16 Mayıs 2015 Cumartesi

YAVUKLULARINI ARAYANLAR

Manita ve yavuklu sevginin fiil olarak kullanılmadığı zamanların deyimiydi. Manita ne kadar argo anlamında gelse de yavuklu daha saf bir çağrışım uyandırıyor.
Yavukluların pazar yerinde, panayırda, düğünde ve bayramda kalabalık ortamlarda uzaktan bakışarak sevildiği günlerde, her şey daha samimiydi. Uzaktan bakışarak yaşanan aşk bambaşkadır herhalde…
Samanlıklar seyran olurken de bu sevginin ateşi samanları tutuşturmuyorsa zaten anlamı da yoktur. Yani büyükler bir bildikleri var ki samanlıkları seyran etmişler. Masum aşkların buluşma noktası(.)
Benim zamanımda da zorluğu vardı bu işlerin. Teknoloji yeni yeni açılmıştı Msn de Chat odaları daha yeni yeni şimdilerin evlendirme programları gibiydi. Birçok kişi için hiç etik bulunmuyordu.
Şimdilerde aileler evlensin de nereden bulursa bulsun kıvamına yavaşça ilerliyorlar. Zaten evinden okumaya veya çalışmaya başka memlekete giden birey kendi yolunda yol arkadaşını da buluyor. Yok, bulamıyorsa yine aile devreye giriyor ve işi işine dişi dişine olan biriyle tanıştırılıyor.
Bu tanışma faslı eskisi gibi birkaç dakikadan ibaret değil. Birkaç ay beklide yıl sürüyor ve aileler yüzükleri takıp harekete geçiyor.
Bunlar istisna…
Artık daha sosyaliz. Dığdımın dığdısı ile ya da merak ettiğimiz birisi için sadece arama motorlarına ismini yazmamız yetiyor. Bu sosyal medya denen yerde ne kadar bilgilerinizi gizli tutmaya çalışsanız da ayak izleriniz geride kalıyor.
21. yüzyılın bizleri için her gün bayram çünkü sosyal medya bayram yeri gibi. İstediğiniz zaman eski manitanın, eşin ya da okuldaki gıcık olduğun o kızın profiline girip bakabilirsin. Hani çok beğendiğin okulun popüler kızı ya da erkeği de buralarda muhakkak dolaşıyor.
Sosyal medyada ayak izleri olmayan ninelerim. Bir keresinde böyle birinden bahsetmiştim de bilmem nerede oturuyor, evi çok güzel demiştim. Nereden biliyorsun kendi evi olduğunu, gittin gördün mü? dedi de ben zonk diye kalakalmıştım.
Buralardaki anlık mutlulukların kalıcı ve sahiciliği konusunda anlatmak istemiyorum. Bu bahsi geçtik.
Asıl mesele insanın içindeki merak duygusunu azaltabilmek için eskilerin ne yaptığını incelemesi.
Eski yavuklunun, eşin ya da arkadaşın bu anlık mutluluklarını görebilmek.
Off evlenmiş, bak ne güzel evi var, nerelerde geziyor, ne yiyor içiyor, arkadaşlarına bak, ne güzel düğün fotoğrafları var ,enerjileri var. Allah korkusu sarmış, beriki ise değişmiş bildiğin popüler gitmiş yerine koca göbekli çirkin biri oluvermiş. Ya da bildiğin çirkin ördek yavrusu kuğuya dönüşmüş.
Biliyorum ki bunları ben dâhil herkes yapıyor. Yapıyoruz.
Yalnız değilsin o eski yavuklunu, sümüklüyü ya da yakışıklıyı yada o güzeli takip eden milyonlarca insan var. Çok abartmadım değil mi? merak dürtüsü olabilir olmuyorsa zaten orada bir sıkıntı yok mudur?
Bunu herkes yapıyor için rahat olsun. Ama sen mutluluğa ya da üzüntüye ne sevin ne de üzül kararında bırak merakını giderdin mi? Keyfine bak. Hayatını tamamlamanı sağlayan o anların keyfini çıkar.

Bak benim ki Avusturya da çoluklu çocuklu mutlu mesut yaşıyor. Helal olsun bitti gitti. o yaşananlarda güzel anlardan, heyecanlardan bir tanesiydi.

Hiç yorum yok: