BELKİ
Uzun arayışlardan sonra bir eleman bulunmuştu. Aslında bir
seçim yapmak zorunda kalınmıştı. Artık doğum iznine ayrılmam bir hafta kalmıştı. Zorlanıyordum.
Gacet mutsuz, Örtger çaresiz bakıyordu. İstedikleri bu değildi.
Korkularım, kaygıları ile yorgunluklarım ise beni bırakmıyordu.
Her şey çok güzel olacak mı? Yıllarca yoğun tempo ile
çalışmıştım. Konforu kötü olan evimde neler yapacaktım. Her şey yoluna girecek
miydi sahiden? Cemo ya işten ayrılırsa? Bana kapıları açık geri dönerdim. Tekrar
eski günlere dönmek beni mutlu eder miydi? Olacak mıydı hakikaten?
Bebeğim olduğunda her şey güzel olacak mıydı?
Yerime işe başlayan, evli, çocuklu, sıska kız bu işi
yapabilirdi. En azından gönül rahatlığıyla artık duygu durum bozukluklarımı yaşayabilirdim.
Kız zehir gibiydi. Her anlattığımı dinliyor ve uyguluyordu. İşi
almaya hevesli ve çalışmak için can atıyordu. Karıştırdığı tek şey; davranış
taklit etmeydi. Benim gibi olup işi almak, patronların gözüne girebilmek
istiyordu. Ama ben gibi olması mümkün değildi. Armut pişmeden daldan düşmezdi.
O ben değildim. Mutsuz ve öfkeli... Birçok hastayı, yaşam şekillerini,
aile hayatlarını biliyordum. Sorun çıkartacak hastayı, yol gösterilecek hastayı
biliyordum. Bu öfkeli halime onlarda bildikleri için katlanıyorlardı. Çünkü hepsi
beni tanıyan bir zamanlar hayatlarının kötü anlarında onlarla olmuş bir
çalışandım. Başları sıkışınca gelebilecekleri, yol yordam gösterebilen ruh
hallerine göre davranabilen, yıllarca o semtin Püskülüydüm. Benim o zaman ki duygusuz
ve öfkeli Püskül olmamı idare ediyorlardı.
Hepsi yolda selamlaştığım bir şekilde ev hastaları için
destek veyol yordam gösterdiğim insanlardı. Aramızda bir güven inşa edilmişti. Püsküle
soralım mantığı insanlarda gelişmiş bazen inanılmaz basit ama beceremedikleri
şeyler için bana geliyorlardı.
Yabancı hastalarla iletişim konusunda becerikliydim. Uyruklarına
göre yaşanabilecek olayların önüne geçme becerisini yıllarca edinmiştim. Birçok
yerli hasta için ise; başı sıkışınca gelebileceği bir insan olmuştum.
Ne kadar o dönemde mutsuz ve depresif olsam da, şimdi
başkaları açısından kendime övgü değil, hakikati sunuyorum.
Bu kız bu işi yapardı. Ama bir Püskül olabilme yolunda çok
ilerlemesi gerekiyordu ve yanlış yolda ilerliyordu. Bana benzemeye çalışıyordu
ama bilmediği şey Püskül o zamanlar bir zamanlar ki Püskül değildi.
Gacet’in bir durum karşısında,insanı dinlerken ,
gözlüklerinin altından bilgisayarda bir şeyler yapmasını, gözlerini devirerek
bıktım bakışını, sorun sorun olmadan gelmemeli oflayışlarını, Örtger’in öfke
krizi anında ‘tamam çözeriz.’ deyince rahatladığını, kızgınlıkları geçene
kadar, sessizce beklemek gerektiğini, yanlış yaptığınızda özürden haşlandığını,
bir şeyi kabul ettirmek için eşref saatine denk gelinmesi gerektiğini
bilmiyordu.
Çünkü ben sorun sorun olmadan kimseye gitmiyor, alınacak
hastaları seçiyor, bilgisayar sorunu olduğunda önce google dan sonra, bilirkişiden
ne yapacağımı öğreniyordum. Sorun çözülsün de aman Örtger , Gacet duymasın diye uğraşıyordum.Kendimi övmüyorum. Bu
bana yakışmazdı. o mavi kapıdan girdiğimde bu insanlara bana iş verin çalışırım
dediğimde samimiydim. Aman sorun çıkmasın diye yıllarca haftada altı gün, günde
dokuz saat çalışmıştım. Katlanamadıklarıma katlanmıştım. Alışmıştım ama
bıkmıştım.
Yaptığım işlerle alakalı küçük bir defter oluşturdum. Gacet istiyordu.
Başımıza gelebilecek olaylar karşısında yazılı olarak başvurulacak bir kaynak
olmalıydı… Gacet’in bilmediği bu kitap okunursa bir işe yarayabileceği idi. Tabi
okunsa bile uygulama kısmındaki kişisel ayrıntı çok daha önemliydi.
Bir hafta olmasına rağmen kız zehir gibi, zehir Püskül’ün
huylarından öğrenmişti. Gidecektim ya artık gerisi yalandı.
Doğum izni aldığımda; artık saha da değil kenarda seyir,
olayda müdahale aşamasındaydım.
Ne kliniğe gelecek halim ne de insanlara katlanacak ruhum
vardı. Günden güne gelecek kaygısı ile boğuşuyordum. Evde belki de bu bebek
için bakabilecek birini bulur verirdim. İşe döner hayatımı, pişmanlıklarımla
devam ettirirdim.
Biz bu işi yapamazdık. Lanet olsun, boktan bir hayatım
vardı. Neden hamileydim ki? İşten ayrılıp gezmek tozmak varken ben neden
hamileydim?
Ruh halimdeki gelgitlerle birlikte artık resmen izine
ayrılmış evde uyuyacağım günlerin az kaldığını düşünüyordum. belki bebeği evde
doğurur kimseye söylemez birine verirdim.
Doğum için kendi doktorumdan özel hastaneden randevuyu
almıştım. Beklenen tarih on dokuz mayıstı, operasyon yani doğum iki mayısta
gerçekleşecekti. Bir mayıs resmi tatildi. Doktorum beni psikologa
yönlendirmişti. Her şey yolunda görüşmek üzere demesinden sadece iki gün sonra
doğum yaptım.
Sadece iki gün sonra…
Bebeğim; kadın doğum devlet hastanesinin yeni doğan yoğun bakımında
ben ise vücudumdaki en yüksek değer altı olması gerekli, enfeksiyonun, 900 olan değeri ile
hastanedeydim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder