26 Mart 2014 Çarşamba

Son Zamanlar

 Bu günler ana muhalefet ve iktidar partisinin bir birbirine çamur atmaya çalıştığı günler. Siyasi bakımdan ülke ne yaşıyorsa insanlarda aynısını yaşıyor. Toplum gergin, insanlar birbirine düşman gözüyle bakıyor. Kararsız kalmanız bile hem sizi hem çevrenizdekileri etkiliyor.
Haliyle ister istemez ne olacak, toplum ne hale gelecek diye düşünmeden edemiyorsun. Garip bir işçi olarak geleceğim konusunda fazla anksiyete yaşayan bende çok rahat değilim.
Bu gerginlikten midir? Yoksa Örtger’in gıcıklığından mıdır ? Bilmiyorum ama Örtger olur olmaz, torba dolmaz, taş düşmez, sudan sebep bir şey için gereksiz bir biçimde yine canımı sıktı. İşim konusunda rahat davrandığımı, yanlış yapmamam gerektiğini, yaptığım yanlışında onu etkilememesi konusunda beni uyardı. Burada kafa karışıklığı yaşadığım konu; Örtger’e dürüst olmamam gerektiğini , bin bir yalan ile iş yapabileceğimi düşünmeye başlamam . Düşünme aşamasından öteye gidemeyeceğimi, şimdiye kadar birçok düşünme eğilimine girdiğimi ama kişiliğimin, Örtger’in istediği tipte bir insan olmaya müsait olmadığımı biliyorum. Bilmem hıçkırıkla karışık gözyaşlarına engel olamıyor. Onun gözünde “ ezik, dediğini yapan, muhtaç olan “pasifize ettiği, bir işçi değil de, 30 yaşını aşmış öğrenmeye meraklı, aldığı işin sorumluluğunu bilen, sonuna kadar yapmaya çalışan ve nihayetinde insan olduğumu ufak tefek hatalarımın olabileceğini bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Birde buradaki gerginliğimin, bitkinliğimin ister istemez eve yansıdığını, yaşadığımın aynısını, aynı şekilde kurgulayarak eşime ve çocuğuma da yansıttığımı bilse belki o da ben de daha mutlu olacağız. Hiçbir zaman duygusal paradokslarımı gizlemeyi başarabilen bir insan olamadım. Haliyle başarabilenleri gerçekten ayakta alkışlıyorum.
İşte tamda karışık hislerimin sık yaşandığı bu dönemde; Cimcime' nin okulunda ,veli toplantısı yapıldı.
Öğretmen bireysel olarak herkese çocukları hakkında bilgi verdi ve genel olarak herkesin çocuğu aynı idi… Cimcimeye geldiğinde sadece şunu ekledi ;”Cimcime iki kez büyümüş ve küçülmüş”bende evdeki diyaloglardan bunun farkında olduğumu, onu rahatsız edip etmediğini –rahatsız ettiğini, çok sorguladığını düşünüyorum- sordum. Bir yorum yapmadı. Ama büyümüşte küçülmüş tabirinin çok bilmiş, her şeye bilmiş bilmiş cevap veren gıcık çocuklar olduğunu biliyorum. Biliyorum çünkü evde Cimcimenin diyaloglarından da sınıfta her şeye atıldığı belli oluyor. Bu durumda önce kendimi kendi yaşıtlarından bir yıl geriden okula gönderdiğim için suçluyorum. Sonra öz güveninin böyle iyi olmasının iyi bir şey olabileceğini düşünüyorum. Ardından yine her şeyi bildiğini zanneden bir insanın öğrenme merakının olmayacağını, bir gün bu bilmişliğinin başına dert olabileceğini düşünüyorum.
Sadece düşünmeyip eyleme geçmem gerektiğini biliyor kendimce, okuduğum kadarıyla ona yardımcı olmaya çalışıyorum. Toplantı bireysel meraklar dışında bir sorgulama olmadı. Kitaplığın gelişmesi konusunda bir soru sordum, öğretmen ilgileneceğini söyledi. Birde çıkartılan özetler konusunda sıkıntılarımızı dile getirdik, öğretmene nasıl özet çıkartmaları bizim yardımcı olup, olmamamız konusunda soru sorduk ama bir cevap alamadım. Sınıfın temizliği, düzeni hakkında el birliği ile bir şeyler yapabileceğimizi, sınıf düzeninin çocuklar içinde iyi olabileceğini söyleyecek, el birliği ile hareket edelim diyecektim. Herkes kendi derdine düştüğü için sustum.
Eve geldim çok konuştuğumu düşünüp sinir oldum . Boş ver dedim öğretmen ne derse desin kapa çeneni ne konuşuyorsun, düşük çeneli kadın dedim kendime.

Sonraaaaaaaa kendi kendime her şeyi çok sorgulama, bırak akıp gitsin hayat. Sen ne olmaya çalış nede oldurmaya olduğu gibi kabul et. Seni oldurmaya çalışanların değil olgunlaşmanı sağlayanların yanında dur diye geçirdim içimden…
Bundan sonra susmaya, suskunluklarımla yaşamaya, sadece kendimi ezdirmeme kararı verdim.


Pışt Püskül bu günler böyle geçti.

1 yorum:

HANDAN DELİPINAR dedi ki...

Bu seçimler Belediyecilik hizmet vs. değil bir güç seçimi bir taraf seçimi idi , sonuç benim için üzücü olsada seçimi kazanmışların hala Balkon konuşmalarında aynı cümleleri sarf etmesi beni hala bir taraf tutmaya daha çok kızgınlık duymama neden oluyor , keşke o kasetleri insanlar dikkate alsa idi egemen bağışın telefon görüşmesini dikkate alsalardı, yazık üzülüyorum havaalanın yapılacak yeni yeni köprüler yollar yollar doğa istanbulun dokusu herşey kayıp olacak, geziparına kışla diye tutturup ülke bir savaş haline tekrar girecek , en canım yakan ne oldu biliyormusun kemal kılıçtaroğlu üzerinde yapılan,dersim olaylarında ölen yok edilen alevilerin videosun paylaşan bir arkadaşımın buna çanak tutması, ya biz 30 yıllık arkadaş dosttuk, aynı kaptan yemek yedik o bizde kaldı ben onda demek ki halla içlerinde bir alevi düşmanlığı varmış,30 yıl hiç anlatamamışım ona kendimi demek benim arkamdan konuşmuşlar demek ne diyeyim ya çok kırıldım ne diyeyim artık hakkımızda hayırlısı lafının duymaktan bıktım ve korkuyorum. Tek yol Devrim diyorum,ve sana üniversite yolunda canı gönülden başarılar diliyorum. çok kırgın üzgün öfkeli ve korkan medi