Yumurtadan Çıktım Ben
Cimcime
geçenlerde bir proje ödevi için, Doğdum, büyüdüm yürüdüm yazmıştı. Bende doğdum,
büyüdüm, göçtüm ve bekliyorum...
31 yıl önce bir gün yumurtadan çıktım. O gün bu gündür,
hayallerimle yaşıyorum. Kendime bir yazı yazayım istedim. Siz deyin otobiyografi,
ben diyeyim doğum günü yazısı, sonucu, sonuna varana dek merak ediyorum. Her
zaman olduğu gibi, olduğu gibi akan, aklıma ilk gelenleri yazacağım .
-1983
–
Anam karnı burnunda 2 yaşına yaklaşmış oğluyla, 22 yaşında, su yok, ev yok, kaynana dırdırı ile iş çok, tarla bağ bahçe işi derken
sabahın 5’ inde 22 haziran 1983 günü
doğurmuş beni…
-1984-
400 lira aylık alan babam, haftalık 400 lira mama
parası ödeyerek büyütmüş, sanırım kirpi gibi kafam, annemin beğendiği kadının
gözleri gibi olan, yeşil gözlerim daha büyümüştür. Ufak ufak adımlar atmaya
başlamışımdır.
-1985-
Büyüyorum,
artık benden sadece 2 yaş büyük kardeşime alınanları daha fazla giymeye ama
kocaman bedenime olmadığı için, yenilerini almaya başlamışlardır.
-1986-
Tuvalet eğitimi alacağım dönem gelmiş olmalı ama ben
orta 2. Sınıfa kadar bildiğin altımı ıslattım.
-1987-
Köy’ün çöplükleri,
oyun alanımız olmaya, büyük erkek kardeşimin arkasından ağlamaya başlamışımdır,
büyük ihtimalle…
-1988-
Büyük erkek kardeşimi,
köyün öğretmenine gidip, “çantasını kitabını aldık okula yaz” diyip kapıdan
kaçtığım yıl.
-1989-
Büyük erkek kardeşimin hep arkasına takıldığım,
sonra donlarına kaçırmış olarak eve getirdiği, tam bir baş belasıyım bu
dönemde.
-1990-
Artık okula
başlamış olmalıyım, fişler sol tarafımdaki, duvarda, iplerde asılı idi, bir
türlü okumayı sökemiyordum. Öğretmenden çok korkuyorum. Nur içinde yat Hüsameddin hoca, İsmail hoca… Emeğinizi ödemek mümkün değil.
-1991-
Delikli lastik pabuçlarım, siyah önlüğüm ve altında
şalvarımla okula gittiğim, okulun bahçesinde muşmula toplayıp yediğimiz, beştaş
oynadığımız, ağaçların yapraklarını defter aralarına sakladığımız günler…
-1992-
Babam “artık köyde okula gitmeyeceksiniz” dedi ve
öğlenci olduğumuz halde sabahın karakışında ilçeye gidip berber Nadir’in dükkânında
beklediğimiz, akşamları, köy otobüsüne yetişmek için erken çıkmak zorunda
kaldığımız günler…
-1993-
Yazı çalışması yaptıran öğretmenin satır başı
dediğinde ben satır başının ne demek olduğunu bilmediğimi fark ettim. Yanımdaki
kara oğlan bu konuda yardımcı olmamıştı ve Çilli Necla idim kısa, şişman ve
çilli, kimse beni sevmiyordu.
-1994-
Okul bittiğinde,
kendi kendimize yaptığımız sınıf balosunda Kara Oğlan’nın beni dansa kaldırdığı,
öğretmenimizin sınıfın en çalışkanının, ders anlattığı sırada kitap okumasını
örnek göstererek, beni gıcık ettiği günler.
-1995-
Derslere ayrı öğretmenler giriyor ve benim
cennet kuşu dediğimiz dünya tatlısı bir sınıf öğretmenim var… Pişmanlıkların
çok olduğu hala çilli ve çirkin olduğumu düşündüğüm dönemler…
-1996-
Sınıf öğretmeni
değişti cennet kuşu yok. sınıf başarısı çok yüksek, ben hala çirkin ve tembelim.
Kopya çekmeye başladım
-1997-
Ortaokul bitiyor,
köyden sonradan okula başlamış kızla ve onun çevresinde ki insanlarla tanışmaya
bir gruba ait olmaya çalışıyorum. Sanırım gönül ilişkileri, karşıdan
bakışmalarda başlamış olmalı!
-1998-
Lisedeyim, herkes güzel ve bir grubu var,
benim hiç arkadaşım yok. Çirkinim kimse beni sevmiyor, beğenmiyor. Kahrolsun
dilim uzun bakış açım farklı.
-1999-
Her şey karışık, kimse beni anlamıyor, evde
olmak istemiyorum. Köyün ebesinin evinde rakı içtik, işler karışık gönül işleri
varmış annesi kızıyor 20 yaşındaki kızı baştan çıkaran benmişim. Kıytırık tan tayyare
komşuların hepsi bana inanmıyor ve ebenin totosundan ayrılmıyor. Berbat bir dönem!
-2000-
Lise bitti. Üniversite sınavları farkında
olmadan ne yapacağımı bilmeden geçti gitti. Bir başarım yok kafam çalışıyor da
matematiğe değil başka şeylere. Parasızlık diz boyu. Tavuk hanede çalışıyorum,
bilgisayar kursuna gidiyorum, süt satıyorum, motosikletle geceleri köye gitmek
zorundayım. Babam beni kursa almaya geldi ve solitare oynarken yakaladı.
-2000 -
Kriz kriz kriz… Belediye başkanının odasına
girip “ Ne olur bana iş verin durumumuz iyi değil” dediğim günler… Köy
meydanında süt topluyor, sabahları annemin zorlamasıyla ilçeye, erkenden süt
satmaya gidiyorum.
-2002-
Üniversiteye gidemedim herkes bir şeyler
yapıyor amcam sadece kırtasiyenin işleri yoğun olduğunda işe alıyor, sonra
çıkartıyor. En sonunda iş buldum. Artık bir Kulak Burun boğaz doktorunun
yanında çalışmaya başladım.
-2003-
Cemo hayatımda ve evlenmek için diretiyor.
Sadece nişanlanalım dedi. Nisan ayında nişanlandık, Ağustosta nikahta evet
dediğimde anladım evlendim, babam yok.
-2004-
Büyük erkek kardeşim yanımda, kayınvalidemle yaşıyorum.
İş buldum Gacet beni beğendi, Örtger burun kıvırdı ve ben yinede işe girdim.
Sadece iş verin, para istemiyorum dedim kafamdaki iş bu evet ben artık bir
klinikte sekreterlik yapıyorum. Gacet, resmi ve amcam, Örtger Kızgın ve babam
ve benim eşyaları olmayan bir evim var.
-2005 –
Hamile kaldım, aşerdim, zorlandım, cimcime
doğdu, dedem hasta, erken doğum yaptım, ne olacağı belli değil. Çalışacak
mıyım, çalışmayacak mıyım bilmiyorum. Küçücük, kara ve çilek burunlu bir kızım
var.
-2006-
Dedem öldü,
toprağımız gitti. Bir doğum, bir ölüm neler değişecek hayatımda diye düşünürken.
Ev aldık, tekrar kayın validemin yanına taşındık. Çalışıyorum ve çalışan anne
olmak çok zor.
-2007-
Cimcime büyüyor,
artık emmeyi bıraktı. Bir yolculuk sırasında emzirme odasında, çocuğunu emziren
anneler gördü, bir bana bir onlara baktı. Çalışmak istemiyorum. Çocuğumla olmak
istiyorum.
-2008-
Bu iş nereye kadar
gidecek böyle, olmuyor artık. Çalışmak ev küçük, gitmeliyiz evimize. Cimcimeye
bakacak kimse yok. Ne yapacağım ben?
-2009 –
Kendi evimize gidiyoruz,
eşyalarımızı aldık. Cimcime babaannede kalıyor. yine olmuyor Bu çalışma işi,
yavrudan uzak kalma canımı sıkıyor. Üniversite sınavına girdim, mesleğimi
değiştirme kanaatindeyim, kazandım ama cesaretim yok.
-2010-
Cimcimeden uzağız, özlüyorum,
olmuyor… Büyüdü okul meselesi var. Ne yapacağız? İşi bırakmam için ciddi
baskılar var.
-2011-
Cimcime anaokuluna babaannesinin yakınında
olan bir okulda başladı. Taşındık, Hatice teyzem 30 yıllık evinden taşındı
yerine ben geldim. Annemle, kapı komşusuyuz. Bu süreçte çok zorlandım. Örtger
beni işten ayrılmak için vazgeçirme düşüncesiyle zam yaptı ama asıl mesele, hak
etmediğimi düşünmesiydi. İstifa ettim ve istifadan Gacet yüzünden vazgeçtim.
Gacet yüzünden değil de, kıymetinden. Çok yaşa Gacet amcaaa J
-2012-
Cimcime o okul bu
okul olsun derken ilköğretime başladı. Üç öğretmen değiştirdi. Ben evimize daha
da alıştım artık bu evden ayrılmak istemiyorum.
-2013-
İkinci sınıfa başlayan Cimcime hala kitap
okumayı sevmiyor. Okuma konusunda çeşitli sıkıntılarımız var. Okumayı annesi
gibi sevse her şey daha güzel olacak, yoluna girecek.
-2014 –
31 yaşını tamı tamına, günü gününe
dolduruyorum. Kendim için, anılarım için bir yazı yazıyorum. Üniversite okumayı,
meslek değiştirmeyi yine düşünüyorum. Köye dönmek istiyorum. Seviyorum, seviliyorum.
Cemosuz köye gitmek bana göre değil. bir gün olacak, hayallerimi, kızımı ve
biricik eşimi alıp, onlarında isteğiyle köyüme yerleşeceğim. Medi bana gözleme
yemeğe ve kalmaya gelecek.
İşte böyleee 31
yaşına kadar olan ömrümü kısaca özetledim yaşadım, yaşattım bazı anıları… En
önemlisi hatırlamak sanırım. Geçti gitti işte bir ömür, daha neler göreceğiz,
neler yaşayacağız belli değil. Hayırlı yazılar yazılsın alnımıza.
8 yorum:
güzwl yazı. güzel anlatım. güzel blog. imza: Bir dost
Ben bunları zaten biliyodum bilmediklerimi atlamışsın :(
Bırak onlarda öyle dağınık kalsın.
Hayat Hikayemiz 1,5 sayfadan ibaret sanırım , ama aslında bu yazdığın yıllardaki ayrıntıda neler neler gizli başlık bunlar ayrıntılar yüreğinde saklı iyiki tanımışım seni iyi ki doğmuşsun hayat bu işte yaşıyoruz sağlıklı mutlu başarılı yüreğinden geçen herşey iyi yada güzel doüğru yada yanlış yaşamanı dilerim cünkü onlar senin yaşamak istediğin şeyler günün birinde en büyük hayalinin olmasını dilerim , Mutlu yıllar BAYANPÜSKÜL
Teşekkürler bir dost
Bilmediklerini bende bilmiyorum.
dağınık derken dağınıkları görmedim ben .
Teşekkürler Medi :)
Yorum Gönder