2 Ağustos 2014 Cumartesi

Günün Püskül 'ü

Her doğumun, her çocukluğun, her gençliğin, her evliliğin, her yaşlılığın bir hikâyesi var. Yaşadığımız anın, geçmişte kalmasıyla yazılmaya başlıyor hikâyeler. Her yaşayan canlı kendi hikâyesini yaşıyor ve yazıyor. Bazısının hikâyesi, çok acıklı, bazısı zor, bazıları kolay, bazıları bildiğin gibi…
Benimde böyle bir hikâyem var. Bazen tuhaf, bazen zor, bazen eğlenceli buluyorum hikâyemi. Yazılmış yaşamışım ve yaşadığımı yazmaya çalışıyorum diyeyim siz anlayın.
Bu hikayenin başlangıcı , benim yaşıtlarımın üniversite sıralarını koklarken , gizli kaçamak sevgili görüşmeleri yapabilirken , benim çocuk büyütmeye , çalışmaya ve koltuk arkasına atılmış çoraplara anlam vermeye çalışmam ile alakalı. Bu yazıyı daha nice anlam verilmeye çalışılmış hikâyelerle doldurabilirim ama asıl mesele bu değil, ben o çoraplarını koltuk arkasına atan adama âşık olalı tam 12 yıl oldu.
Bu hikâyenin henüz nasıl biteceği belli değil. Ben 31 yaşını deviren, evli, çocuklu, kocalı, kaynanalı, işli güçlü bir kadın olarak, azıcık şansımın yaver gitmesi, azıcık inadım, azıcıkta cesaretim sayesinde 2014 yılında yeni bir yola adım atmaya hazırlanıyorum. Bu macera Cemo ’nun üniversite heyecanını yaşamak isteyip sınava başvurmasıyla başladı. Hadi bakalım bende deneyeyim dedim, 6 yıl önce denemiş, olmayan paramızı harcamak istememiştim. Bu kez de bazıları için devede bit, bazıları için hayat birikimi sayılabilecek parayı harcamayı göze aldım. Olsun be dedim olsun bir kerecik de istediğim olsun.
Ayrıntısı çok fazla ve bu fazla ayrıntıları önemsemiyorum. Bayram öncesi de bayramda da hep aynı ayrıntıları kafamda kurdum durdum zaten. Bu ayrıntılarla boğuşurken, insanların ne yapacaksın? Zaten eşek gibi çalışıp, eşek yüküyle kazandığın bir işin var. - yazar burada abarttığını hissediyor-  Okul arkadaşlarının içinde yaşlı, tonton teyze olacaksın. Daha ne kadar çalışacaksın ki? Yeni bir yola giriyorsun, ne olacağı belli değil ki! Kendini kanıtlamaya çalışacaksın uzun süre. Bak 2. Çocuğun yok, yavrun tek mi büyüyecek?  İyi hadi hayırlı olsun. Aferin sana, yürü be Semra, sesine bile yansımış özgüvenin diyenler oldu.
Bu konuda gerçekten hiç tevazu göstermeyeceğim. Ben işimle ilgili iki üniversite okumuş, baltaya sap olamamış, baltanın ucu da sapı da elinde olan biriyim. Zoru başarmadım. Başarabilmek için sadece cesaret ettim. İnsanlar bu cesaretimin içine korku yorumları ve analizleri yapınca canım sıkılıyor. Ağlayanları susturmaya çalışmak, teselli etmeye çalışmak gibi sevinçleri ve mutlulukları da sorguluyor, ince eleyip sık dokuyoruz.
Biraz büyük lokmalı laflar etmiş, ediyor, edecek olabilirim. Bu yola çıktım, içimde korkularım yok ama karamsarlıklarım var. Yani diplomayı alıp devam etmeyebilirim,  diplomayı asarım duvara, güzel yemekler yaparım kocama ya da doğururum 3-5 tane kime ne? Benim bileceğim iş. Kardeşim ben senin yakana yapışıp parada istemiyorum, işte istemiyorum. Sadece beni takdir et, tebrik et, aferin de birazda pohpohlasan ben jet yakıtı almış gibi olurum. Yani diyeceğim o ki durumumun, zevki sefasını sürmeme izin ver. Kafamı karıştırma! Ben zaten karışığım, birde sen çay kaşığı gibi karıştırma!
Ne diyeyim Allah bana, french ojeli, mini elbiseli, portföy çantalı, çakma Adidas bavullu genç kız özgüveni, arabada son sez müzik dinleyen genç enerjisi versin. Yolum uzun, mevzuu çok derin. Tebrik edip, kutlayan ve güzel sözler söyleyen tüm dostlara selam olsun.


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Zor olacak ama inan başaracaksın arkadaşım
çocukta yaparım
kariyerde yaparım
evimde börekte açar
çorapta toplarım