Günün Püskül 'ü
Her doğumun, her çocukluğun, her gençliğin, her evliliğin,
her yaşlılığın bir hikâyesi var. Yaşadığımız anın, geçmişte kalmasıyla
yazılmaya başlıyor hikâyeler. Her yaşayan canlı kendi hikâyesini yaşıyor ve
yazıyor. Bazısının hikâyesi, çok acıklı, bazısı zor, bazıları kolay, bazıları
bildiğin gibi…
Benimde böyle bir hikâyem var. Bazen tuhaf, bazen zor, bazen
eğlenceli buluyorum hikâyemi. Yazılmış yaşamışım ve yaşadığımı yazmaya
çalışıyorum diyeyim siz anlayın.
Bu hikayenin başlangıcı , benim yaşıtlarımın üniversite
sıralarını koklarken , gizli kaçamak sevgili görüşmeleri yapabilirken , benim
çocuk büyütmeye , çalışmaya ve koltuk arkasına atılmış çoraplara anlam vermeye
çalışmam ile alakalı. Bu yazıyı daha nice anlam verilmeye çalışılmış
hikâyelerle doldurabilirim ama asıl mesele bu değil, ben o çoraplarını koltuk
arkasına atan adama âşık olalı tam 12 yıl oldu.
Bu hikâyenin henüz nasıl biteceği belli değil. Ben 31 yaşını
deviren, evli, çocuklu, kocalı, kaynanalı, işli güçlü bir kadın olarak, azıcık
şansımın yaver gitmesi, azıcık inadım, azıcıkta cesaretim sayesinde 2014
yılında yeni bir yola adım atmaya hazırlanıyorum. Bu macera Cemo ’nun
üniversite heyecanını yaşamak isteyip sınava başvurmasıyla başladı. Hadi
bakalım bende deneyeyim dedim, 6 yıl önce denemiş, olmayan paramızı harcamak istememiştim.
Bu kez de bazıları için devede bit, bazıları için hayat birikimi sayılabilecek
parayı harcamayı göze aldım. Olsun be dedim olsun bir kerecik de istediğim
olsun.
Ayrıntısı çok fazla ve bu fazla ayrıntıları önemsemiyorum. Bayram
öncesi de bayramda da hep aynı ayrıntıları kafamda kurdum durdum zaten. Bu
ayrıntılarla boğuşurken, insanların ne yapacaksın? Zaten eşek gibi çalışıp,
eşek yüküyle kazandığın bir işin var. - yazar
burada abarttığını hissediyor- Okul arkadaşlarının
içinde yaşlı, tonton teyze olacaksın. Daha ne kadar çalışacaksın ki? Yeni bir
yola giriyorsun, ne olacağı belli değil ki! Kendini kanıtlamaya çalışacaksın
uzun süre. Bak 2. Çocuğun yok, yavrun tek mi büyüyecek? İyi hadi hayırlı olsun. Aferin sana, yürü be Semra,
sesine bile yansımış özgüvenin diyenler oldu.
Bu konuda gerçekten hiç tevazu göstermeyeceğim. Ben işimle
ilgili iki üniversite okumuş, baltaya sap olamamış, baltanın ucu da sapı da
elinde olan biriyim. Zoru başarmadım. Başarabilmek için sadece cesaret ettim.
İnsanlar bu cesaretimin içine korku yorumları ve analizleri yapınca canım
sıkılıyor. Ağlayanları susturmaya çalışmak, teselli etmeye çalışmak gibi
sevinçleri ve mutlulukları da sorguluyor, ince eleyip sık dokuyoruz.
Biraz büyük lokmalı laflar etmiş, ediyor, edecek olabilirim.
Bu yola çıktım, içimde korkularım yok ama karamsarlıklarım var. Yani diplomayı
alıp devam etmeyebilirim, diplomayı asarım
duvara, güzel yemekler yaparım kocama ya da doğururum 3-5 tane kime ne? Benim
bileceğim iş. Kardeşim ben senin yakana yapışıp parada istemiyorum, işte
istemiyorum. Sadece beni takdir et, tebrik et, aferin de birazda pohpohlasan
ben jet yakıtı almış gibi olurum. Yani diyeceğim o ki durumumun, zevki sefasını
sürmeme izin ver. Kafamı karıştırma! Ben zaten karışığım, birde sen çay kaşığı
gibi karıştırma!
Ne diyeyim Allah bana, french ojeli, mini elbiseli, portföy çantalı,
çakma Adidas bavullu genç kız özgüveni, arabada son sez müzik dinleyen genç
enerjisi versin. Yolum uzun, mevzuu çok derin. Tebrik edip, kutlayan ve güzel
sözler söyleyen tüm dostlara selam olsun.
1 yorum:
Zor olacak ama inan başaracaksın arkadaşım
çocukta yaparım
kariyerde yaparım
evimde börekte açar
çorapta toplarım
Yorum Gönder