11 Ocak 2020 Cumartesi

NAR


Geçenlerde bizim ikinci çekirdek, durmadan benden limon istiyor. Ama istediği bir türlü olmuyor, önce limonata sandım, yaptım içti olmadı. Sonra başka türlü dedi bu kez limonu sıktım şekerle karıştırıp verdim olmadı, ‘Portakal sık limon koy.’ dedi yine olmadı.
Nar buldu meyvelikten ,‘Anne bunu sık portakalda sık limonata yap.’ dedi bende nasıl yapacağım bilemiyorum gel yapalım.’ dedim. Portakalı sıktım narı da sıktım karıştırdım. Tam limonu sıkacakken dedi ki ;’O limon sıkılmayacak, ‘keseceksin kenarına koyacaksın.’ dedi. Pipet de isteyince anladım ki bir şey görmüş onu istiyor.
Nar elime geçmişken temizleyip yiyeyim dedim. Aklımda bir şey canlandı. Aslında bu yazı onun için ama çocukların dediklerinin anlamakta ne kadar zorlandığımı da bir anlatayım istedim.
İşe başladığım ilk dönemlerde Örtger Cemo yu evine şohben tamiratı için götürmüştü. Dönüşte şohbenden vazgeçilmişmiydi yoksa eski kalan tüpler mi vardı hatırlamıyorum. Bizi eve getirirken birde tüp getirdi. Sanırım evin eski eşyasız halini orada görmüştü.
Bir akşam kasa teslimi yapıyorum. Tabi o zamanlar akşamları Gacet da odaya giriyor ben teslim verirken özlü sözlerini söylüyor. Fazlası bizim, eksiği senin gibi gözümü korkutmayacak ama meslek hayatımı etkileyecek sözler…
İşte bu zamanlarda Gacet; sedyeye uzun bacaklarıyla oturur, sağ bacağını sol bacağının üstüne atar, sağ eliyle tutar ve parmaklarını dizine vurur, Hep özlü söz söylerdi. Ya da net sorular, bu ne oldu? Bu nasıl oldu der mesela?
Örtger dudakları sertleşip ciddiyetini hesaplara verirken ben aman bir yerde yanlış olacak diye tirtir titrerken. Gacet da tüm ciddiyetini ikimize verirdi.
Kasa tam ve sorun yoktu. Örtger yumuşak bir şekilde hayat nasıl Püskül dedi? Şaşkın bir şekilde iyi dedim. Sandım ki beni yollayacaklar. Başladı hayatın zorluğunda kadın erkek ilişkilerinden anlatmaya bende ciddiye alıp konuşuyorum bu arada sigortam yoktu, onu da söylemek niyetindeyim. Cemo’nunda sigortası yok! Bir arada laf bir şeye geldi. Gacet; ‘Kaçtın mı kız sen yoksa?’ dedi!
‘Nereye?’ dedim. ‘Cemale!’ dedi. ‘Yoo ‘dedim. Sonra olanları, babamı falan anlattım. Ama ağlamıyorum da sesim titriyor. Gururumu kaybetmek niyetinde değilim bana acımasınlar ama acısınlar. Yani işten atmasınlar ama dilenci sanmasınlar niyetim.
Gel zaman git zaman, zaman geçti gitti.
Benim sigortamı yaptılar, hemen hamile kaldım. Yani bu iş yanlışlıkla denmez ama şimdi bakınca düşüncesizlik diyelim. Geleceği düşünmeme, gençlik ateşi diye de ekleyeyim. Şunu unutmayın yanlışlıkla hamile kalmak diye bir şey yoktur. Bu aciz hemcinslerimizin sözüdür. Bu konuyu başka bir yazıda anlatacağım.
Hamile iken bir Ramazan ayıydı oruçluyum Örtger de oruç tutuyor. Akşam ezanı yedide okunuyor, çıkıyoruz klinikten beni arabasıyla bazen Samatya’nın oraya bazen eve kadar bırakıyor, oradan Bakırköy’e geçiyordu.
Bir akşam çıktık işten, Kumkapı’nın çift taraflı park etmiş araçlarının içinden araba ile trafikten sıvışmaya bakıyor. Oruçlu ya çok gergin! Biraz trafik açıldı, ilerliyoruz. Şak diye arabada meyve satan bir adamın yanında durdu. ‘Bu adam çok güzel meyve satıyor alayımda eve götüreyim.’ dedi. ‘Sana da alayım mı ?’diye ekledi. ‘Yok istemem.’ Dedim. Ne diye ya? Ben alırım narımı! Diye içimden geçiriyorum. İndi arabadan adamdan aldı. Bir geldi arkaya kendininkileri koydu bana da bir kilo nar almış, verdi kucağıma…
‘Al Püskül,  afiyet olsun.’ Dedi. Yav hocam bizimkiler yemez ne gerek var diye büktüm boynumu, ‘Narın gururumu olur !’dedi. Bırak şu gururu, biraz inadını yumuşat diye ekledi.
Utana sıkıla aldım. Beni bıraktı, bir ekmek alıp eve gittim. Baktım  evde kimse yok bir çorba içtim. Beş altı aylık falan hamileyim. Yorgun oluyorum o zamanlar, hemen yatıyorum Cemo da geç geliyor. Kapının dibine narı bıraktığım aklıma geldi. Bir nar yiyeyim de yatayım dedim. Gittim aldım. Kocaman nar. Oturdum kestim bir güzel temizleyip tabağa tane tane koydum. Açtım televizyonu, kaşık kaşık yedim. Sonrada uyudum.
İşte böyle bizim çekirdeğe narlı portakal suyu yaptım hem de kenarında limon süslü, sonra tıpkı o günkü gibi narı kestim temizledim, tabağa koyup kaşık kaşık yedim. Tv de seyrettim. Örtger’in ölmüşlerine de rahmet okudum.

Hiç yorum yok: