16 Nisan 2015 Perşembe

İÇİMDEKİ SES

Aslında içimizdeki ses, annemizin sesiymiş. Bir olay karşısında hissettiklerimiz, bir zamanlar başımızdan geçen aynı olay sonrası annemizin bize söylediği , verdiği tepkiyi ifade ediyormuş. Ben demiyorum valla ne yalan söyleyeyim bunu nerden bildiğimi de bilmiyorum. Bir gün bir yerlerde okumuştum.
Yani şimdi içimizde bizi dürten ya da çimdikleyen bir sesin olması da şizofrendik bir durum gibi görünüyor ama o ses bize annemizden mirasmış.
Bizde çocuklarımıza o sesi bırakıyormuşuz. Onu yapma bunu yapma derken “ Neden ?” diye karşı taraftan donk diye bir karşılık aldığımızda hakikaten “Neden yaa “oluyorum bazen? Ya aslında bu çocuk psikolojisi çok kafa patlatılacak bir şey değil. Ne yapalım sokakta oynayamıyorlar, dışarı çıkamıyorlar bizlerde bir tek bu psikolojiyi olayına kafayı takabiliyoruz herhalde, sanırsam…
Freud bu yazdıklarımı okusa ne derdi çok merak ediyorum.
İşte bu içimdeki anne sesi son zamanlarda sıkça “ Fazla muhabbet tez ayrılık getirir.” diyor.
Demek ki zamanında bu işin cılkını çıkartmışım. Bir arkadaş buldum mu, sürekli onunla olmak istemiş, onsuz hiçbir şey yapamamış, kendim ve ailem ile ilgili sorumlulukları unutur hale getirmişim. Haliyle bu durumda karşı tarafı sıkmış olmalı. Fazla güven ve beklentiye de girmeyi buna ekleyince sonuç vahim olmuş. Hep kendimi suçlamışım. Ben öyle yaptım ben böyle yaptım. Suçlu yine ben olmuşum
Hey içimdeki anne bunun başka objektif bir bakış açısı yok muydu?Soruyorum sana!!!
Şimdi ise o içimdeki anneye şöyle diyorum;
Fazla muhabbet tez ayrılık getirmez. Sen işin cılkını çıkartmazsan!!! Sen cılkını çıkartmasan da karşı taraf senin kadar dürüst ise, içinde fesatlık yoksa kendi çıkarları uğruna seni uğraştırmıyorsa ayrılık falan olmaz.

Zaten öyle insanda senin hayatında olsa ne olmasa ne!!! Arkadaşlığını bitirsen de bir şey kaybetmezsin.

Hiç yorum yok: