15 Ocak 2020 Çarşamba

GÜÇ


İşe yeni başladığım dönemlerdi. Bu ast üst ilişkisi ve yaşadığım olaylar beni çok etkilemişti. Kayın-validemle oturmak germiş. Düğünde yaşadığım tatsız olay derinden yaralamıştı. Anladım ki ben çalışmadan hiçbir şey yoluna girmeyecek ve böyle bir işte çalışacağım diye kafama koymuştum. Nihayet kafamda istediğim işi bulmuştum ama ortam çok fena!
Örtger zehir gibi,Gacet ‘ı tanımıyorum. Bir tek Hacı var. Resmen elimden tutuyor. Meraklıyım işi bırakma niyetim yok! Yoruluyorum. Annem, rahmetli dedemle bize geldi. Evde tabiî ki doğru düzgün eşya yok. Önce kızdı neden söylemedin sana bir şeyler getirirdim diye bende oradan ne getireceksin hepsi hallolur dedim.
Zorlanıyorum, ilişkiler zor geliyor. Allah’ım babam gibi bir adam daha diyorum. Örtger çok fena beni gözü kesmedi. Gönderecek belli. Çalışan hemşire zor! Daha 20 yaşındayım ve hayatımı kurmaya çalışıyorum. Üstelik büyük hayaller kurmuşum.
Eve gelip bu işi yapamayacağım diye ağlıyorum. Annem o kadar kötü durumdaki birde ben ekliyorum. Sadece beni dinliyor. Ben durmadan ağlıyorum. ‘Sen bilirsin.’ diyor. Üstüne de hayatımıza doğru insanlar her zaman çıkmaz diye ekliyor.
Zorlandım ama pes etmedim!
Yıllar sonra işten ayrıldım. Örtger’in zehri, Hacı’nın gidişi, yorgunluk, bıkkınlık yada yeni bir başlangıç isteme ne derseniz deyin!
Ayrıldım.
İkinci çekirdek yeni doğdu. O yaz köye gittim. Fenayım. Hastayım, halsizim, mutsuzum. Babam yok! İki koca tarla ekili barbunya, bir dünya borç bırakmış anneme, kadın uğraşıyor. Ben halsiz bitkin. Şımarıklık yapıyorum diye geçiriyorum içimden.
Örtger aradı. ‘İznin bitti dönecek misin?’ diye soruyor. Çalışma alternatifleri sunuyor. Yok dedim dönmeyeceğim. Ama sizden bir ricam var. Kapınız açık olsun. Ben ne zaman sıkışsam size geleyim. Ayrıca olan tazminatımı da istedim. Buna hakkım yok! Çünkü isteğimle işten ayrıldım. bu arada babamın kalan borçları ödenecek annem çok sıkışık.
Düşünelim dedi.
Ertesi günü aradı ve tazminatımı vereceklerini söyledi. Tabi ben havaya uçtum. Babamın borçlar kapanacak. Tek derdim o, paramız var ama o bizim ev paramız ve mali açıdan özgür olmak istiyorum. Cemo ile bu konuda muhabbet etmek sıkıcı.
Tazminatımı taksitle ödediler bende ev parasından babamın borçlarının epeyce bir kısmını ödedim.
Yaz bitti annem uğraşmaya devam ediyor. Ama biz eve döndük. Klinikte yine bir eleman arama telaşı, Örtger dönmemi istediğini ve çalışma sistemi kurmamı dile getiren telefon konuşmaları geçiyor.
Kararsızım…
Para kazanmak istiyorum ama yoğun çalışmak niyetinde değilim. Örtger seçenekler sunuyor. Ona güvenmiyorum. Çünkü o bana fazla güveniyor. Ben çalıştığımda kendimi besleyemiyor ve üretemiyorum.
Bir arkadaş bu dönemleri anlattım. Çalışmam taraftarı, daha net bakıyor olaylara.Şöyle bir cümle kullandı. ‘Senin istediğin hayatı Cemo sana yaşatacak konumda değil!’
Birçok anlam içeriyordu. Mali açıdan ekonomik özgürlük iyi bir şey ama onu harcayacak vaktiniz var ise, yoksa tepinip durursunuz. Birde benim ne kadar büyük şeylerden bahsettiğimi düşündü ki herhalde bana atıfta bulundu.
 Kliniğe; bana göre çok basit bir iş için beni çağırdılar.  Bu işi hallettim benim niyetim onları görmek birazda rahatlamak. Cebime yüklüce para koydular. Kabul etmedim ama Örtger ısrar etti. Gacet laf arasında bana ne yapacağımı soruyor ve mali durumumuzu merak ediyordu. Yaparım bir şeyler dedim. Örer satarım, elimden her iş gelir gerekirse ev temizliğine giderim dedim. Aslında o benim neden onları tercih etmediğimi merak ediyordu. ‘Sana yakışıyor mu Püskül?’ dedi. Senin gibi bir kadına böyle bir iş yakışır diye ekledi. Benim gibi güçlü depresyondan çıkamayan bir kadına diye içimden güldüm. Tamamıyla içimden geçenleri söylemedim.
Aldım parayı gittim o akşam kendime istediğim kalemi aldım, okumak istediğim kitabı, üstüne güzel bir yerde kahve içtim, bir deftere birkaç satır karaladım. Kalanıyla çocuklara bir şeyler alıp eve gittim. Eve gelmeden o parayı harcadım. Emeğin arzularıma harcandığı gün diyelim.
Şimdi; işe başladım, zaman geçti, işi bıraktım. Kısa özeti bu ama arada geçen olaylar tamamıyla bu kadar basit değil!
Asla aç kalmam. Ne zihnen, ne bedenen! Çalışmaktan utanacak ne var? Gerekirse paspas yaparım, gerekirse çaycılık yaparım, gerekirse bulaşıkçılık yaparım. Ama asla işsiz bırakmam kendimi.
Bunu bir başkası yada çocuklarım için değil. Kendim için yaparım öncelikle. Vazgeçmem kendimden. Evet depresif yaşarım ağlarım sızlarım ama kalkarım ayağa, sallarım kendimi ve uğraşırım. Beynimi aç bırakmam. Okurum öğrenirim. Şu sanal dünyada her şey önünde bir nimet!
Okuduğum bilgiyi kafamda yoğururum. Her okuduğuma inanmam onun üstüne kafa patlatırım. Başkalarına okutur düşüncelerini merak ederim. Evde oturduğum zamanlarda ördüm sattım, yaptım sattım, annemin barbunyaları sattım, evdeki eşyaları sattım. Sıkıştıkça elimde kenarda köşede ne varsa sattım.
Oldubitti. Ben evrene ben buradayım ve istiyorum diye ellerimi açtım gerisi takdiri ilahi.
Asla pes etmeyin!

Hiç yorum yok: