İÇİMDEKİ SES
Aslında içimizdeki ses, annemizin sesiymiş. Bir olay
karşısında hissettiklerimiz, bir zamanlar başımızdan geçen aynı olay sonrası
annemizin bize söylediği , verdiği tepkiyi ifade ediyormuş. Ben demiyorum valla
ne yalan söyleyeyim bunu nerden bildiğimi de bilmiyorum. Bir gün bir yerlerde
okumuştum.
Yani şimdi içimizde bizi dürten ya da çimdikleyen bir sesin
olması da şizofrendik bir durum gibi görünüyor ama o ses bize annemizden mirasmış.
Bizde çocuklarımıza o sesi bırakıyormuşuz. Onu yapma bunu
yapma derken “ Neden ?” diye karşı taraftan donk diye bir karşılık aldığımızda
hakikaten “Neden yaa “oluyorum bazen? Ya aslında bu çocuk psikolojisi çok kafa
patlatılacak bir şey değil. Ne yapalım sokakta oynayamıyorlar, dışarı
çıkamıyorlar bizlerde bir tek bu psikolojiyi olayına kafayı takabiliyoruz herhalde,
sanırsam…
Freud bu yazdıklarımı okusa ne derdi çok merak ediyorum.
İşte bu içimdeki anne sesi son zamanlarda sıkça “ Fazla
muhabbet tez ayrılık getirir.” diyor.
Demek ki zamanında bu işin cılkını çıkartmışım. Bir arkadaş
buldum mu, sürekli onunla olmak istemiş, onsuz hiçbir şey yapamamış, kendim ve
ailem ile ilgili sorumlulukları unutur hale getirmişim. Haliyle bu durumda
karşı tarafı sıkmış olmalı. Fazla güven ve beklentiye de girmeyi buna ekleyince
sonuç vahim olmuş. Hep kendimi suçlamışım. Ben öyle yaptım ben böyle yaptım. Suçlu
yine ben olmuşum
Hey içimdeki anne bunun başka objektif bir bakış açısı yok muydu?Soruyorum
sana!!!
Şimdi ise o içimdeki anneye şöyle diyorum;
Fazla muhabbet tez ayrılık getirmez. Sen işin cılkını
çıkartmazsan!!! Sen cılkını çıkartmasan da karşı taraf senin kadar dürüst ise,
içinde fesatlık yoksa kendi çıkarları uğruna seni uğraştırmıyorsa ayrılık falan
olmaz.
Zaten öyle insanda senin hayatında olsa ne olmasa ne!!! Arkadaşlığını
bitirsen de bir şey kaybetmezsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder