29 Aralık 2012 Cumartesi

Zeytin çeşnisi

Defne yaprağı,kişniş,limon ile yeni çeşni hazırladım,sonucu sabırsızlıkla bekliyorum.

Deneme

Deneme 1,2 artık yayınlarım mobil olarak yayınlayabileceğim. Telefonumun İnternet ve blog ayarlarını an itibariyle yapmış bulunmaktayım. Hadi bakalım , bundan sonrası Şamda kayısı...

28 Aralık 2012 Cuma

Benim hayatım...

Bu senin hayatın. Ne seviyorsan onu yap ve bunu sıklıkla yap. Eğer bir şeyi sevmiyorsan, değiştir. Eğer işini sevmiyorsan, bırak. Eğer yeterince vaktin yoksa, televizyon izlemeyi kes. Eğer hayatının aşkını arıyorsan, dur; sevdiğin işleri yapmaya başladığında seni bekliyor olacak. Fazla analiz yapmayı kes, hayat basittir. Her lokman için şükret. Bütün duygular güzeldir. Aklını, kollarını ve kalbini yeni şeylere ve insalara aç. Biz farklılıklarımızla birleşiriz. Yanında gördüğün insana tutkusunu sor ve sana ilham veren hayalini onunla paylaş. Sık sık seyahat et, kaybolmak kendini bulmana yardım eder. Bazı fırsatlar bir kez gelir, onları yakala. Hayat tanıştığın insanlarla ve yarattığın yeni şeylerden ibarettir; bu yüzden çık ve yaratmaya başla. Hayat kısa. Hayalini yaşa ve tutkunu paylaş.

Diyor http://mserdark.com/bahaneler-bulmaya-calissan-da-bu-hayat-senin/

A.İ.M.



alıntı
Öyle çok ahım şahım bir evim, süslü sofralarım falan olmuyor ama her şeyi elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum.
Akşam tereyağın 2 . Denemesi başarısızlıkla sonuçlandı. Şimdi evde çökelek peyniri olarak süzülüyor ve akşam benim gelmemi bekliyor,bir daha kine sırf yoğurt kaymaklarını derin dondurucuda bekletip, tekrar deneyeceğim. Çok marifetli yaptığını tutturan biri değilim ama her şeyin evimize doğalının girmesini istiyorum.Biraz acele ediyorum , sabırsızım sanırım. Daha sabırlı ve sistematik davransam, daha iyi sonuçlar alacağım.  Cemo nun yorumu; bu elektrik parasıyla seni tereyağında boğabilirdim. of erkekler işte anlamıyorlar.
Sabah test kontrolüm için yine hastanedeydim, çok şükür şeker hastalığım yok ama şeker hastası olma ihtimalim çok yüksek bu yüzden 14 kilo vermem, yediklerime dikkat etmem gerekiyor. Birazda hayatıma stres katan insanlardan ve stresten uzak durdum mu tamamdır.
Pazar günü Allah nasip ederse cimcimenin gecikmiş doğum günü pastasını keseceğiz, ben Forum İstanbul’a gitmek istiyorum İKEA'ya gitme vaktim geldi. Kocaman su bardaklarından ve birkaç mutfak eşyası almak istiyorum. Umarım gidebiliriz.
Akşam yaptığım pratik yemek çok sevildi, pek yakında blogta…
Mutlu, güzel günlere…
Acele İşler Müdürü

27 Aralık 2012 Perşembe

NE , NASIL YAPILMIŞ


40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Yıllar önce cerrahi dikiş ipi kutularından , ilaç kutusu, röntgen kutularından kadın doğum malzeme kutusu  yapmıştı hemşire Sivri ama bu bambaşka bir şey. nasıl yapıldığını merak ediyorsanız BUYURUN. Bakalım aklınız gelir miydi? Becerebilir misiniz?

Son durum


Sabah İstanbul Eğitim ve Araştırma hastanesi ne insulin oranımın yüksekliği için gerekli olan ayrıntılı testlerimin ve kontrolümün yapılması için gittim. Sonuçlarımı almak için yarın gideceğim sanırım bir ilaç kullanmam gerekecek. Hayırlısı ile inşallah bir yarın olsunda.
Elma sirkesi mutfak tezgâhında ayva sirkesiyle kardeş kardeş duruyordu. Sanırım kalabalıktan hoşlanmıyor. Daha sakin, kafa dinleyebileceği bir yere kaldırdım.
Tereyağı yapımı için bir gün önce 2 kg sütten yoğurt mayalamıştım, dün akşam önce mikserle ardında da mutfak robotu ile denedim krema kıvamında kaldı. Sanırım sadece yoğurt kaymağından yapmalıydım ama olmadı. Biraz krema ekledim koyu şuan ama yağı daha çıkmadı. Akşama eski usul yani bir damacanaya koyup sallayarak yağı düşürmeyi deneyeceğim.
Sonrasında bloga hazırlanmış, yemek, nar reçeli ve tereyağı yapımı yazıları hazırlayıp sunmam gerekli
Sağlıklı bol kahkahalı günler dilerim.

25 Aralık 2012 Salı

Yoldan çıktım


Birkaç gün önce ellerim ve ayaklarımda ki şişmeler nedeniyle açlık şekerime ve insülin tolerans testime baktırdım. Sonuç normal değerin neredeyse iki katı çıkınca daha sağlıklı bir yaşam sürmek, kilo verebilmek adına her gün evden işe yürüyorum, önceleri Cerrahpaşa – Aksaray yolunu kullanırken, bugün bir değişiklik yapmak istedim ve ilk kez Samatya yolundan işe geldim. Hava aralık ayında olmamıza rağmen soğuk değildi, sabah denizin gri halini görmek ve deniz kenarında yürüyerek gelmek gerçekten zevkli imiş. Üstelik aynı sürede geliyorum bu yüzden artık Samatya yolu tercihim olacak. İşte Samatya yolundaki aklıma takılanlar.
 Bankta oturan evsiz amcanın manzarası ; surlar, deniz ve gemiler.Ne kadar şanslısın demek geldi içimden!
Bir apartman boşluğunun tam ortasında ki yatır , Pervane dede gerçek mi? yoksa çöp atanları engellemek için uydurulmuş bir hikaye mi?Gerçekten merak uyandırıcı ,ben yinede pervane dedeye bir Fatiha okudum.
Perşembe günü ayrıntılı bir muayene için İstanbul Eğitim araştırma hastahanesine gidiyorum, yürüyüşlerin yanında daha neler yapmam gerektiğini ve daha ayrıntılı testlerin gerekip gerekmediğini öğreneceğim .Şeker hastası olmak istemiyorum , bana dua edin...

24 Aralık 2012 Pazartesi

Bir pazar


Cemo son bir haftadır çok yoğun çalışıyor. Akşamları geç gelip sabah erkenden evden çıkıyor bazen kahvaltı  hazırlayıp, Cimcimeyi uyandırıyor ve hep beraber kahvaltı ediyoruz. Akşamları ise dersleri bitirip mısır patlatıyor satranç oynuyoruz.Satrancı bilmeyen ben bayağı geliştirdim kendimi,artık şah-mat olmuyorum, son oyunda berabere kaldık . Cemo bu hafta cumartesi gece geç saatlere kadar çalışıp pazarda yine aynı saatlere kadar çalışacağını söyleyince, Pazar günü cimcimenin doğum günü için yaptığımız plan iptal oldu.
 Sabah erkenden kalkıp hep beraber kahvaltı ettik. Cemo işe gittiğinde bizde ne yapacağımızı düşünür bulduk kendimizi. Cimcime anne plan yapalım deyince elimiz kağıdı kalemi alıp plan yaptık. Öncelikle ben evdeki işleri bitirip akşam yemeğini hazırlayacak daha sonrasında dışarıya çıkıp Cimcimeye istediği boyaları almaya gidecek, birazda gezdikten sonra eve gelecektik.
Sabah erken saatler olduğu için süpürgeyi açmam sorundu, mutfağa geçip yemekleri hazırlamaya, birazda ortalığı toplamaya başladığımda Cimcime anne bende yardım etmek istiyorum dedi bende süpürge yapmam gerektiğini, ayrıca yerlerin silineceğini bunu yapabilip yapamayacağını sordum. Tabi ki yapabilirim deyince hadi yap bakalım dedim, bizim cimcime müthiş bir enerji ile her yeri sildi ve süpürdü. Bende bu arada yemekleri hazırlamıştım.
Dışarıya çıktık onun istediği bütün kırtasiyeleri, bujitericileri dolaşıp, istediği boya kalemlerini, kelebek kanatlarını, resim defterini ve ikimizde de birbirimizi hatırlamamız için takmamız gerektiğini düşündüğü bileklileri ve ev için gerekli birkaç eşyayı aldık.
Eski bir tanıdığımın evine gittik. Ayaklarım üşümesin diye giydiğim ayakdivenlere gülüp, bol çay ve tatlılar eşliğinde sohbet ettik.
Geçirdiğim en mutlu, en sohbetli ve en güzel Pazar günüydü evdeki işler bitmiş, kızım bana yardım etmiş daha ne olsun.
Fotoğraf ta gördüğünüz çiçek cimcime nin davranış çiçeği bütün yaprakları boyandı , çok çalıştı ve haketti..

22 Aralık 2012 Cumartesi

P’ye mektuplar: antidepresanlara dair

Gerçekleri  söylediğinde ,işine gelmeyenin söylediği tek şey DEPRESYON dasın .Halbuki  o gerçeklerdir , insanı depresyona sokan.Bir an önce o sebeplerden uzaklaşmak lazım.Bol spor , bol huzur  ve acıları size sunan bencil insanlardan uzak hava sahası .

P’ye mektuplar: antidepresanlara dair

Alışveriş

Limango ve Markafoni ilk çıktıklarında çok saçma sapan bir şey olduğunu düşünmüş, kişinin denemeden görmeden ürün almasının mantıklı olmadığını düşünmüştüm.
Limango ‘dan  sadece  kampanyası olduğunda dikiş malzemeleri siparişi vermiştim. Kıyafet vb şeyleri almak bana mantıklı gelmiyordu. Bir süre emailim'deki bütün İnternet alışveriş sitelerinin çöp kutusuna gitmesiyle devam etti soğukluğum. Ta ki hediye çekimin hatırlatılmasına kadar. Bedava baldan tatlıdır derler ya bedava alışveriş yapmak isteyip, bedavanın 5 katı ev eşyası alışverişi yapan kişiye kadın denir. Limango ‘dan ise ilk defa ayakkabı ve çanta alışverişi yaptım . Mutlu oldum mu oldum. Isıya dayanıklı seramik tencerem le (biraz küçük olsa bile)yoğurt mayalamayı, kek kalıplarım la pastalar yapmayı ve neskafe takımımla dostlarla hoş sohbetlerle kahve içmeyi diliyorum kendime…
Limango ‘dan aldığım ayakkabılarım ve çantamla da birkaç seneyi geçiririm herhalde.
 Çanta bugün geliyor.Ayakkabılar çok rahat ve güzel duruyor.Bu yaz favorim olacak .

  • Neskafe takımı ;gayet sağlam ve dayanıklı ,kaliteli malzemeden yapıldığı belli oluyor.
  • Meyve sıkacağı ; resimde görüldüğünden çok farklı , adi plastikten yapılmış bir üründü,geri gönderdim.
  • Kek kalıpları gayet kullanışlı ve boyutları tam istediğim gibi.
  • Porselen ısıya dayanıklı (daha denemedim) tencere boyutuna dikkat etmedim , küçük boy güveç tenceresi gibi , ben onu yoğurt mayalamak için kullanmayı planlıyorum.

 İyi günlerde sağlıkla kullanmak nasip olsun inşallah.

21 Aralık 2012 Cuma

Bu, buraya kadar

Yeni bir adım, yeni bir hayat.Kıymet bilmeyip, vefa etmeyenlerin hayatımda hiç bir zaman yeri olmayacak.İşte benim için kıyamet , benim için yepyeni bir başlangıç. 

SÜRPRİZZZ................


Sabah telefonuma MNG kargodan mesaj geldiğinde; benim adıma kargo alacak olan bir arkadaşın kargosu sandım. Kargodan yukarıda gördüğünüz güzellikler çıktı. Bizim cimcime bunlara bayılacak. Teyzem, canım benim ne güzel bir sürpriz oldu. Ellerine emeğine, yüreğine sağlık. yazacak bir şey bulamıyorum, çok duygulandım, mutlu oldum.

20 Aralık 2012 Perşembe

İyi ki doğdun ...


Gece 3 ‘te uyandığımda altımı ıslattım sandım. Artık hamileliğimin son ayları olduğu için, vajinama baskı yaptığını düşündüm. Eşimin yanına gittim sanırım doğum yapacağım dediğimde – bu saatte çocuk olmaz deyip uyudu. Bende gidip duş aldım ve uyudum. Sabah kalktığımda yine altımı ıslatmıştım ne oluyor ya dedim. Annem evde olduğu için kızım bu normal değil, doktora gidelim dedi. Bende eşimin yanına gittim sanırım doğum yapacağım dedim. Oda yataktan kalkıp, duşunu aldıktan ve kahvaltı ettikten sonra hastanenin yolunu tuttuk.
Kapıdaki yaşlı kadın neden geldiniz dediğinde; sekiz aylık hamile olduğumu, suyumun geldiğini ve hafif ağrılarım olduğunu söyledim .-Geç dedi. Geçip jinekoloji masasına hazırlandığım, ayaklarım vıcık vıcık poşun içinde o odadan bu odaya ultrasona alındığım, sedyeden düşürüldüğüm ve anestezi uzmanının annenin gözleri ne güzel bakalım bebeğin gözleri ne renk olacak dedikten sonrasını hatırlamıyorum.
Kendime geldiğimde; ayaklarım üşüyor, karnımdaki kum torbası canımı yakıyor, çenem titriyordu. Üşüyordum, çok üşüyordum.1 saat sonra onu kucağıma verdiler. Gözlerini açamıyor, ağzı ile bir şeyler arıyordu. Ve ilk sütümü verdim ,arandığı şeyin ne olduğunu biliyormuş gibi göğsüme yapıştı.
Şimdi o günün ardından tam 7 yıl geçti. Bir zamanlar göğsüme yapışan bu güzel kız; kalem tutuyor, yazıyor, çiziyor ve ev işlerinde bana yardım ediyor.
Canım kızım iyi ki doğdun, iyi ki hayatımıza girdin.
 DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN…


19 Aralık 2012 Çarşamba

Bir anı, bir tarif, bir yemek


İlköğretim ve ortaokulu köyümüzde 5 km uzakta ilçede okudum. İlköğretim 3. Sınıftan 5. Sınıfa kadar okul yolu hiç te düz değildi. Köyden sabah 7: 00 de kalkan minibüs geri döner akşam 5:00 da tekrar iş çi ve öğrencileri alırdı. Sabahçı olduğumda sabah otobüsü ile gidip öğlen çıkışında otobüs olmadığı için köyün sapağından geçen otobüslere biner yaklaşık 2 km yürürdüm. Öğlenci olduğumda ise yine köyün yollarında öğlen yürüyüşü ile sapağa çıkar oradan geçen otobüse biner akşam ise okul çıkış saatim 5:30 olmasına rağmen erken çıkmak zorunda kalır ve otobüse yetişirdim. Yemek olayı kantinden veya dışarıdan tostla geçiştirilirdi, annem hiçbir zaman yanımıza yemek koymazdı, zaten yemek saatimiz bile yoktu.
Ortaokul ve lisede ise tam gün eğitim aldım. Ailem için artık yemek problemim oluşmaya başlamıştı. Bazen okulun yurdundaki yemek hanede bazen öğretmenler evinde yemek yerdim.
Bu dönemlerde babamın bürosuna yine saat 3 te köye giden otobüs olmadığı için 5 e kadar beklemek zorunda olduğum için gider, babamda beni lokantaya yemeğe götürürdü. Cemil usta ilçenin meşhur, tadı damağımıza uyan ve temiz yerlerinden biriydi. Her gittiğim de mutlaka orman kebabı yedirirdi demek ki biliyordu güzel olduğunu…
Ne çabuk biterdi, orman kebabı bit türlü doymazdım.
Hafta sonu cimcimeye bir arkadaşıma gideceğimizi söyleyip aslında çok sevdiği arkadaşına götürdüm. Onlar oynarlarken benim arkadaşım olan annesi; hadi yemek yapalım, senin ellerinde değsin istedim, çok pratiksin deyince kollarımı sıvadım. Cemil ustanın birebir orman kebabını çıkartıp sunduğumda; bende aradığım lezzeti bulmuştum. Beğenilerek yenildi.
Bazıları için etli bezelye, benim için ise, Cemil ustanın ORMAN KEBABI tarifi;
  • 500 gr dana kuşbaşı et,
  • 500 gr ayıklanmış bezelye,
  • 1 havuç,
  • 1 patates,
  • 1 büyük baş soğan,
  • 1 yemek kaşığı salça,
  • 1çay kaşığı pul biber,
  • 1 çay kaşığı kekik,
  • 2 çay kaşığı tuz
  • Ölçüleri damak tadınıza göre, azaltıp, çoğaltabilirsiniz.

Yapılışı;  kuşbaşı etini tencereye koyup kapağını kapatıyorsunuz etler suyunu çektikten sonra, küp şeklinde doğranmış soğanlarını ekliyoruz. Soğanlar et ile kavrulduktan sonra salçasını, küp doğranmış patates ve havucunu ekliyoruz. Sebzelerin sularını salmasını ve bezelyelerimizi ekledikten sonra sıcak suyu üzerine çıkacak kadar ekliyoruz. Bundan sonrası ocağımızın kısıklığına ve tenceremize kaldı. Etler ve sebzeler piştikten sonra baharatlarını ekleyip, karıştırın bir iki taşım kaynattıktan sonra ocağınızı söndürebilirsiniz. Afiyetle.

18 Aralık 2012 Salı

ZOR YILLAR


BUGÜN ,DÜN NE KADAR KOLAY VE ÇABUK GEÇTİ DİYORUM.
HALBUKİ ÇOK ZORDU GEÇEN YILLAR

17 Aralık 2012 Pazartesi

Sen bilirsin...


ALINTI


Bilmek; bir konu veya olay hakkında bilgi sahibi olmaktır. Ev 'de ve iş’te her olayı ve konuyu ben bilirim. Aslında bilmem ama bilmek zorunda bırakılırım. Sanırım çabuk karar verme, insiyatif kullanma ya da çözüm bulma yönünden çok becerikli olmamakla beraber, dediğim dedik bir insanda olabilirim.
Bu inatçılığım dan mıdır? Yoksa karşı tarafın güveninden mi ? Söz dinlemediğimden mi?
Bilmiyorum ama ev’de ve iş’te geçen diyaloglar aynen şöyle ;
Hayatım akşama ne yiyelim?
Sen bilirsin.
Sabah kahvaltıda… Yapsam olur mu?
Sen bilirsin.
Cimcime ‘ye… Almak gerekli.
Sen bilirsin.
Odadaki koltuğu kaldıralım mı?
Sen bilirsin.
Gömleğini ütüleyeyim mi?
Sen bilirsin.
İş kıyafetlerini götürecek misin? Hemen yıkayayım mı?
Sen bilirsin.
Hafta sonu… ‘ya gidelim mi?
Sen bilirsin.
Gözünü oyayım mı?
Sen bilirsin.
------------------------------------------------------------------------------------------------
İş’te ise genellikle Gacet ile aramızda geçen diyaloglar;
Hocam, hastayı göndereyim mi?
Sen bilirsin.
Hocam, bilgisayarda şöyle bir şey yapalım mı?
Sen bilirsin.
Hocam, işlemi bu şekilde yaptım.
Sen bilirsin.
Hocam, hasta şöyle söylüyor, yapayım mı?
Sen bilirsin.
Hocam, aletleri kaldıralım mı?
Sen bilirsin.
Hocam… İlacını kullanalım mı?
Sen bilirsin.
Hocam ben iş'ten ayrılıyorum.
Sen bilirsin.
Hocam gözünüzün üstünde kaşınız var.
Sen bilirsin.


 Örtger, Hacı, Karlos ve Dennis ile geçen diyaloglarımız; sorgusuz, sualsiz ve emir kipleri halinde veya soruları onların sorması ve benim cevaplamam la geçiyor. Sen bilirsin cümlesini hiçbirine kullanamıyor, soruna hemen çözüm buluyorum.
Sen bilirsin cümlesindeki bilmek eylemini gerçekleştirebiliyor olsa idim sorar mıydım? Diye sormak geliyor içimden.
Sen bilirsin cevabında ki bilmek , benim için bilinmeyen bir durum aslında.

15 Aralık 2012 Cumartesi

Bir tarif' te benden


Her yiğidin yoğur yemesi farklıdır, her annenin kek yapışı da! Çok farklı kekler yapma hevesimin olduğu, güzel çiçek desenli silikon kalıbın azizliğine uğrayıp, artık keklerin nasıl kullanılacağını araştırırken bulduğum bir tarifi sunuyorum.
Gördüğünüz bu güzelliklerin arkasında miss gibi portakal kokan, bol üzümlü sadece iki üç parçası yenmiş anne keki var. Amaç önemli ama sonuç güzel olmayınca büyük bir hayal kırıklığı hissediyor insan. Birkaç kez ikram edip tabaktan geri dönen parçalamış kekler bir hafta derin dondurucu da bekleyip, Truff adını aldıktan sonra kalori bombası olarak ikram edildi. Sonuç bir saat sonra, kalmayan Truf’ların devamı bekleniliyordu.
İster kalmış kekiniz olsun, ister ani bastıran misafirlerinize bisküvi ile hazırlayabileceğiniz ve isterseniz her şekilde sunulabilecek pratik oldukça yaygın ve bütçeye uyan tarifimiz için gerekli malzemelerimiz;
  • ·         Kalmış kek veya bisküvi (Burçak, kakaolu bisküvi v.b. olabilir)
  • ·         Bitter veya sütlü çikolata
  • ·         Fındık, fıstık, Hindistan cevizi ve pasta süsleri üstü için
  • ·         1 yemek kaşığı kakao kekiniz ve ya bisküviniz kakaolu ise gerek yok

·         1-2 yemek kaşığı süt, yumuşaklığını ayarlamak için
Yapılışı: Ana malzememiz olan kekinizi veya bisküvinizi elimizle parçalıyoruz, içine cam kasede benmari usulü erittiğimiz çikolatamızı, fındık, fıstık, üzüm ekleyip karıştırıyoruz. Eğer harcınız ellerinize yapışıyor ise biraz daha karşılaştırmanız gerekiyor bu aşamada birkaç bisküvi sizi kurtarabilir. artık harç elinize yapışmıyor ise ceviz büyüklüğünde elinizde yuvarlayıp, Hindistan cevizi, kakao ve diğer dekoratif pasta süslerine bulayıp servise hemen sunabilirsiniz.1 gece  buzdolabında bekletirseniz daha doygun bir tat elde edebilirsiniz.3 gün içerisinde tüketmeniz gerekli unutmayın!
Afiyet olsun.



14 Aralık 2012 Cuma

ÇÖPTEN KADIN D.I.Y

Hep ders ,hep ders nereye kadar bazende oyunlar oynuyoruz,etkinlikler yapıyoruz.Buda bizim çöpten kadınımız!
Biraz ip, dondurma çubuğu, bir kaç mum boya ee oynak gözü de taktık mı çıktı ortaya küçük bir kukla.

İç döküş


Bu uykuyu kaçıran nedir bilmiyorum. Son zamanlarda her şey düzensiz. Aslında düzenli bir işim var, kızın dersleri zor olsa da akşamları bir şekilde bitiyor. Yaptığım şeyler var, mesela; elma sirkesi yapımı gayet başarılı gidiyor, reçeller ayvadan başladım, nar reçeli bu yıl zorluyor beni ama hala içimde yarım kalan bir şeyler var.
Canım sıkılıyor, tamam düzenli bir işim var ama enerjim yok. Ben bambaşka hayaller kuruyorum .ne zaman evde oturup çocuklarıma annelik yapacağım , bir kez daha ne zaman anne olacağım, bunlar beynimi kemiriyor. Yaşlanıyorum, mutsuz bir yaşlanış bu!
Günler çok hızlı geçiyor ve ben hiçbir şeye yetişemiyorum sanki. Kızımın büyüdüğünü, evimin sıcaklığını, başka hayallerimi hep erteliyorum gibi…
Evde kalsam dikiş diksem, bir kursa yazılsam, ne bileyim etkinliklere, toplantılara katılsam, yemek yapsam, misafir ağırlasam, evimi aceleyle değil seve seve temizlik yapıp, pastalar, börekler yapsam …
Ne zaman olacak bunlar, otuz yaşındayım daha ne kadar bu tempoda götürebilir bu yarım hayatı!
Neden insanlar kıymet bilmiyor,  hakkında bu kadar kolay fikir yürütebiliyor, ön yargılı olabiliyor. Ne kadar kolay lekelemek, silmek, hor görmek, aşağılamak!
Offfffff içim dopdolu birde boşaltsam, dertleşsem kendimle, bir anlatsam kendime kendimi ne güzel olurdu.

8 Aralık 2012 Cumartesi

BAZEN OLABİLİR

Tembellik etmek mi ?
Bazen olabilir
Kendinle çelişmek mi?
Bazen olabilir
İnsanlardan ,sevdiklerinden uzaklaşmak mı ?
Bazen olabilir.
Olsun bakalım 
Bugünlerde böyle geçsin 
Gün olur, devran döner
Her şey yoluna girer