Bazen kliniğin çatısına çıkıp bağıra bağıra şarkı söylemek,
çevre halkı toplayıp gösteri yapmak, kliniğin ortasında dokuz sekizlik duyunca
formayı kalçamın üzerine sokup, yandan yandan göbek atasım, daha tedavi alalı
24 saat olmamış bir çocuğunun ateşinin düşmesinin gerektiğini düşünüp gelen
annenin doktor iyileştiremedi dediğinde kulaklarına mandalları sıra sıra
dizmek, kızdıklarımın burun deliklerine; işaret ve orta parmağımı sokup
yukarıya kaldırmak, kirpiklerini tek tek cımbızla koparmak, başparmağım ile
işaret parmağımı birleştirip burun uçlarına şamar atmak, enjeksiyon yaparken bir
çocuğu tutamayanların ellerine cetvelle vurmak, sağ kulağımdan damlayı
koyuyorum soldan çıkıyor diyen zihniyetin beynindeki boşluğu sağ kulaktan şişi
sokup sol kulaktan çıkartmaya çalışmak ve bunları yaptıktan sonra
kliniğin ortasında huysuz virjin gibi castrı castrı oynamak, geliyor içimden.
Bu aralar ben tedavisini alalı 24 saat olmayan çocuğa iyileşmedi,
doktor iyi değil, ateşi düşmedi diyen anneye sabırla tedavisinin nasıl
ilerleyeceğini anlatıyor, vaginal ovulu tablet diye yutmaya çalışan zihni
kardeşime doğru pozisyon ve koyma şeklini tarif ediyor, canla başla doğru
hastaları doğru doktor ve hastaneye yönlendirmeye çalışıyor, benim dilimi
bilmediğini önemsemeyip sanki ben onun dilini bilmek zorundaymışım gibi
davranan hastalara sabırla google translate nin başına oturup sakince ve güler
yüzle anlaşıyor, her şeyi daha ilk kez yapıyormuş gibi canla başla çalışıyorum.
Sabah ayaklarımın sucuk gibi ıslanmasına izin verip kulağımda müzik bangır
bangır işe geliyorum.
Her ne kadar Dr Gacet benim normal halimin bu ve bu halimden çok memnun olduğunu söylese de. Aslında biraz şizoid olduğumu ve sitalopramın beni mutluluk ve enerji konusunda pik yaptırdığının farkındayım.
Her ne kadar Dr Gacet benim normal halimin bu ve bu halimden çok memnun olduğunu söylese de. Aslında biraz şizoid olduğumu ve sitalopramın beni mutluluk ve enerji konusunda pik yaptırdığının farkındayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder