alıntı |
Hayat biz kadınlar için ne kadar zor. Kendimizi kanıtlamak adına;
çalışmak istiyoruz, çalışmadığımız zaman istediklerimizin olmadığını düşünüyoruz.
Çalıştığımızda aslında dert ettiğimiz ev işlerinin yanında sorumluluklarımızın
olduğu bir iş daha var.
Ne gerek var git evinde otur gerine gerine hayatı yaşa değil
mi? Sen ne düşünüyorsun ev alınmış alınmamış, ne yapacağız derdini. Ama işte
olmuyor sen her şekilde hayata daha sağlam tutunmaya çalışırken, yıpranmış
hissediyorsun kendini. Neden? Bakmak zorunda olduğun bir çocuğun, eşin ve sorumluluklarının
olduğu patronun, iş arkadaşların var. Açıkçası sağlam olmak zorundasın.
Bunlar durmadan kafamı kurcalıyor. Bazen diyorum derdin ne
git evde otur. Doğur üç beş tane ne olursa olsun.
Aslında kafamı kurcalayanlar bunlar değil.
Hayat.
Biz üç kardeşiz. Abim, ben ve kardeşim. Ben ortanca olmama rağmen,
adı ne kuralları bilmiyorum ama karşı çıkıp abim den önce 19 yaşında evlendim. Şimdilerde
annemin dediği gibi ah kızım adın soyun çıkmadan evlendirmişiz seni. Adım soyum
çıkmadan, ne olduğunu bilmeden 19 yaşımda evlendim.10 yıllık evliyim nerdeyse. Hayatın
sillesini de yedik yani az da değil. Arkadaşlarım okurken ben evliydim onlar
üniversiteyi bitirdiğinde ben kucağıma yavrumu almıştım. İlkokul ve lise
arkadaşlarımın bir kısmı yeni evlendi bir kısmı da yeni doğum yaptı. Benim ise
6 yaşında bir kızım var.
Kimilerine göre çok şanslıyım erkenden evlendim iş güç sahibiyim,
sağlıklı bir kızım ve eşim var. Annem gibilerine göre ise namusa laf gelmeden
evlendim.
Bunları yazmamın sebebi ise; işimiz sebebiyle çok değişik hikâyeler
görüyorum.
Akşam yemeğinde kardeşim bizdeydi. Konuşurken dedim ki eğer
ben evlenmeden hamile kalsaydım napardın ? seni artık tanımazdım dedi. Peki aynı
şey başkasının diyelim ki senin başına gelseydi ve sen evlenmeseydin dedim. Olabilir
dedi benim elimin kiri olur. Nasıl yani ya.
Seninkide benimkide namussuzluk, şerefsizlik olmaz mı? Olmaz dedi sen kızsın. Benim
yaptığımı nasıl hata olarak yâda olmuş bitmiş birşey olarak görmezsin dedim. Hayır
senin ki namus dedi bana.
Cemo' ya döndüm oda dedi ki kız kendine sahip olmalı olmaz
ise onun yeri yoktur.
Bir hatan bedelini sende onu uzaklaştırarak daha batağa
sürükleyerek ödeditiyorsun. Bir hata sana binlerce hata yapmana sebep oluyor
içinden çıkılmaz bir hale geliyorsun. Bu nasıl bir düşünce ben çıkamadım içinden.
Sizce; kadın için namus, erkek için elinin kiri mi?
benimki baş kaldırmak mı gerçek dünya ya!
2 yorum:
Erkekleri devamli kayiran, kadinlardan daha degerli ve üstün gören sisteme "ataerkil" toplum denir. Insanlik tarihi bilindi bilineli dünyanin her yerinde ataerkil; erkek egemen bir toplum vardir. Avrupa'daki toplum da erkek egemen bir toplumdur. Eger kadin olarak insan gibi derger görmek istiyorsaniz bu ataerkil / erkek egemen toplumun dayattigi deger yargilarini sorgulamaniz gerekir. Namus, töre, onur, sahsiyet gibi kavramlari sorguladiginizda bu sistemin hep erkekler acisindan iyi, olumlu, erkelerin cikarina, ama daima kadinlarin zararina oldugunu görürsünüz. Kadinlar basörtülü, yani tessettürlü olsun acik (modern) olsun "namus" adina en yakinlari tarafindan öldürülüyor. Kadinlar yine en yakinlarindaki erkekler (babalari, amcalari, dayilari, erkek kardesleri, komsulari ... vs) tarafindan cinsel tacize ugruyorlar ve bu durumda magdur olmalarina ragmen "suclu" muamelesi görerek; "namusu" temizlemek icin öldürüyorlar.
Cözüm inancli, inancsiz, basörtülü basörtüsüz, cahil bilgili tüm kadinlarin bir araya gelerek bu erkek egemen deger yargilarini reddetmeleridir!!!!
Çok haklısınız . Anneler erkek çocuklarını dünyaya hakim , her istediği yapılan ve her şeye hakkı olduğunu düşünen bir birey olarak yetiştirmekten , kızlarını ise ;başkasının malı olacak , temiz verilmesi gereken bir emanet olarak görmekten vazgeçmeli.
Asıl sorun bence erkek çocuk sahibi ebebeynlerde .
Yorum Gönder