5 Aralık 2018 Çarşamba

BAŞTAN


Nereden başlasam bilemiyorum. Sanki cümleyi yazarak tüm kelimeleri kaçırmış ve yazıyı sonlandırmışım gibi hissediyorum.

Yolun yarısından seslenip, bırakmışım. O yolu erkenden tamamlayıp üstüne çift yol yaptım. Üçüncü yola giriyorum.

 Bebeğim 20 haftalık iken yolu yarıladığımı düşünüyordum. Meğer yolun yarısını daha önceden geçmişim.

En iyisi; her şeyi yeniden başlamak, anlatmak…

Selim 32 haftalık prematüre bebek olarak dünyaya geldi. Sebebini bilmediğimiz bir enfeksiyon dolayısı ile, ben 9 gün hastanede, Selim ise 3 gün (bizim için büyük şans) yeni doğan yoğun bakımda kaldı.

Prematüre( erken doğan) bebek annesi olmanın zorluğunu öğrendim böylece…

Kendimi toplamak, dinlenebilmek için zaman ihtiyacım olduğu dönemlerde selim kusmuğunu nefes borusuna kaçırdığında daha 15 günlük bir bebekti.

Neyse ki; bir günlük hastane süreci ile bu durumu atlattık.

Ne zaman kendime gelip yazmak istesem de bir türlü olmadı. Kalem kâğıda sarıldım da bir türlü klavyeye gelemedi parmaklarım.

Bir ara; çift çekirdekli ana sloganıyla;yaşlı teyzelere, bilmiş iyi bebek bakan annelere, bir kahveyi çok gören arkadaşlara, evini temiz tutmaktan beynine çamaşır suyu kaçmış hemcinslerime sesleneyim dedim.

Yine olmadı…

Bugün;

Hey dur! Sen üretmeyi sevensin, sorun değil çözüm, zehir değil sevgi, ölüm değil yaşam…dedim kendime, ne beklediğimi sordum.

Şimdi buradayım, yazacağım.

En baştan sona…


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sukur. Bekledigimiz bir seydi. Kalemi kuvvetli olanlar yazmali derdim eskiden. Artik sadece kalemi kuvvetli olanlar degil beyni aydinlik ruhu temiz suzgeci kaliteli....olanlar yazsin diyorum.