ACIMA
Siz hiç insanların size acıyan gözlerle baktığını ama hoyrat
gözlerle ve sözlerle bunu daha acımasız hale getirdiğine şahit oldunuz mu?
Ben oldum. Hem de birçok
kez bu duyguyu yaşadım. Hem süt satarken, hem kırmızı ojelerimle ve şiş gözlerimle
süt toplarken, hem evlenirken hem de hayatımın birçok zamanında bu duyguyu
yaşadım.
Muayenehaneye başladığımda, çalıştığım insanlar tarafından
ise bu duyguyu hiç yaşamadım. Doktor bey sakin ve sessiz bir insandı. Eşi dünya
tatlısı ve bana şu an bile birçok şeyde aklıma gelip davranışlarını özümsediğim
bir insandı.
Doktor bey sadece aletleri yıkamayı geciktirdiğimde ve
bilgisayarını kurcaladığımı anladığında kızardı. Haklıydı ama bende çok
meraklıydım. O dönemler internet tt netten ağ bağlantısı yapılıyordu haliyle bu
da telefon faturasına yansıyordu.
Merak işte benim en bariz özelliklerimden biri!
Muayeneye çok hasta gelmezdi. Nadir tek tük hastalar
gelirdi. Bazen işitme testleri için yoğunluk olurdu zaten doktor bey her şeyi yapar
bende onu asiste ederdim. Merak duygumu muayene esnasında doyururdum. Birçok kez
endovizyon aletiyle kulağıma ve boğazıma baktım. Çok severdim, ben yapabiliyor muyum
diye? Sonraları hem merakım gitti hem de steril etmesi zor geliyor diye
bıraktım.
Hayatımın en aç dönemlerini burada geçirdim. Hem fiziksel
hem ruhsal açıdan çok açtım. Sessiz bir yerdi. İlk başlarda neredeyse her gün yıkadığım
merdivenleri haftada bire bazen ayda ikiye düşürüyordum.
Küçük odada sobayı yakıp, sedire; kendime atar öğlene kadar uyurdum.
Öğlen bazen doktor gelmezdi. Hasta olmayınca bende ufak tefek işleri yapıp
tekrar uyurdum.
Otuz yedi ekran televizyonda iki kez Yedi Tepe İstanbul dizisini
izledim. Hayatımda gördüğüm en iyi oyuncular ve en iyi diziydi. Yaseminin Penceresi
diye bir program vardı. Ayşe Tükrükçü o zaman nasıl devlete ait bir geneleve
düştüğünü ve çıkmak için nasıl mücadele verdiğini anlatıyordu. O zamanları
resmen ezbere biliyordum. Bir insanı toplumun bu hale nasıl getirebildiğine
şaşırıyordum.
Hemcinslerimin bu tip kadınlara bakış açısını hayretler
içinde izliyordum. Yasemin Bozkurt tarafından hazırlanan, sunuculuğunu yaptığı
programda, bu kadının hayata duruşu beni çok etkiliyordu. İşte bu sabah
programlarının en reyting kaygısı gütmeyen, en dürüstün atası bu programdır. Şimdilerde
AYŞE TÜKRÜKÇÜ taksimde bir ev yemekleri restoranı işletiyor. Hatta bir dönem
bizim kliniğe bile geldi.
Köyden iki dilim ekmek, bir yumurta getirip pişirme
becerisini akıl edemiyordum. Belkide yoktu, ne bileyim? Cahillik işte.
Maaşı alınca doktor beyin her zaman söylediği kaşarlı
kuşbaşılı pideyi kendime ısmarlar ve üstüne fanta içerdim. Çok zor günler geçmedi.
En güzeli ise yazları avukat hanımın kullanılmayan odasını kullandığım dönemdi.
İşte orada şiirler yazar, notlar alır, kitap okurdum. Kışın örgü, uyku, televizyon
yazın ise; kitap ve yazı işleriyle uğraşırdım.
İkisi de iyi insanlardı ama avukat hanımı daha çok severdim.
Benim başladığımda bir yaşlarında olan bir oğlan çocukları vardı. Bayılırdım. Çocuk
çok zekiydi ve şuan İstanbul erkek lisesinde okuyarak ne kadar zeki olduğunu ve
benim tahmin ettiğimin doğru olduğunu gösterdi.
Avukat hanım; hâkimlik sınavına gireceği için ders çalışması
gerekiyordu. Bakıcı aramışlar bulamamışlardı. Bir dönem evlerinde çocuklarına
baktım. Aslında muayenehaneden daha rahattım ve hasta olunca evde
dinlenebiliyordum ama çocuklarına bakma konusunda kendimi beceriksiz
hissediyordum. Belkide gençlik; bilemiyor insan.
Çok erken evlerine gelmek zorunda kalıyordum. Köyden daha
geç saatte otobüs yoktu. Onlar daha uyanmadan ben onlarda oluyordum ve çok
çekiniyordum. Birde karnım çok acıkıyordu. Bıraksalar dünyayı yerdim ama
çekiniyordum.
Avukat hanımdan kabak çorbası yapmayı öğrendim. Senden hiçbir
şey istemiyoruz sadece oğlumuzla ilgilen diyorlardı ama işte ben her şeyi yapmak
istiyordum.
Bir sabah erkenden geldim. Oğulları uyanmıştı. Avukat hanım
yorgundu biraz yatmak istedi. Bizde oğluyla yatakta oynuyoruz. Nasıl olduysa
çocuk düştü ve gözünün kenarı çekyata çarptı. Hafif morluk ve kızarıklık oldu. Bir
şey olmamıştı ama içim içimi yiyordu o gün öğleden sonra onu göz doktoruna
götürdüler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder