20 Aralık 2018 Perşembe

YA HEP YA HİÇ


Cemo’nun kucağında taksiye bindim diyerek olayı dramatize ettim. Ben ayakları üzerinde duran cesur bir kadınım. Tüm soğukkanlılığım ama halsizliğimle nöbetçi kadın doğum uzmanını bekliyordum. Büyük ihtimalle bebeğimin öldüğünü düşünüyordum.
Doktor geldiğinde; 12 haftalık gebe olduğumu ve kanamam olduğunu söyledim. Tek korktuğum eğer bir operasyon yapılacaksa bu hastanede olmayacaktı. Ultrasona girdiğimde bebeğim gayet iyiydi. Hormon iğnesi yapıldı. Düşük olacaksa olurdu. Ya hep ya hiç olabilirdi.12. haftada böyle durumlar riskliydi. İstirahat ve hormon ilacı takviyesiyle, akışına bırakıldı. Bir hafta sonra kontrol edilecekti.
Ya hep ya hiç!
Şimdi düşünüyorum da; neden acaba doğum yaptığım devlet hastanesine gitmemiştim. Kesinlikle yatış verilir ve daha iyi takip edilebilirdi.
Evde istirahat ediyordum. Ama hormon ilaçları resmen dengemi bozmuştu. Düşünemiyordum bile… Ayağa kalktığımda başım dönüyor, kanamam oluyor tekrar yatıyordum. Dr Gacet’ in istirahatimi arttırmasıyla iş hayatım boyunca ilk defa bir hafta işe gitmemiştim.
Toparlanmam çok uzun sürdü. Bu arada kitap için yazılar yazmaya başlamıştım. Devamını bir türlü getiremiyordum. Başka bir yerde bir karakter oluşturmuş, kahramanım Fedai’nin başından geçenleri anlatıyordum.
Her şey hormon ilaçları ve düşük tehlikesi ile boyut değiştirdi. Hamileliğin getirdiği hormonlarımın dengesizliği bütün düzenimi ve ruh halimi değiştirdi. Gebeliğim devam ediyordu ama ruh halim hiç iyi değildi.
Yazdıklarımı saçma buluyordum. Sanki herkes benimle alay ediyor gibi geliyordu. Tüm geçmişim yüzüme tokat gibi vuruluyordu.
Neşeli, meraklı, inatçı Püskül gitmiş yerine hayattan bıkmış, her şeyden nefret eden, tüm hayatını saçma bulan Püskül gelmişti.
Evde de işler iyi gitmiyordu. Babam ile yıllardır aramızdaki ilişki bozulmuş. Tüm sevgim nefrete dönmüştü. Cemo bu olaydan uzak duruyordu. Çok yoğundu. Bende öyle…
Kızım aramızda sıkışıp kalmış, gebeliğim resmen ilan edilmişti. Zaten olacaktı, benim isteğim daha mutlu bir şekilde paylaşmaktı.
Ülke genelinde her şey berbattı. Siyaset bozulmuş, güven temelleri sarsılmış, ölüm haberleri durmadan geliyordu.
Bir yandan Suriye savaşa girmişti. Türkiye’ye binlerce insan sığınmaya devam ediyor. Haberler sınırdan geçmeye çalışan insan dramlarını yayınlıyordu. Ülkede kadın cinayetleri artmıştı.
Dünyanın da ülkemizden farkı yoktu.
Bu kadar olay yaşanırken, gelecek kaygısıyla birlikte, yıllarca ev almak hayaliyle paramızı biriktiriyorduk. Ama Aziz NESİN hikâyesi gibi ev fiyatları durmadan artıyordu. Nerede yaşayacağımıza karar verememiştik.
Bu güvensiz ortam da bende işten ayrılmaya karar vermiştim. Henüz yöneticilerime söylememiştim ama niyetim ikinci çocuğumda çalışmamaktı.

Hiç yorum yok: