YAVUKLULARINI ARAYANLAR
Manita
ve yavuklu sevginin fiil olarak kullanılmadığı zamanların deyimiydi. Manita ne
kadar argo anlamında gelse de yavuklu daha saf bir çağrışım uyandırıyor.
Yavukluların
pazar yerinde, panayırda, düğünde ve bayramda kalabalık ortamlarda uzaktan bakışarak
sevildiği günlerde, her şey daha samimiydi. Uzaktan bakışarak yaşanan aşk bambaşkadır
herhalde…
Samanlıklar
seyran olurken de bu sevginin ateşi samanları tutuşturmuyorsa zaten anlamı da
yoktur. Yani büyükler bir bildikleri var ki samanlıkları seyran etmişler. Masum
aşkların buluşma noktası(.)
Benim
zamanımda da zorluğu vardı bu işlerin. Teknoloji yeni yeni açılmıştı Msn de
Chat odaları daha yeni yeni şimdilerin evlendirme programları gibiydi. Birçok
kişi için hiç etik bulunmuyordu.
Şimdilerde
aileler evlensin de nereden bulursa bulsun kıvamına yavaşça ilerliyorlar. Zaten
evinden okumaya veya çalışmaya başka memlekete giden birey kendi yolunda yol
arkadaşını da buluyor. Yok, bulamıyorsa yine aile devreye giriyor ve işi işine
dişi dişine olan biriyle tanıştırılıyor.
Bu
tanışma faslı eskisi gibi birkaç dakikadan ibaret değil. Birkaç ay beklide yıl
sürüyor ve aileler yüzükleri takıp harekete geçiyor.
Bunlar
istisna…
Artık
daha sosyaliz. Dığdımın dığdısı ile ya da merak ettiğimiz birisi için sadece
arama motorlarına ismini yazmamız yetiyor. Bu sosyal medya denen yerde ne
kadar bilgilerinizi gizli tutmaya çalışsanız da ayak izleriniz geride kalıyor.
21. yüzyılın bizleri için her gün bayram çünkü sosyal medya bayram yeri gibi. İstediğiniz zaman eski manitanın, eşin ya da okuldaki gıcık olduğun o kızın
profiline girip bakabilirsin. Hani çok beğendiğin okulun popüler kızı ya da
erkeği de buralarda muhakkak dolaşıyor.
Sosyal
medyada ayak izleri olmayan ninelerim. Bir keresinde böyle birinden
bahsetmiştim de bilmem nerede oturuyor, evi çok güzel demiştim. Nereden biliyorsun
kendi evi olduğunu, gittin gördün mü? dedi de ben zonk diye kalakalmıştım.
Buralardaki
anlık mutlulukların kalıcı ve sahiciliği konusunda anlatmak istemiyorum. Bu
bahsi geçtik.
Asıl
mesele insanın içindeki merak duygusunu azaltabilmek için eskilerin ne
yaptığını incelemesi.
Eski
yavuklunun, eşin ya da arkadaşın bu anlık mutluluklarını görebilmek.
Off
evlenmiş, bak ne güzel evi var, nerelerde geziyor, ne yiyor içiyor,
arkadaşlarına bak, ne güzel düğün fotoğrafları var ,enerjileri var. Allah
korkusu sarmış, beriki ise değişmiş bildiğin popüler gitmiş yerine koca göbekli
çirkin biri oluvermiş. Ya da bildiğin çirkin ördek yavrusu kuğuya dönüşmüş.
Biliyorum
ki bunları ben dâhil herkes yapıyor. Yapıyoruz.
Yalnız
değilsin o eski yavuklunu, sümüklüyü ya da yakışıklıyı yada o güzeli takip eden
milyonlarca insan var. Çok abartmadım değil mi? merak dürtüsü olabilir
olmuyorsa zaten orada bir sıkıntı yok mudur?
Bunu
herkes yapıyor için rahat olsun. Ama sen mutluluğa ya da üzüntüye ne sevin ne
de üzül kararında bırak merakını giderdin mi? Keyfine bak. Hayatını tamamlamanı
sağlayan o anların keyfini çıkar.
Bak
benim ki Avusturya da çoluklu çocuklu mutlu mesut yaşıyor. Helal olsun bitti gitti.
o yaşananlarda güzel anlardan, heyecanlardan bir tanesiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder