27 Aralık 2018 Perşembe

HASTAHANE


403 numaralı oda; içinde banyosu, tuvaleti, dolabı televizyonu ve tek kişilik gri dinlenme koltuğu vardı. Yatağıma uzandığımda koltuk sağımda kalıyordu. Sağımdaki uzun camdan park görülüyordu. Manzaram hiç fena değildi.
Sabah işe gidenler, spor yapmaya gelen kadınlar, hayvanlarıyla yürüyüş yapan insanlar görülüyordu. Henüz yatağımdan kalkamıyordum. Tuvalet ihtiyacım sonda ile karşılıyordum.
Sabah 10 da doğumdan çıkmış ve odaya geçirilmiştim. Hemşire arkadaşım izin almış yanıma gelmişti. Pijamalarımla yataktaydım. Öğleden sonra Cemo eve gitti. Kızım okuldaydı ve evde yapılması gereken işler vardı. Henüz kimse doğum yaptığımı bilmiyordu.
Annem yoldaydı gece İstanbul da olacaktı. Arkadaşım Paki gece yarısına kadar yanımda kalacak, Cemo’nun ablası gece yarısından sonra nöbeti alacaktı. Annem eve gidecek, dinlenip ertesi günü  yanıma gelecekti.
Bebeğim aynı hastanenin 5. Katında yeni doğan yoğun bakımındaydı. Aynı gün akşam üzeri sondayı çıkardılar. Kolumda serum takılıydı. Ağrı kesici uyguladılar. Bazen uyanıyor bazen ise gözlerimi açamıyordum.
Günde dört kez antibiyotik uyguluyorlardı. Vücudumdaki enfeksiyon doğuma neden olmuştu. Ama bu enfeksiyonu yükselten neydi bilmiyordum.
O gece; Cemo’nun ablası gelmiş, arkadaşım gitmişti.Tüm gece cemoyu ne kadar sevdiğimden, geçmiş konulardan bahsetmiştim. Bazen kendimden geçiyordum, uyandığımda; yaşadıklarımızın bittiğinin bundan sonra her şeyin daha iyi olacağından bahsediyordum. Tüm gece sürekli konuştum.
Ertesi sabah annem geldi. Onu gördüğümde rahatlamıştım. Sarılmadık. Gözlerindeki endişe ve korku beni rahatsız etmişti. Bana birkaç eşya getirmişti. Güçlü olmaya çalışıyordum ve sürekli su içmek istiyordum.
Bebeğim için bir an önce süt sağmam gerekiyordu. Akciğer yetmezliği vardı, antibiyotik tedavisi başlanmıştı. Mama içiyordu. Büyük ihtimalle durumuna göre doğum kilosuna yaklaştığında ve rahat nefes alabildiğinde yanımda olacaktı.
İkinci gün süt sağmaya başladım. Lanet olası kolostum sütü sadece 1 cc çıkmıştı. Akşam saat dokuz gibi kendi başıma yukarıya çıkıp görevlilere sütü vermek istedim. Hemen getirmem gerekmiyordu. Dolapta 24 saat kalabilirdi. Olsun siz taze taze verin benim için getirmek sorun değil, yeter ki toparlasın dediğimde, benim için değil orada çalışanlar için sıkıntı olabileceğini öğrendim.
‘1cc sütü ağzına ilaç niyetine verin bir şey olmaz.’ dedim. Bebeğimi yeşil sargılı halinden sonra hiç görmemiştim. Durmadan anne sütümün gelmesi için uğraşıyordum. Bir yandan ise; antibiyotik tedavisi alıyordum. Aldığım tedaviden sonra kendimden geçiyordum.
İki çeşit antibiyotik veriyorlardı 6 saat arayla serum takılıyordu. Damar yolum çok sıkıntılı, uğraşan hemşire çok deneyimsizdi. Her seferinde kolum şişiyor ve yenisi açılmak zorunda kalıyordu.
Anneme göre hep dönüm noktalarına denk gelen bir hayatım vardı. Dört gün dönümünden biri olan yılın en uzun gününün ertesi günü doğmuştum. Kızım yılın en uzun gecesinden bir gün önce doğmuştu. Şimdi ise ikinci bebeğim, gün dönümünün ertesi günü doğmuştu.
Artık damar yolum iyice kötüleşmişti. Durmadan süt sağıyor yukarıya götürüyordum. Zaman gözetmiyordum. Sütün dolapta kalması anlamsızdı. Zaten az olan süt pek tabi bebeğimin ağzına her saat de verilebilirdi. Yalnızdım. Kimseyi beklemiyordum. Telefonlar hiç susmuyordu. Köy ahalisinden ve akrabalarımdan hemen hepsi aramıştı. Konuşacak halim yoktu. Sonra birkaç arkadaşıma haber verdiğimi hatırlıyorum. Kızım eve gelmiş babası kardeşi olduğunu söylemişti. Ama o hiç kimseye söylememişti.
Öğretmeni ve birkaç arkadaşım öğrendiğinde ben üç gündür hastanedeydim. Telefonla konuşmak çok bunaltıcı geliyordu. Yanımda olmasını istediğim arkadaşlarım vardı.
Simone duyar duymaz gelen hemşire bir arkadaş uzun süre yanımda kalmış benimle sohbet etmişti. Bir tedavi öncesi hemşirenin damar yolu bulamayışına nazik bir dille uyararak ben yapabilirim deyip damar yolumu uzunca bir süre kullanabileceğimi düşünerek sağ bileğimin iç kısmından açmıştı.
Deneyimli bir yoğun bakım hemşiresi ayrıca memleketlimdi.’ Püskül canın yanmıyor mu, nasıl izin veriyorsun? Bunun bir yolunu bulsunlar anestezi uzmanı falan getirsinler. ‘dediğinde zaten çıkacağım gerginlik yaratırsam hemsire daha deneyimsiz olmaz mı? Dediğimi hatırlıyorum.
O gittiğinde karşımda vakur duruşuyla Nesli duruyordu. Nesliyi görmek beni inanılmaz mutlu etmişti. Tüm moralim yerine gelmişti. Her zamanki gibi içten ve komik sohbetiyle odamı şenlendirmişti. Annem olamasaydı, omzuna yaslanıp ağlayıp anlatacaktım. yav püskül ulan insan fasulyeyi büyütmeden doğurur mu acelen neydi deyip beni gırgıra aldığında;Her şeyi hissediyorum geçecek merak etme diyordu aslında!
O gittiğinde, kapıda dr. Gacet ve arkadaşı Ann belirdi. Elinde kocaman beyaz bir orkide vardı. Gacet bebeğim Hakkında bilgi almıştı. Süreç hakkında bana da bilgi verdi. Biraz konuştuk. Onun ardından Dr. Örtger , Carlos ve Meki geldiler. Odam kalabalık olmuştu. Onları görmekte moralimin düzelmesine yardımcı olmuştu.
Onlardan sonra kimse gelmedi. Janjanlı oda süslemesi ve doğum hazırlığı bekleyenler gelmemişti. İnsanın en ihtiyacı olduğu zamanlar bu günlerdi.insan en zor zamanında bekliyor aslında sevdiklerini. Bir kere yüzünü görmek yeterdi insana…
Artık bebeğim ve ben aynı hastanede yatıyorduk ve henüz onu görmemiştim.3.  gün bebeğimi göreceğimi söylediler. Kanımdaki enfeksiyon değeri 900 den 250 ye düşmüştü. Tedavim devam ediyordu.
3. Gün öğleden sonra onu göğsüme verdiler. Ufacıktı çekik gözleri vardı uyuyordu. Kapının karşısındaki kuvözde yatıyordu.
Ayaklarını göğüslerimin arasına soktum elleri ve kafası burnundaki hortumla beraber boynumun altında kalmıştı. Ufacık elleri mosmordu. Ayakları da öyle… Bunu yaşamak bir dakika bile sürmedi. Cemo yanımdaydı ve çok heyecanlıydı.
Ertesi gün sabah vizitin de asistan şefine benim enfeksiyon değerimin düşme eğiliminde olduğunun ve taburcu olabileceğimi söylediklerinde; şef ben bunu göze alamam istersen sen tabucu edebilirsin demişti. Cuma günü olduğu için taburcu işlemim pazartesiye kalmıştı. Hafta sonu enfeksiyon değerim tekrar yükselmeseydi ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı tekrar değerlendirmeseydi. Pazartesi taburcu olabilirdim.
Ama bebeğimle de bebeğimsiz de evde ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Pazartesi günün bebeğim ile uyum odasında kalacağımı söylediler. Ama almakta olduğum bir tedavi olduğu için nasıl olacağı konusunda kararsız kalındı. Bu arada artık damar yolum birçok kez denenmiş ama her seferinde sorun çıkartır hale gelmişti. Hemşireye ayağımdan damar yolu açmasını teklif ettiğimde şaşırmıştı. Ayağımdaki damar yolu beni üç gün idare etmişti.
Uyum odasında bebeğimle kalacağım, tedavi için odama ineceğim tedavi sırasında annemin bebeğimle kalacağı günler başlamıştı. Eğer uyum odasında bebeğime iyi bakabilirsem , taburcu  olacaktı.




1 yorum:

Unknown dedi ki...

sevgili bayan püskül;bir solukta tüm samimiyetini hissederek okudum yazdıklarını ve çok sevdim.devamını merakla bekliyorum.Ann