İçtenlikle
Hepsini unuttum. Geçmişi sildim ve aramızdaki ilişkinin
yeniden çok iyi olması için çaba gösterdim.
Babam…
Hamileliğimi sadece ben biliyorken, bir bayram ziyareti için
köye gitmiştik. Yaşadığımız her şeyin müsebbibi o yıllar ve yaşadıkları
olmasına bağlamıştım. Bir zamanlar artık geçmiş, ben yetişkin babam ise
yaşlılığa adım atıyordu.
Ama olmadı o bayram,
bayram olmadı. Babam ile aramız bozuldu. Bayramı beklemeden apar topar
dönüş yaptım. Hamileydim biliyordum ama sadece ben biliyordum.
Şimdi olsa asla o gün davrandığım gibi davranmazdım. Haklıydım
ama gerçekçi bir tutum değildi.
Bayram öncesi; Dr. Örtgerden iki gün fazladan izin istemiştim.
Bu iznin maaşımdan kesileceğini söylerken gözlerinden yeter artık ifadesini okuyordum.
Ama ben sıkılmış, bunalmış bu yoğun iş temposuna dayanamıyordum. Biraz dinlenmeye
ihtiyacım vardı. Zaten hamileliğimin daha başlangıç evresindeydim ve devam
etmeyeceğinden korkuyordum.
Dr. Örtger’e alınmıştım. Yıllardır çalışıyordum, Hiçbir zaman
fazla mesai için talepte bulunmamıştım. İşe erken gelir geç giderdim. Erken çıkmak
istediğim de hep kızardı. Ama Örtgerdi ne zaman ne yapacağı belli olmazdı.
O bayram bayram olmadı. Önce Örtgere kızdım, yerime gelen
elemanın parasını kendi kazandığım günlük paranın iki katı olarak verdim. Babamla
kavga ettim ve İstanbul’a döndüm.
Cemo sessiz kaldı. Ben iki gün boyunca uyudum. Şimdi düşünüyorum
da bazı olaylar karşısında gerçekten erdemli bir davranış olarak mı sessiz
kaldı yoksa hiçbir şey bilmediğinden, yani nasıl davranacağını bilmediğinden mi
sessizliği tercih ediyordu?Acaba?
Hamileydim, iş berbattı, bir daha da köye gitmeyecektim.
Tüm hamileliğim babamla yaşadığımız olayın stresiyle
geçiyordu. Düşük tehlikesiyle birlikte artan düşünce bozukluklarım, geçmişin en
karanlık hatıralarını önüme her gün sunuyordu.
Bir yandan artık işten ayrılacağım bebeğimle evimde kızımla
beraber olacağım için mutlu olamıyordum. Bir daha asla çalışamayacak, eski
işime asla dönemeyecek, maddi sıkıntı yaşayacaktık. Kiradaydık, elimizdeki
birikimle ev alamayacak, hepsini harcayacak ve çocuklarımızı perperişan edecektik.
onlara iyi bir gelecek sunamayacaktım. Ya Cemo işten ayrılırsa?
Tüm özgüvenim bitmişti. Bunları düşünüyordum ama işten
ayrılmaktan vazgeçmiyordum. Çünkü artık bunalmıştım. İnatçıydım.
Sabahları erkenden kızımı okula bırakıyor. Yürümüyor, kitap
okumuyordum. Otobüse binip işe geliyor. Formalarımı giyip soyunma odasının
sedyesinde mesai başlayana kadar uyuyordum.
Berbat bir anne, eş ve çalışandım. Sanki tüm dünya benim
üstüme geliyordu. İşimi zorlaştıran
hastalara çabuk öfkeleniyordum.zaten hep zorlaştırıyorlardı fakat ben bunu öfke
yoluyla çözmediğimi öğrenmiş olmama rağmen unutmuş gibiydim. Hala parasını bir
organı olarak gören, göbek yağlarını kasları sanan, kelliğini bir türlü
kabullenmeyen erkekrimsi tiplerin; ağalık tavırlarına taviz vermiyordum. Bu
tşipleri hiç unutmadım.
Bunları yazarken; kabullenmediğim ne çok şey olduğunu fark ettim.
siz ne kadar kabullenmemenizde; hayat elinizdekilerdi. Elime alabileceklerimi
görmeye çalışmaktan ya da elimden düşenleri bulmaya çalışmaktan elimdekileri
göremiyordum.
22 haftalık hamileyken işten ayrılacağımı yöneticilerime
söyledim. Bence onlarda bunu tahmin ediyorlardı ama işi sürece bırakmayı tercih
etmişlerdi. Ya da her zamanki gibi sorun onlara daha büyük sorun haline
gelmeden görmezlikten gelmeyi tercih etmişlerdi.
İlk birkaç gün kimse bir şey demedi. Örtger’in hicivli
kelimeleri dışında hiçbir şey yoktu.zaman geçiyor kimse bir adım atmıyordu.Eleman
aramıyorlardı.Halimden memnundum.Zaten psikolojim yerime eleman yetiştirecek
halde değildi.
Bir gün; çalışmaya devam etmemi istediklerini, bu yüzden
daha az çalışacağım ama daha çok kazanacağım bir iş teklifi sundular. Hayır dedim.
yeni çalışma koşullarıyla birkaç teklifle ve Örtger’in onore edici
konuşmalarıyla zaten devam etmekte olan düşünce bozukluklarımı daha kötü hale
getirmişlerdi.
Kararımdan her seferinde vazgeçmedim. Çünkü ben inatçıydım
ve yıllarca bebeğimi bırakıp çalışmanın acısını yaşamıştım. Bu kez bebeğimle olacaktım.
Onlara; ‘Kapınız açık olsun her zaman dönebileyim ama artık
çalışmak istemiyorum.’ dedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder