15 Mart 2013 Cuma

İLK ADLİYE VAKASI


Yaklaşık 10 yıldır İstanbul’dayım ama hiçbir zaman adliyelik işim olmamıştı.
Yani bugüne kadar diyelim. Bugün Avrupa’nın en büyük adalet sarayına işim düştü. İstanbul’un göbeğinde oturan ben, İstanbul’un göbeğinde olan ilçe adliyemizin Avrupa’nın en büyük adalet Sarayına taşındığını duyunca çokta şaşırmadım.Zaten güzelim ülkem yöneticileri  her şeyin en büyüğünü yapma derdindeler, bu da bilindik bir şey .
Önce otobüs sonra tramvay en sonunda metrobüs’ün o kalabalık, kokulu ve iğne artsan yere düşmez koridorlarında Çağlayan durağına kadar aman biri kalksa da ben otursam diye oturan zavallı insanların gözüne baka baka geldim. Metrobüsden indiğimde gerçekten hoşuma giden bir şey olmuştu. Montumun şapkası vardı ve metrobüs üst geçidinden geçtiğinizde adliyenin D kapısına gelmiş oluyordunuz. Bunun o yağan sağanakta şemsiyesi olmayan ben için çok fazla ıslanmadan Adliye ye gelmiş olmanın  ne kadar anlamlı olduğunu atlatmak için uygun bir kelime yok.
D kapısına geldiğimde döner kapının önünde iki güvenlik görevlisi gelenleri sıraya koyuyor ve dörder kişilik gruplarla güvenlik noktasına alıyordu ama ben şapkam olduğu için beklesem de çok fazla ıslanmaktan kurtulmuştum.Sıra  geldikten sonra güvenlik noktasına  ulaştığınızda ; montunuzu, cep telefonunuzu , bozuk paralarınızı ve (varsa)kemerinizi  çıkartıp ,önünüze yerleştirilen sepetlere koyuyor  ve X-Ray cihazından hiçbir ses duymadan geçmeyi umuyorsunuz.X- Ray cihazından geçtikten sonra incelenmiş olan sepetteki eşyalarınız banttan size geliyor ,  bundan sonra düşen donunuzu toplayıp kemerinizi takmanız , montunuzu giyip eşyalarınızı yerleştirmeniz için genişçe bir salona girdiğiniz için zamanınızda var ise aheste aheste işinizi halledebilirsiniz.. 
İşte Avrupa’nın en büyük , içinde kuaförü bile olan adalet sarayımızın neden daha iyi , son teknoloji ile , insanları küçük duruma düşürmeden bir güvenlik sisteminin olmadığı ise kafamda büyük bir soru işareti olarak kaldı.
Ey güzel ülkemin yöneticileri ;
Her şeyin en büyüğünü, en güzelini yapmak  marifet değil içini de son teknoloji ile donatmak insanları mağdur etmemek marifettir.
Şunu da söylemeden edemeyeceğim eğer hastane ve adliyede işiniz yok ise dünyanın en mutlu insanı sizsiniz, hayatınızın kıymetini bilin .
Bakalım bundan sonrası ne gösterecek .

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Güldüm güldüm mont şapkası,don çekme iyi imiş,aman biz biz olalım adileye işimiz düşmesin, boşanmak istesem bu yazıdan sonra bu kadar strese girmeyelim diye vazgeçerim.
Eylem

bayanpüskül dedi ki...

SIRF İŞ OLMASIN BAŞIM DAHA ÇOK AĞRIMASIN DİYE BOŞANMAMAK TA TEMBELLİK YAHU :)