Özleyecek
Bir arkadaşım vardı. Annesi hayat karşı çok öfkeli idi.
Sadece hayat karşı da değil evdeki herkese karşı!Babası çalışkan ama güçsüz
bir adamdı ve maddi durumları hep standartların altında oldu. Standartların
altında yaşamlarına rağmen en güzel, en moda şeyleri alırlardı. aslında annesi
de çalışkandı ama bir türlü üzerlerinden mutsuzluğun ve umutsuzluğun kokusu
gitmedi. Hep babasının güçsüzlüğünü ve annesinin hayat ve insanlara karşı
kızgınlığının bu aileyi mutsuz ettiğini düşündüm.
Yıllar sonra, bir sohbetimiz sırasında, çocukluğunu
özlediğini söyledi.
Daha yazamadığım, bence çok acı çektiği çocukluğunu
özlediğini duyunca şaşırdım. İnsan öyle bir çocukluğu neden özlerdi ki? Bu
yazdıklarımı sadece ben düşünmüyorum, benimle aynı düşünen birçok insan var.
Bazen Cemo ya hönkürdüğümde, yeter diye kızdığımda
anlamadığı için, saçını başını yolmak istediğimde yada yatıp hiçbir şey yokmuş
gibi Tv seyrederken yüzüne yastık kapatıp boğmak istediğimde o arkadaşım aklıma
geliyor. Cinayet kısmı değil de diğer kısımlar gerçekleştiğinde annesinin mutsuzluğu ve öfkesi geliyor aklıma, babasının o güçsüzlüğü de tabi,
arkadaşımın yerine de kızımı koyuyorum. Sakinleşmeye çalışıyorum.
Bu günleri bir şekilde hatırlayacak kızım. En kötüsü diye düşündüğüm
bile özlüyorsa… Aman sağlıklı beslensin, eskisi gibi değil hiçbir şey desek bile,
bugüne ait özlemleri olacak. Benim özlediğim yoğurtlu, şekerli ekmek gibi, iki
bisküvi arasında sade lokum gibi, annemin saçlarımı taradığı günler gibi
özlediği şeyler / günler olacak.
Ne desek boş ne kadar kötü, ne kadar iyi geçerse geçsin,
çocukluk hep özlenecek, geri gelmesi için beklenecek, hayal kurulacak cazip
günler olarak kalacak. Bir doku, bir tat, iyiyi hatırlatacak. Biz aman çocuklar
çocukluğunu yaşayamıyor, dört duvar arasında yaşıyor diye dert yandıkça, şeker
sağlığa zararlı yemesin deyip bayramlarda çantamıza doldurduğumuz şekerleri
yediğimiz günleri unuttukça onlar birer anı bırakıyor ve hatırlayacakları
günler yaşıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder