Kalkıyor kalkıyor
hemen kalkıyor bağırışlarıyla Uludağ turizmin yolcusu oldum. Bir de baktım ki
koridorda yer almışım. Muavinden rica ettim ben koridor kenarında oturamam
kusarım diye oda başka yer yokmuş deyip orta kapının tam karşısında ki cam
kenarını bana gösterdi, toplamda 60 kişilik otobüs tamı tamına 7 kişiyle Bursa’ya
geldi.
Saat 11: 15
gibi Bursa da olmuştum. Otobüsü bulup atladığım gibi şoföre güvenerek Bursa ACIBADEM
Hastanesinin yollarına düştüm.
Yıllardır
kalp hastası olan babam, nihayet zorunlu ve son şansı olarak ameliyat olacaktı.
Şimdiye kadar 4 kez kalp krizi ve 1 kez beyne emboli atması rahatsızlığı geçiren
babam son zamanlarda yaşadığı sıkıntı ,stres ve üzüntüye dayanmamış ve zaten
hor gördüğü vücudu daha çok rahatsız etmeye başlamıştı. Artık oturarak uyabiliyor
ve hareket etmekte zorlanıyordu. Hala daha ya şu olmazsa, ya bu olmazsa diye
inat ederken annemin zorlamasıyla kardiyoloji uzmanına gittiler. Bir an önce
ameliyat olması gerektiğini ve bunun sadece kardiyoloji hastanesinde gerçekleşmesi
gerektiğini söyledi doktorlar. İstanbul işte ben buradayım derken babam
Acıbadem hastanesinde ameliyat olmak istedi. İstanbul’daki acıbadem hastanesi kardiyolojik
muayene ve müdahale için neredeyse 2 ay sonrasına gün veriyordu. Bursa’da bir
yakınımızın ameliyat olması sebebiyle Bursa’ya gittiler, tahmin ettiğimiz gibi
bir an önce ameliyat olması gerekiyordu.
Önce damarlarının
sağlam olup olmadığını kontrol etmek için anjiyo yapıldı ve sonuç iyi çıkınca 2
gün sonraya ameliyat günü verildi.
Hastaneye
ulaştığımda babam ameliyat için hazırlanmış ve görüş yasaktı. Ama bir şekilde
karşıdan karşıya yakınlaşmadan görüşebildik.
İçim cız etti.
O da çok heyecanlı idi korkuyorum dedi.
Çok korkuyorum,
çok riskli imiş. Nasıl korkmasın ameliyat sonrasında oluşabilecekleri komplikasyonları
ben bilirken içim gidiyordu. Ona da risklerden bahsetmişlerdi
Ameliyat sonrasında
uyanamama ve uyandığında eskisi gibi olamama (felçli olma)riski vardı.
Sabah olduğunda
ameliyat hazırlığı yapıldığında ve ameliyathaneye giderken yine gördük.
Sonrasını ise ekrandan, hasta numarası ile takip ettik. Ameliyat bitip yoğun
bakıma alındığında doktoru bizi görüşmeye çağırdı.
Doğuştan kalbinde
delik olduğunu ve ona müdahale etmelerinin çok riskli olduğu için müdahale edemediklerini,
kalbinin yetmezlik dolayısı ile çok büyük olduğunu ve bizim hastamızın diğer
hastalara göre daha riskli bir durumu olduğunu söylemesiyle hepimiz şok
geçirdik.
Annem dışarı
çıkıp hava almak istediğini söyledi hastane çevresinde biraz dolaşırken ağladı.
Tıpkı bir zamanlar bırakmak istemediği gibi yine bırakmak istemiyordu nasıl
bıraksın yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşini…
Bundan sonra
yapabileceğimiz tek şey beklemekti. Saat 18: 00 da kamera ile yoğun bakımda görebildik.
Yutkunmaya çalışıyor ve elini oynatıyordu. Evet dedim en azından refleksler var!
Bekledik, bekledik gece saat 1.30 da yoğun bakım memurundan durumu hakkında
bilgi almak için aradık ve babamın sesini duydum. O anda sanki güneş açmıştı içimde.
Babam uyanmıştı, konuşuyordu.
Annem ben
biliyordum o beni yalnız bırakmaz dedi. Hepimiz çok mutlu olmuştuk.
Ertesi günü
normal odaya aldıklarında görüş saatini bekledik. Dünyanın benim için en
yakışıklı en cömert erkeğini bu kadar iyi göreceğimi tahmin etmemiştim.
Yeniden doğan
güneşimi alıp yol arkadaşımla birlikte istanbul'a döndüm.
Şimdi inanıyorum
ki her şey daha iyi olacak. Babam daha da iyileşip artık sağlığına dikkat edecek,
ilaçlarını düzenli kullanacak. Torunlarını kucağına alıp gezdirecek, oyunlar
oynayacak.
Seni çok
seviyorum babacım bizi bırakmamak için elinden geleni yap oldu mu?
1 yorum:
Çok geçmiş olsun semracığım hep yanınızda kalsın babanız hiç ellerinizi bırakmasın erken gidişler olmasın çok ama çok uzun yaşasın sağlık ile sevgi ile
Yorum Gönder