8 Mart 2014 Cumartesi

∞ Mart

ALINTI 
Birkaç gün önce bir bey gelip, eşinin hamile olduğunu, muayene ettirmek istediğini, muayene edebilecek bir doktorun olup olmadığını sordu. Bende doktorun olduğunu, çalışma saatlerini ve ücretini söyledim gitti. Bir iki saat sonra eşiyle geldiler. Eşinin kaydını yaparken kadının sorduğu ilk soru cinsiyetini öğrenip öğrenemeyeceği idi. bende 4 aylık gebelikte cinsiyetin belli olabildiği söyledim, beş aylık hamile olduğunu, merak ettiğini söyledi. Kayıt işlemlerini bitirdikten sonra muayene odasına aldım. Muayeneden önce beyefendi çıktı ve ablacım çok sağ ol, bebek erkekmiş dedi. Ben hayırlı olsun dedikten sonra “zaten kız olsaydı memlekete gönderecektim ”dedi. Dilim tutuldu bir şey diyemedim. Erkek olup olmadığı çok önemliydi, sağlıklı olması değil yani…
Toplumumuzda genel kanı böyle önce erkek evlat olmalı sonra ise kız olmalı. Çift olursa bir kız bir erkek daha şanslı olduklarını düşünen eşler var. Klinikte bu tip olaylarla sık sık karşılaşıyoruz. Erkek bebek doğana kadar, 4,5,6,7 kız bebek dünyaya getiren birçok kadın tanıyorum. Erkek bebek olmamasının sebebini eşinin, oğlunun, damadının “Y” kromozomuyla ilişkilendiremeyen, kadınlar, anneler, kayınvalideler gördüm.
Ben ise kız ve erkek evlat arasında ki ayırımı, küçük erkek kardeşimin daha annemin sağlık problemi nedeniyle doğmak zorunda olmadığı günlerde öğrendim. Babamın kırmızı burunlu bir BMC kamyonu vardı. Ön panelinin üst, orta kısmına sarı, gölgeli bir boya ve el yazısı ile büyük erkek kardeşimin, ismini yazdırmıştı. O zaman erkek çocuklarını kız çocuklardan önde görüldüğünü öğrenmiştim. Niye benimkini yazdırmadılar diye de gücenmiştim. Babam ikinci bir kırmızı burunlu kamyon aldığında benim adımı yazdıracağını söyledi, bende inandım. Babam kamyonları sattı, sonrasında bir daha kırmızı burunlu kamyon almadı.
Babamın kırmızı burunlu araba alacağı günler geçti, 31 yaşımın merdivenlerini çıkıyorum.
Büyüklerin kız çocuk okumasa da olur söylemlerine karşı, o zamanın ve şimdinin çevresine göre en azından liseye kadar kız çocuğunu okutmuş, sonrasında kız çocuk madenci mi olur diyerek üniversiteye göndermemiş bir babanın kız evladıyım.
Kafasına gerçek hayat donk edene kadar, totosunu kırıp, eşek gibi ders çalışıp üniversiteyi okuyamamış, şimdilerde keşke üniversite sıralarının kokusunu alsaydım diyen, iç geçiren bir kadınım.
Her gün bir şeyleri eksik yaptığını, yetersiz bir anne olduğunu, sıcak kekler, kurabiyeler, pudingler yaparak çocuğunu evde beklemek isteyen, yetersiz annelik içgüdüsünün gün gün arttığı, çalışan anneyim.
Şimdilerde hayatını kolaylaştırmak için değil, paylaşmak için sevip evlendiğini düşünen bir eşim var ve ben onun diğer yarısıyım, kadınıyım.
Çocuğum hasta olduğunda izin alabileceğim bir işim olması için dua eden bir çalışan kadınım.
Kadınlar günü kutlu olsun, bundan sonra kadınlar hayatlarını kolaylaştırmak, sadece üremek için evlenen erkek çocuklar büyütmesinler.
Bu akşam eve gidip, yemekten sonra kapıları mı silsem, ortalığımı süpürsem yoksa elbise dolabını mı yerleştirsem diye düşünüyorum.




2 yorum:

Adsız dedi ki...

Ah bu hayat ah bu kadınlar erkekler dünyanın kadın olmadan yaşanamayacağını öğrendiği zaman hayat güzel olacak.

Adsız dedi ki...

Ah bu hayat ah bu kadınlar erkekler dünyanın kadın olmadan yaşanamayacağını öğrendiği zaman hayat güzel olacak.