Ne yazayım? Dün, dünya barış günüydü, tüm insan değeri bilenler, barış olsun dileklerini yazdılar. Kimileri zaten savaş’ın barışı getirmeyeceğini bildiği için olanları kabul etmeye, kabul etmiş görünüp hazmedemese bile yaşamaya devam etti.
Bu kötülüklerin sorumlusu ben miyim? hayır değilim. Vicdanım için insan olmaya çalışıyorum, yere düşürdüğüm kâğıt parçasını önemsiyorum.
Bu bir şey mi?
Kıyılarımızda ölmüş canlar varken. En küçük hareketle başlar her şey… Damlaların oluşturduğu göller böyle oluşur.
Düşünün…
Şu halde bile devletimiz karışık diyor ve ne yapacağımızı şaşırıyoruz.
Şavaş halinde ülke, korkan canlar, rahat bir yaşam isteyen canlar, çaresiz canlar, bir umuda yürüyen canlar, hayalleri olan canlar…
Ben ne yazayım ki?
Kendimi, geçmişimi, bildiğimi, gördüğümü, hissettiğimi…
Ne yazayım ben?
Kelimeler olsa ne yazar, cümleler olsa ne yazar?
En güzellinden intikamımı alsam, geçmişimi yazsam,
rahatlasam…
rahatlasam…
Anneler, babalar, çocuklar, nineler, dedeler, amcalar, teyzeler, dayılar, halalar, kaybolan anılar, gelmeyecek bir gelecek…
İnsana koyuyor be! Hayal kurmak, yazmak, geleceği düşünmek, ufak tefek şeylere takılmak…
İnsana koyuyor be! Hayal kurmak, yazmak, geleceği düşünmek, ufak tefek şeylere takılmak…
Bu dünya yalanlarla dönerken, savaşlarla güçlerini süsleyenlere koca bir dünya olurken, benim yaptıklarım vicdanımı rahatsız ediyor.
Sorumlu olmadığım halde, elimden gelenin ne olduğunu bilmeden yaşamak anlamsız geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder