11 Ekim 2014 Cumartesi

Özleyecek

Bir arkadaşım vardı. Annesi hayat karşı çok öfkeli idi. Sadece hayat karşı da değil evdeki herkese karşı!Babası çalışkan ama güçsüz bir adamdı ve maddi durumları hep standartların altında oldu. Standartların altında yaşamlarına rağmen en güzel, en moda şeyleri alırlardı. aslında annesi de çalışkandı ama bir türlü üzerlerinden mutsuzluğun ve umutsuzluğun kokusu gitmedi. Hep babasının güçsüzlüğünü ve annesinin hayat ve insanlara karşı kızgınlığının bu aileyi mutsuz ettiğini düşündüm.
Yıllar sonra, bir sohbetimiz sırasında, çocukluğunu özlediğini söyledi.
Daha yazamadığım, bence çok acı çektiği çocukluğunu özlediğini duyunca şaşırdım. İnsan öyle bir çocukluğu neden özlerdi ki? Bu yazdıklarımı sadece ben düşünmüyorum, benimle aynı düşünen birçok insan var.
Bazen Cemo ya hönkürdüğümde, yeter diye kızdığımda anlamadığı için, saçını başını yolmak istediğimde yada yatıp hiçbir şey yokmuş gibi Tv seyrederken yüzüne yastık kapatıp boğmak istediğimde o arkadaşım aklıma geliyor. Cinayet kısmı değil de diğer kısımlar gerçekleştiğinde  annesinin mutsuzluğu ve öfkesi geliyor aklıma, babasının o güçsüzlüğü de tabi, arkadaşımın yerine de kızımı koyuyorum. Sakinleşmeye çalışıyorum.
Bu günleri bir şekilde hatırlayacak kızım. En kötüsü diye düşündüğüm bile özlüyorsa… Aman sağlıklı beslensin, eskisi gibi değil hiçbir şey desek bile, bugüne ait özlemleri olacak. Benim özlediğim yoğurtlu, şekerli ekmek gibi, iki bisküvi arasında sade lokum gibi, annemin saçlarımı taradığı günler gibi özlediği şeyler / günler olacak.
Ne desek boş ne kadar kötü, ne kadar iyi geçerse geçsin, çocukluk hep özlenecek, geri gelmesi için beklenecek, hayal kurulacak cazip günler olarak kalacak. Bir doku, bir tat, iyiyi hatırlatacak. Biz aman çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor, dört duvar arasında yaşıyor diye dert yandıkça, şeker sağlığa zararlı yemesin deyip bayramlarda çantamıza doldurduğumuz şekerleri yediğimiz günleri unuttukça onlar birer anı bırakıyor ve hatırlayacakları günler yaşıyorlar.


Hiç yorum yok: