli bir dönemdeydi bende
ramazan ayı olması sebebiyle birde eski evimizdeki eşyaları toplama derdiyle boş
vermiştim. Ama karşılaştığım manzara bir boya ustasından ziyade kızımın sanki
evi boyadığı görüntüsü veriyordu.
Bir akşam üstten bir temizlik yaptık ertesi sabah Pazar sabahıydı,
çünkü işten izin alamamıştım. Taşındık.
O yorgunlukla ertesi günü işe gitmek zorunda olmak çok
sıkıcıydı.
Yepyeni bir hayata
başlıyorduk. Şimdi kayınvalidemle kapı komşusu olacak, kızım evden yalnızca yüz metre ilerideki okulun ek binasında anaokuluna başlayacaktı. Büyük erkek
kardeşim evi almış, küçük erkek kardeşim yaz tatili için köydeydi. Artık bıraktığım
eşyalarımla onlar yaşayacak, küçük kardeşimin düzeni bozulmamış, büyük erkek
kardeşimde bir ev sahibi olmuştu.
Zaten başım sıkışsa büyük erkek kardeşim vardı. N’olurdu ki?
Bana bir şey olmasına dayanamazdı bence? Ölecek miydik yani her şey bitecekti? kardeştik
ve kötü günlerimizde hep beraberdik. Her zaman onlar için elimden geleni
yapmıştım.
Her şeyin başladığı o okul dönemi başladı, işten bir hafta
alıştırma süresi için izin aldım. Kızımın bu süreçte yanında olmak istiyordum. O
yıl yıllık iznimi böyle kullanmaya karar verdim. Aralıklarla, ihtiyaç olduğunda…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder