Annem Cuma gününden
beri benim misafirim, dedemin rahatsızlığından beri ilk kez bu kadar uzun
kaldı. Aslında gitmek için can atan annem babam ha bugün ha yarın alacam
demesiyle ve bizim cimcimenin ne olur kal anneanne yalvarışlarıyla kalıyor. Onunda
evi var, sorumlulukları var ayrıca da köyde ninem var ona kıyamıyor. Geliş
sebebi cimcimeye söz verdiği için aslında ama bizim köyde dedikodular yığılmıştır.
Bizim yaramazca evlenecek diye sosyal medyaya yazanda benim yani dedikodular artsın
diye bir oyundu bu aslında. Tabi ki yaramaza evlenecek ama ne zaman kendi bilir
acelesi ne J
Annem burada uzun
süre kalınca tabii ben eski meseleleri açıyorum. Sen bana güvenmedin, inanmadın,
başkalarının söylediklerini çok umursadın bla bla… Şimdi çok kızıyorum bunlara
ama o zamanlar çok ezildim herkesin söyledikleri karşısında annemde bana
inanmadı tek söylediği şey bak iyi ki öyle olmuş nasıl aklı başında bir anne
oldun oturdun oturaklaştın diyor. Bende fazla üzerine gitmiyorum ama o zaman
benim yanlışım olduğunu düşündüğü çevrenin söylediklerinde aslında olan
doğrularımı, hissettiklerimi söylüyorum.
Ben bu acıları
taşımak zorunda değilim ama taşıyorum. Neler mi?
Köyün 657 sayılı
devlet memurlarının ilişkisi benim yüzümden değil mesela o ebenin ebeliği yani.
Sonrasında anasının beni deli diye nitelendirmesi de anasının geri zekâlılığı,
komşunun da babamın yanında gelip beni suçlar tarzda konuşması onun gerçekten
öküzlüğü çünkü babamın yanından ayrılıp sadece annemle konuşabilirdi.
Motosiklete binip süt
satıp para kazanmak ayıp değil, kadın olabirim ama bu benim hayat için
mücadele etmeyeceğim anlamına gelmiyor. Düğünlerde bir kenarda çerez satmakta.
Babamın yaramazlıkları
da benim suçum değil. Ama ben eminim ki
söyleyenlerden daha şerefli, daha güvenilir bir babam var. Kimsede bir şey söyleyemez.
Bir kürtle evlendik
diye Kürt cumhuriyeti kurmadık, sevdik be gezmek tozmak istedik dedikodulardan
kurtulamadık evlendik. Ama iyi olmuş en azından belli bir hayat oluştu işte. Bunun
için teşekkür edebilirim bu sayede evimde harika bir erkek var J
Haa bu arada
düğünlerde göbek atmak ta öyle namussuzluk değil. İçimizde enerji var kardeşim
nereye atıcaz.
Bu arada annem
kocamla internetten tanışıp evlendiğimiz konusunda kendinde eziklik hissediyor
, dile getiriyor, kardeşimin abla eniştem interneti şimdi iyi bilmiyor nasıl
tanıştınız konusu tüm yeniçeriye armağan olsun. Hem ben internetten de tanışmış
olabilirim ama evlenip yuvamı kurdum bunun nesi kötü, kurmayabilirdim de sizin bir
tarafınıza ne kaçıyor Allah aşkına.
Pırlanta gibi
ailesini seven çocuklarız.
Abim pırlantadan öte
bir insan onu alan yaşadı, kardeşim desen ne olursa olsun hepimize saygılı,
size saygı göstermeyebilir çünkü siz bu çocuk motosiklet kullanırken,
arkadaşlarıyla gezerken serseri damgası vurdunuz ama bu çocuk sizin
insanlığınız yanında sorgulanamaz bile gidin kardeşim kendi çıkmalarınıza komuta
verin bizim ailemize değil.
Hey ahali yaptığınız,
söylediğiniz şeylerin çoğunu içimde taşıyorum. Suratınıza tükürmüyor, çarpmıyor
olabilirim ama bu unuttuğum anlamına gelmez. Kendi kıçınızı yıkayın yeter.
Neyse arkadaşlar bu
yazıyı bana yazdıran patates hikâyesi şöyle;
Bir lise öğretmeni bir gün derste
öğrencilerine bir teklifte bulunur: 'Bir hayat deneyimine katılmak ister
misiniz?' Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul
ederler. 'O zaman' der öğretmen. 'Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz
verin' öğrenciler bunu da yaparlar.
Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz! Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: 'Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi ve olay için bir patates alın, o kişinin veya olayın adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.' Bazı öğrenciler torbalarına üçer beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine 'Peki şimdi ne olacak?' der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: 'Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar.'
Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz! Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: 'Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi ve olay için bir patates alın, o kişinin veya olayın adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.' Bazı öğrenciler torbalarına üçer beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine 'Peki şimdi ne olacak?' der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: 'Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar.'
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan
öğrenciler şikâyete başlarlar: 'Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak
çok zor.' 'Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf
bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk?'
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: 'Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, hâlbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.
Yazan: Asude
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: 'Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, hâlbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.
Yazan: Asude
Ben patateslerimi taşımaya devam ediyorum ama çıkartıp suratlara
fırlatmak için değil.Geçmiş unutulmuyor işte ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder