NAR
Geçenlerde bizim ikinci çekirdek, durmadan benden limon
istiyor. Ama istediği bir türlü olmuyor, önce limonata sandım, yaptım içti
olmadı. Sonra başka türlü dedi bu kez limonu sıktım şekerle karıştırıp verdim
olmadı, ‘Portakal sık limon koy.’ dedi yine olmadı.
Nar buldu meyvelikten ,‘Anne bunu sık portakalda sık
limonata yap.’ dedi bende nasıl yapacağım bilemiyorum gel yapalım.’ dedim. Portakalı
sıktım narı da sıktım karıştırdım. Tam limonu sıkacakken dedi ki ;’O limon
sıkılmayacak, ‘keseceksin kenarına koyacaksın.’ dedi. Pipet de isteyince
anladım ki bir şey görmüş onu istiyor.
Nar elime geçmişken temizleyip yiyeyim dedim. Aklımda bir
şey canlandı. Aslında bu yazı onun için ama çocukların dediklerinin anlamakta
ne kadar zorlandığımı da bir anlatayım istedim.
İşe başladığım ilk dönemlerde Örtger Cemo yu evine şohben
tamiratı için götürmüştü. Dönüşte şohbenden vazgeçilmişmiydi yoksa eski kalan
tüpler mi vardı hatırlamıyorum. Bizi eve getirirken birde tüp getirdi. Sanırım evin
eski eşyasız halini orada görmüştü.
Bir akşam kasa teslimi yapıyorum. Tabi o zamanlar akşamları Gacet
da odaya giriyor ben teslim verirken özlü sözlerini söylüyor. Fazlası bizim,
eksiği senin gibi gözümü korkutmayacak ama meslek hayatımı etkileyecek sözler…
İşte bu zamanlarda Gacet; sedyeye uzun bacaklarıyla oturur,
sağ bacağını sol bacağının üstüne atar, sağ eliyle tutar ve parmaklarını dizine
vurur, Hep özlü söz söylerdi. Ya da net sorular, bu ne oldu? Bu nasıl oldu der mesela?
Örtger dudakları sertleşip ciddiyetini hesaplara verirken
ben aman bir yerde yanlış olacak diye tirtir titrerken. Gacet da tüm
ciddiyetini ikimize verirdi.
Kasa tam ve sorun yoktu. Örtger yumuşak bir şekilde hayat
nasıl Püskül dedi? Şaşkın bir şekilde iyi dedim. Sandım ki beni yollayacaklar. Başladı
hayatın zorluğunda kadın erkek ilişkilerinden anlatmaya bende ciddiye alıp
konuşuyorum bu arada sigortam yoktu, onu da söylemek niyetindeyim. Cemo’nunda sigortası
yok! Bir arada laf bir şeye geldi. Gacet; ‘Kaçtın mı kız sen yoksa?’ dedi!
‘Nereye?’ dedim. ‘Cemale!’ dedi. ‘Yoo ‘dedim. Sonra olanları,
babamı falan anlattım. Ama ağlamıyorum da sesim titriyor. Gururumu kaybetmek
niyetinde değilim bana acımasınlar ama acısınlar. Yani işten atmasınlar ama
dilenci sanmasınlar niyetim.
Gel zaman git zaman, zaman geçti gitti.
Benim sigortamı yaptılar, hemen hamile kaldım. Yani bu iş
yanlışlıkla denmez ama şimdi bakınca düşüncesizlik diyelim. Geleceği düşünmeme,
gençlik ateşi diye de ekleyeyim. Şunu unutmayın yanlışlıkla hamile kalmak diye
bir şey yoktur. Bu aciz hemcinslerimizin sözüdür. Bu konuyu başka bir yazıda
anlatacağım.
Hamile iken bir Ramazan ayıydı oruçluyum Örtger de oruç
tutuyor. Akşam ezanı yedide okunuyor, çıkıyoruz klinikten beni arabasıyla bazen
Samatya’nın oraya bazen eve kadar bırakıyor, oradan Bakırköy’e geçiyordu.
Bir akşam çıktık işten, Kumkapı’nın çift taraflı park etmiş araçlarının
içinden araba ile trafikten sıvışmaya bakıyor. Oruçlu ya çok gergin! Biraz trafik
açıldı, ilerliyoruz. Şak diye arabada meyve satan bir adamın yanında durdu. ‘Bu
adam çok güzel meyve satıyor alayımda eve götüreyim.’ dedi. ‘Sana da alayım mı
?’diye ekledi. ‘Yok istemem.’ Dedim. Ne diye ya? Ben alırım narımı! Diye
içimden geçiriyorum. İndi arabadan adamdan aldı. Bir geldi arkaya
kendininkileri koydu bana da bir kilo nar almış, verdi kucağıma…
‘Al Püskül, afiyet
olsun.’ Dedi. Yav hocam bizimkiler yemez ne gerek var diye büktüm boynumu, ‘Narın
gururumu olur !’dedi. Bırak şu gururu, biraz inadını yumuşat diye ekledi.
Utana sıkıla aldım. Beni bıraktı, bir ekmek alıp eve gittim.
Baktım evde kimse yok bir çorba içtim. Beş
altı aylık falan hamileyim. Yorgun oluyorum o zamanlar, hemen yatıyorum Cemo da
geç geliyor. Kapının dibine narı bıraktığım aklıma geldi. Bir nar yiyeyim de
yatayım dedim. Gittim aldım. Kocaman nar. Oturdum kestim bir güzel temizleyip
tabağa tane tane koydum. Açtım televizyonu, kaşık kaşık yedim. Sonrada uyudum.
İşte böyle bizim çekirdeğe narlı portakal suyu yaptım hem de
kenarında limon süslü, sonra tıpkı o günkü gibi narı kestim temizledim, tabağa
koyup kaşık kaşık yedim. Tv de seyrettim. Örtger’in ölmüşlerine de rahmet
okudum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder