CAN KIRINTILARI
Annemi düşünüyordum. Bu kadar acıya nasıl dayanıyordu? Bazen
de bana destek olmadığı okula için, kaçmama mani olduğunu düşünüyor ve
kızıyordum. Sebep aradığımda kısacak bir sürü neden buluyordum.
Muayene hanenin sobasını yakarsam, merdivenleri temizlersem
dünya benim oluyordu. Ver elini uyku zamanı. Üst katı; termik santralin
işçilerinin toplu kaldığı bir daireydi ve kış aylarında inanılmaz pislik
oluyordu.
Merdivenleri yıkamak kış aylarında zor geliyordu. Yaz ayları
avukat hanımın odasında püfür püfür geçerken kış ayları soba başında ve sedirde
kıvrılarak geçiyordu.
Muayenehaneye başlamadan önce bir aşk sayfasını kapatmıştım.
Onsuz geçen her günümü satır satır işlediğim ve hediye ettiğim defterimi ondan
alarak ve ateşe atıp yakarak sonlandırdım.
Ben okula gidememe, para kazanma derdine düştükçe adım
kirlenmişti. İşte insanlar bu noktada bir insana ne kadar acı verebileceklerini
kestiremiyorlar.
Babam sicilimi lekelemişti. Böyle bir babadan hayırlı bir
evlat çıkmazdı. Dışarıdan bakıldığında; motorsiklet tepesinde süt satan, sigara
içen ve türbanlı olmayan, hayırsız bir babanın kızıydım.
Ben onlara göre kadın olacak bir kız değildim. bir sürü
derdimin arasında, kendisine vakit ayırmadığımdan şikayetçi olan zat-ı
muhtereme ‘Kendine vakit ayıracak birini bul !’diye rest çekmiştim.
Sonradan her şeyin değişeceğini umsam da, değişmediğini
gördükçe sızım artıyordu. ‘Sensiz gecen her gün bu şehirde, cam kırıntıları
üzerinde yürüyorum.’ dediğim insandan ayrılmıştım.
Varlığım yoktu, hiçliğim hiç olmayacaktı!
Onun, mutaassıp, namusunu başörtüsünün altına saklamış ailesine
göre; ben namussuzdum. Namus kavramını aslında sol göğsünün üstündeki ile
kafasının içindeki arasında bir bağ geliştirebilen
insanlardan değillerdi. Ben ise; fazla fevri ve dediğim dedik mücadele ruhunu
öldürmeye hiç niyetli olmayan biriydim.
O defterleri yaktım. Tüm sevgimi, gençliğimi yaktım. Artık tırnaklarının
ojesiyle gezen, saçlarına özen gösteren biri değildim. Motosikletle süt satmaya
gitmekten ellerim nasır tutmuş ve kollarım kalınlaşmıştı.
Muayenehanede çalışmaya başladıktan sonra sanki biraz daha toparlamıştım.
Az kazanıyordum ama kazanıyordum. Yetiyordu. En azından aylık bir kazancım
vardı. Bazen fabrikaya işe girmek istiyordum. En azında sigortam ödenir diye
düşünüyordum. Ama bu işi becerecek beni işe koyabilecek bir akrabaya sahip
değildim.
Bu kırık hikayenin ardından, yepyeni bir sayfa açtım Cemo
ya!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder