13 Şubat 2013 Çarşamba

Başladık , bitti ve Truff da yedik





Başlamak bitirmenin yarısıdır, başlayabilmek ise büyük başarı.
Evde bir türlü yazamıyorum yazabilsem de çekmeyen internetle başımda durmadan ne yapıyorsun,bu harf ne şimdi ne yazdın diye soran bir Cimcime ile horul horlayan bir eş bütün ilhamımı kaçırıyor. Zaten zor gelen yazma toparlama düzenleme aşkı birde evin temizlik , yemek , derleme toplama işiyle birleşip yatağa girmeye vakit gelince ; kelimeler , cümleler beynimde  uçuşuyor ama ben ya masal anlatmak ya da yastığı kafama geçirmekle meşgul oluyorum.
Tek vaktim iş yerinde oluyor. İnternet güzel, hava güzel, ortam güzel … Ama bir yazıyı bitirinceye kadar ; kaç kez personelin yeni sildiği yerlerden geçip hasta aldığımı( kim bilir kızcağızın içinden ne geçiyor), sadece kan  analizi istiyorum diyen hastaya binlerce kan analizi olduğunu açıklamaya, Gacet’ ın tamam Püskül al hastayı derken ( yeter artık bana bir nefes aldır demek istediği bakışına ) , Örtger’in sebebini bilmediğim gerginlikle yaklaşımına ,tam bir soru sormak için yaklaştığın da aha gene ne oldu acaba diye soğuk ter boşalttığım an’a , Denis in kapısını açıp emirler yağdırıp işlerini yaptırmaya kalkmasına , Hacı ‘nın gene ne yapıyorsun aç ta iki Allah kelamı oku deyişine , birbirimizin dilinden anlamadığımız hastaya  şikayetinin neresinde olduğunu elle göstermeye çalıştığım o komik duruma  düşüyorum belli değil.
En keyifli anlar herkesin sessizce odasında oturduğu, kahvelerin hazırlandığı ve birkaç enjeksiyon hastasının beklediği dakikalar. Sadece klavyenin sesi bana öyle şevk veriyor ki yazdıkça yazasım, hayal kurdukça kurasım geliyor.
Karma karışık bu bütün işlerin arasında yazdığım yazıları ne kadar düzeltsem de bloğa girip baktığımda illa devrik cümleler, anlamsız noktalama işaretleri ile tekrardan mücadele veriyorum.
Hani böyle her şeyin üstünüze geldiği, birde kahve içmeye bir misafiriniz geldiğinde şipşak yapacağınız bir tarif vereceğim size.
Ne misafir geldi nede kahve içmeye arkadaş ama… Kapıdan selam veren herkese ikram edip tam not alan nasıl yaptın bunu diye sorup tarifi aldığında aaaa bu kadarcık mı denilen bir tarif.
Tek yapmanız gereken evde yenmemiş, olmamış keklerinizi ( baklavada olur)derin dondurucu da hazırlıksız günler için saklamak.
Kalmış keklerin illaki bir şeyle yumuşaması ve top haline gelmesi gerekiyor. Evde de bir Türlü pekmez yediremediğim zamane çocuklarından biri olunca e hadi pekmez ile deneyeyim dedim. İçine de biraz Hindistan cevizi kattım .


Malzemeler;
Pekmez ile keklerin kavuştuğu an 
  • Kalmış 4 adet üzümlü kup kek,
  • Yarım çay bardağı dut pekmezi
  • 1 tepeleme tatlı kaşığı kakao

Yapılışı; karıştırıp yoğurun içine istediğinizi ekleyebilir ve istediğiniz malzeme ile (fındık, fıstık, Hindistan cevizi, pasta dekor şekerleri v.b.) yuvarlayıp bulaya bilirsiniz.



         Afiyetle kapıdan uğramış komşulara, bir kahve iki sohbet etmek isteyenlere…

AAAA yazı bitti bu kadarcık iştee...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Cook güzel gùrünüyor

bayanpüskül dedi ki...

..... teşekkür ederim adınızı da bilseydim daha iyi olurdu.