DEPRESİF
İki satırla başlayıp bir sayfa yazıya nasıl dönüşeceksin
merak ediyorum?
Her şey yolunda gidiyordu her zaman ki gibi meraklarım devam
ediyor, dikiş makinesi evin başköşesinde, kış gelmiş ipler ve şişler koltuğun
üzerinde duruyordu. Gece gelen ilham ile eskileri hatırlıyor ve zihnimdeki
odalarına yerleştirmek için yazılar yazıyordum.
Bir anda yoğunluk ve yorgunluk başladı. Artık bilgisayarımın
başına oturmak bile istemiyordum. Kendime oluşturduğum yazı köşem mutfak
masasının köşesiydi ve o alan artık boş kalan bir köşeydi.
Hissedip, hatırlayıp yazdıklarımın ne kadar saçma olduğunu
bu kadar özelimin özel olarak kalması gerektiğini düşünüyordum. Artık olumsuzlukları
bir türlü kafamda oturtamıyordum. Beceriksiz ve fazla abartan bir kişi olarak
hissediyordum.
Uyanmak ve yeni güne başlamak tam bir işkenceydi. Çok sevdiğim
köyüme gitmek istemiyor, evden çıkıp markete uğramak tam bir işkence geliyordu.
Bitmek bilmeyen çocuk istekleri, evdeki ahalinin sorumlulukları gözüme
batıyordu.
Kendimden, yaşadıklarımdan, ailemden, her şeyden nefret
ediyordum. Uyku benim en iyi kurtarıcımdı. Önce halsizlik başlamıştı. Doktora gitmiş
ve fizyolojik bir sorun olduğunu düşünmüştüm.Fizyolojik bir problem yoktu. Ama benim
kendimi sevecek takatim kalmamıştı.
Önce evdeki çiçekler bir bir kurudu. Standart işleri
rastgele yapmaya, kapı çalınca açmamaya, çocuğum eline telefonu verip uyumaya
başladım.
Yaz geldiğinde köye gitmek istemiyordum. Evde olmak
istiyordum. Oranın ruhu beni sıkıyor ve geriyordu. İnsanların başka insanların
hayatları hakkındaki düşünceleri kendime yoğurmaya, saçmalama alanlarını
kafamda büyütmeye başladım.
Biz neydik ki? Ben ne idim? Hiçbir şey yazamayan ben ne
idim?
Enerjik olduğum dönemlerde kayıt olduğum yazarlık kursuna
devam ettim. Eşim izinlerini ayarlamış ben ise bir tam günü en azından kitap
okuyan ve kendini geliştirmiş insanların içerisinde geçiriyordum.
Bu da yetmiyordu. Sürüklenerek neredeyse kursa gidiyordum. Köye
gitmemek için kursu bahane etmiştim. Seçim olacak kurs devam edecek diye
umuyordum. Seçim sonrası kurs yönetim değişikliği sebebiyle bitirildi.
Yazma becerisi geliştirme deneyimime yeni şeyler eklerim ve
yanlışlarımı görme yetisine sahip olurum diye kayıt olmuştum.
İlk fark ettiğim şey ben geçmişte yaşıyordum. Geleceğe dair
bir kurgu ve hayal gücümün olmadığıydı. Bu beni daha olumsuz düşüncelere itti. Mesela
bir adam uyandığında güneşin artık olduğu gezegende doğmadığını görüyordu. Ben olayı
geçmişe götürüyor ve kurgu üzerine hayal kuramıyordum.
Geçmişte yazıyordum. Güneş benim için doğmuyordu. Bu halimle
kursunda bitmesiyle köye gittim. herşey gözüme batıyor, yaptıklarımı
istemeyerek yapıyordum. Bazen mutlu olsam da, kimsenin olmasını istemiyordum.
Mide bulantılarım başladı, yemek yiyemiyor, kimseyi görmek
istemiyordum. Bir ara bu yaşamın benim için olmadığına bana kaderin
yaptıklarının acımasız olduğunu ve bu hayatımı kendi ellerimle berbat ettiğimi
ve temizlemem gerektiğini bile düşündüm.
Gezdiğim her yerde aklıma bir şeyler takılıyordu. Dedem ölmüştü,
ninem yatalaktı, annem yorgun babam varlığıyla yokluğu hissettiriyordu. Cemo her
şeyi üzerime yığmıştı, sanki ne halin varsa gör der gibiydi. Ergenusun probleri
ise beni daha çok yoruyordu. Bu halimle mutsuz bir tatil geçirip eve döndüm. Bir
akşam şimdilerde abartmamam gerektiğini düşündüğüm bir ergen vakası ile
ağlamaya başladım ve üç gün boyunca avazım çıkana kadar bağırıp ağladım.
mutfağa girmedim, salona girmedim, kapıyı kapatıp sadece ağladım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder