RÜYALAR
Rüyalar görüyordum. Kimsenin anlamayacağı içimi acıtan
rüyalar. Babamın jandarmalar eşliğinde gidişini(görmediğim halde), ninemle
ekmek yaptığımız fırın yerini, kuyunun başında yemek yiyip, geceyi geçirdiğimiz
sıcak yaz gecelerini, babamın yanakları kan içinde alkollü olduğu o geceyi,
kalp krizi geçirdiğinde yaptığımız o uzun hastane yolculuğunu…
Dedemin rahatsızlığında lohusa halimle hastaneye gidip, görüntüleme sonuçları aldığım, karlı Ocak gününü, büyük erkek kardeşimin şaşı
gözlerini, kardeşimin boynunu büktüğü o düğün günümü, Cemalin evi terk ettiğini,
tabakları kırdığımız o kavga sabahını durmadan bilinçaltımı karıştırıyordum.
Örtger’in babama benzeyen yanaklarını, ellerini, Gacet’in
kapının arkasında sessizce kaldığı o günleri, telefonunu kurcaladığımı sandığı
yeni işe başladığım dönemleri, dedemin yatakta yemek yiyemediği kilo verdiği
sessizliğe gömüldüğü günleri, anneannemin evindeki zambakları, yazarlık kursu
hocamın kel olan halini saçlı görüyordum.
Bazen bittiğini zannedip, tekrar uyuyor ve kaldığım yerden
bu işkencenin devam ettiğini görüyordum gözlerimi açamıyordum. Uyanamıyordum.
Ruhum, bedenime resmen işkence ediyordu…
Bir gece kalbimde aslen vicdanımda çok derin bir acıyla
uyandım. Nenem zihnimdeydi… Eski halleri, şu anki yatalak haliyle zihnimde
canlanıyordu. Yüreğime bir taş vurulmuş gibi acıyordu. uyanmıştım ama acım
devam ediyordu. Ev sanki köyde yağmur yağmuş gibi toprak kokuyordu.
Gecenin üçüydü. Ninem öldü dedim. Kesinlikle öldü ve ruhum
sıkılıyor diye düşünüyordum. Odaları gezdim, su içtim acım hala devam ediyordu.
Bacaklarımı karnıma çekip bir köşede ağlamaya başladım. İçimden acımı
atamıyordum.. Öldü diye de bağırıyordum.
Duşa girdim en sıcak ayara getirip suyun altında ağlamaya
başladım. Gözyaşlarım suyla birlikte akıp gidiyor gibi hissediyordum. Kendimden
utanıyor ve nefret ediyordum. bu dünya yalan ninem öldü diye ağlıyordum.
Zihnim en kötü haliyle benim acılarımı yüzüme vuruyordu. İşte
gitti. Şimdi acı çekiyor diye ağlamaya devam ettim. Duştan çıktığımda
gözyaşlarım bitmişti. Cemo o halimi görünce ne olduğunu soruyordu. Nenem öldü Cemo
bunu hissediyorum diyordum. ‘Saçmalama yat .’diyordu. ‘Uyuyamıyorum gözlerimi
kapatamıyorum.’ dedim. Gitti yattı
Kuran okumaya başladım öldüyse ve kimsenin haberi yoksa şu
an ikimizin de rahatlaması için buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyordum. Bazen ağlıyor,
ağladığım içinde kendimi suçlu hissediyordum.
Sabahın olması ve annemi arayabilmek için
sabırsızlanıyordum. Bir kere sesini duysam yeterdi. Uyuya kalmışım. Sabah uyandığımda
evde sadece ben ve oğlum vardık.
Gözlerimi açamıyordum ağlamaktan o kadar şişmişti ki ne
yapacağımı bilemiyordum. Balkona çıkıp nefes aldım. Boğuluyordum. Sanki biri
boğazımı iki eliyle sıkıyor ve var gücüyle bastırıyordu.
Yalandı her şey, hayat, insanlar, bu berbat ev, çocuklarım,
eşim, bir gün ölmem gerekiyordu ve bu o andı.
Annemi aradım
açmamıştı. Kim bilir nerelerdeydi? Durmadan çıldırmış gibi onu arıyordum. kötü
bir şey olsa, ölüm haberi bana gelirdi. Mutlaka arardı. Bu bile içimi
rahatlatmıştı. Sonra belkide biraz daha zaman geçmesini bekliyor diye düşünmeye
başladım. Bu gece yaşadığım her neyse gerçekten büyük bir acıydı.
Bana geri dönüş yaptığında öğleden sonraydı. Koltuğun kenarında
kıvrılmış gözlerimi açamadığım depresif hallerimden birini yaşıyordum.
Hiç birşey olmamıştı. Ninem gayet iyiydi. Rüyalarımı anlatırken
ağlıyordum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder