Zaman Kavramı
“Lütfen, 5 dk bekleyin, sıranız geldiğinde
isminizi söyleyip muayene odasına alacağım ya da içerideki hasta çıktıktan
sonra odaya girebilirsiniz.” dediğim hastalar genellikle 1 veya 2 dk sonra
"Daha ne kadar bekleyeceğiz?" gibi çok mantıklı sorular soruyorlar ve
ben de bu son derece mantıklı sorulara, dakikası ve saniyesine kadar cevap
veriyorum.
Her şeyi mükemmel yapan bir sekreter değilim. Bazı kafa karışıklıklarım olabilir. Yani aynı
anda telefona, hastaya, doktora cevap veremeyebilir, üstüne de kayıt açamayabilirim.
Nihayetinde iki elim, iki bacağım, iki kulağım, iki gözüm var. Bunları
kullanabilmem için gereken kafatasım ve içindeki nöronlarımın yeterli olduğunu
düşünüyorum. Beklemek, beklemeyi bilmek zaman kavramında 5 dk ile 1 dk arasında
farkı bilmek gerekir.
Yıllarca hastane kuyrukları, banka
kuyrukları, tapu kuyruklarında beklemiş olan insanımızın hep ateşte yemeği,
evde çocuğu, dışarıda işi var. İki hasta üst üste geldiğinde hadi 5 hasta olsun
diyelim 4 tanesinin muhakkak, 4 gündür çektiği karın ağrısı akut batın olarak
hissettiriliyor, 5 gündür ateş içinde yanan çocuğun birkaç dakikada ateşi 5
derece artıyor. Hal böyle iken aciliyeti artan hastalar acil kuyruğunda çoğalırken,
vakti olan aklı başında hastalarım için vicdanım sızım sızım sızlıyor.
Bir sağlık çalışanı olarak: ne kendim ne de
ailemden biri için sağlık kurumlarına veya diğer devlet kurumlarına gittiğimde
asla acele etmiyorum. Sistem nasıl işliyor ise ona ayak uyduruyorum. Kendi imkânlarımızla
sağlık çalışanı arkadaşlarımız sayesinde mesaimizden çalınmasın diye üç beş
torpille veya rica minnet gittiğimiz sağlık kurumlarında hep boynu bükük bekliyorum.
Boynu bükük deyimi, utana sıkıla oturmak “Keşke adam gibi randevusunu alsaydım
da adam gibi işimi alnımın akıyla görseydim” dir.
E işte öyle ya da böyle yemeğini ocakta
unutan çocuğunu yalnız başına evde bırakabilen bayanlar ile hep bir acelesi
olan kabadayılığı tutmuş erkekler arasında sıkışıp kalan zavallı hizmet
işçileriyiz biz. İşimiz ocaktaki yemeği, evdeki çocuğu düşünüp, egosu doymamış
deli- kanlıların egolarına, beyefendiler, tabi efendimler, buyurunlar ve
affedersinizler ile doyuruyoruz.
Pardon, okumanız kaç dakikanızı aldı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder