6 Ağustos 2014 Çarşamba

MÂCIR (MUHÂCİR) BÖREĞİ

Uzun süredir blog da yemek tarifi vermiyordum. Ben yemek yapmıyorum demek olmuyor. Tam tersine o kadar hızlı yaşıyorum ki yani o kadar çok şey yapıyorum ve fotoğraflıyorum ama tarifleri vermek gelmiyor içimden. Bir anda kafamda beliren düşünceler ile yepyeni yazılar çıkıyor ortaya.
Okuyan, yapan ve merak eden Püskül birde klavyeye dökebilse çok güzel olacak. Olduğu kadar deyip kendi kendimi strese sokmayı inatla reddediyorum. Zaten bu yazma işi stresli değil, zevkli ama ne mümkün günlük rutin işlerimden ayrılabilmek. Başlanılmış satırları tariflerle süslemek.
Geceleri 3: 00 da geliyor bazen İlhami. İlhami dediysem ne kocam, nede başka biri, İlhami; İlhamın kadınlar için geleni. Çoğu zaman evdeki kâğıtlara karalama alıyor, kitap aralarına yazıyor, bazen telefona not ediyor bazen de gitsin diye uyumaya çalışıyorum uyuduğumda ise, ne o ne ben bir daha İlham’ı görmezsek İlhami de ortalıklarda olmuyor.
İlhami’nin başımı ağrıttığı , yazmaktan yorulduğum bir gün evde bayramdan önce kalmış ama bozulmamış – her ne hikmetse- ev yoğurdu ve yumurtaları ne yapsam diye düşündüm. Ne zamandır aklımda acaba yufka açabilir miyim? Sorusu balonun içinde şişip duruyordu. Hatta abartıp baklava bile olur yapayım yahu ya kadar şişirmiştim.
Yoğurt yumurta bol olunca, aklıma; Masmaviş gözlü ninemin, annem ile yastaçlarda – hamur açma tahtasının adı- hamurları açıp sofra bezlerinin üstüne serdikleri, ninemin; yoğurdu yağı bol olmalı deyip bol bol döktüğü sosları, yakılan fırından çıkan tepsilerin üst üste, büyükten küçüğe dizilip, her tepsinin ayrı ayır tadına baktığım günler geldi. İyi ki kocaman bahçeli, kalabalık aileli bir evde büyümüşüm. Eğer bir şehirde olsaydım farklı şeyler öğrenebilir, birçok güzelliği de kaçırabilirdim. Bütün çocuklar bir gün büyür, eninde sonunda kocaman insanlar olurlar ama çocukluklarını hiçbir zaman unutmazlar. Zihnin en kuytu köşesinde dahi yeni yaşanmışlıklarla ortaya çıkan, hatıraları, nineleri, dedeleri, komşuları, annelerin arkadaşları vardır. Bu sadece benim, bizim geçirdiğimiz çocukluk anıları için geçerli değil. Çocuklarımızın da bir gün bu günleri hatırlayacağını düşünüp ona göre davranır ve vakit geçirirsek daha güzel olur. Gerçi çocuklar mutlu olmayı bir şekilde yetişkinlere göre daha iyi beceriyorlar.
Ben bu yazıya başlamadan önce, aslında muhacır – macır – böreğinin nasıl bir geçmişten geldiğini yazacaktım. Satırlar beni göçmenlerin, sadece un ve su bulup kendilerince keşfettiklerini düşündüğüm bu böreği yazmamdan ziyade bambaşka yerlere götürdü. Daha öncede hazır yufkadan yaptığım, fotoğrafladığım macır böreğinin fotoğrafları kayboldu. Bu el ile açılmış güzelim macır böreğini tanıtmaya kısmetmiş. Galiba tarife geçmezsem, kendini çok hamarat bulan bir kadının, kendine yazdığı övgü dolu satırlara dönüşecek. En iyisi tarife geçelim.
Hamur için;
2,5 -3 su bardağı un
½  çay bardağı sıvı  yağ
Tuz
Su
Sos için ;
Yoğurt
Yumurta
Yağ
Tuz

Hamurun fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Kulak memesi kıvamında bir hamur elde etmelisin cümlesini hiç anlamam. Çok sert olmamalı, sert olduğunda açması da zor oluyor aklınızda bulunsun. Bu ölçüler ile 4 adet yufka çıktı. Aslında 6 ve 8 de çıkardı ama benim ilk denemem olduğu için, hamuru 4 e bölüp güzel açtım. Yumuşak hamur gerçekten kolay açılmasını sağlıyor. Bir yuvarlak top haline getirdiğiniz hamuru, üstüne oklava ile geçerek açıyorsunuz. Hamur büyüdükçe sol tarafındaki kenarından oklavaya sararak hamuru büyütüyorsunuz. Hamur açma nasıl tarif edilebilir ki bir dahaki sefere video çekmeliyim. Açtığım hamurları, serdiğim sofra bezlerinin üzerine tek tek serip üstlerini başka bir sofra bezi ile örttüm. İnanın bunu ne işe yaradığını bilmiyorum. Annemler böyle yapardı. Ama mantık yürütecek olursak kurumaması için olabilir.
Sonra yufkaları şekilde görüldüğü gibi, kıvırarak istediğiniz büyüklükte kesiyorsunuz. Hepsi eşit olur ve güzel dizilirse, görüntü bakımından süper olur. Yağlanmış tepsiye kestiğiniz hamurları diziyorsunuz. Burada dikkat etmeniz gereken nokta hamurları çok büzüştürüp sıkıştırmamanız çünkü aralarına sosu girmeli. Yağlanmış tepsiye dizdiğiniz hamurların üzerine sosunu döküp, 250o C de üstü altı kızarana dek pişiriyorsunuz.
Afiyetle, sevdiklerinizle güzel günlerde. Eğer mümkünse hamuru kendiniz açın, hem daha zevkli hem daha lezzetli oluyor.yufka ile de deneyebilirsiniz.Lütfen nineme dua edin .


Hiç yorum yok: