18 Ekim 2014 Cumartesi

Ey evren

Dün bir kez daha, her akşam yürüdüğüm o yolda , bu şehrin bana, yorgunluk, hissizlik ve kimsesizlikten başka hiçbir şey vermediğini, vermeyeceğini düşündüm.
İstanbul, onu yaşayan, yaşayabilen, yaşama fırsatı olanlar için güzel şehir. Boğazına gidip çay içebiliyorsan, vapuruna binip martılarına simit atabiliyorsan, düzenlenen birçok etkinliklerde yer alabiliyorsan, tiyatroya gidebilecek fırsat yaratabiliyorsan, sahiline oturup kitap okuyabiliyorsan, çat kapı gelecek dostların varsa güzel…
Yoksa sabah gidip akşam eve geliyor. Yeme içme ve yatma derdinden başka bir şey düşünemiyorsan, amacın sadece az daha rahat edeyim, der t etmeyeyim diye başını sokacak ev alıp, bunu ödeyebilmek için asker gibi çalışmaksa, eş dost muhabbetinin yerine akşamları ayaklarını uzatıp dinlenebileceğin saatleri bekliyorsan, İstanbul yarı açık bir hapishane…
Sevdiklerim zaten bu şehirde değil. Arkadaşlarım, tanıdıklarımın hepsi ya çalışıyor ya bu keşmekeş şehrin içerisinde kendi hayatlarının peşindeler.
Ben bir kez daha gitmek istedim bu şehirden.
Uzun soluklu çalışma saatlerinden, aldığın parayı harcayacak vaktimin olmamasından, üç beş dost görmek için, bin takla atmaktan… Sıkıldım !!!
Ben İstanbul da İstanbul ‘u yaşamıyorum. İstanbul da yalnız yaşlanıyorum. Bir kez daha yüreğim sıkıştı, boğazıma yalnızlık yapıştı. Gitmek istiyorum bu şehirden.

Evrene nasıl mesaj gönderirsen o olurmuş.
 Ey evren gönder beni bu şehirden. Daha sakin bir yer olsun, kapıma komşularım gelsin, arkadaş sohbetlerine vaktim olsun, akşam sıcak kurabiyelerimle kızımı bekleyebileceğim bir evim olsun. Olsun be evren hadi bir güzellik yap bana!

Hiç yorum yok: