30 Aralık 2011 Cuma

iyi yıllar...

Her yılbaşında babamın eve puro, çerez ve içkiyle gelişini hatırlarım. Bunları getirdikten sonra gidişini ve  ne zaman geldiğini görmediğim gelişini. Neden böyle yapardı bilmiyorum.Hiç bir zaman ailece  oturup yılbaşı kutlamadık biz. Yok bizim kültürümüzde. Babam noel babayı mı bekliyordu bilmiyorum ama sanki kutlayacakmışız gibi hazırlanırdı.
Yılbaşı kutlaması diye bir şey olmayacak evde.. Cemo çalışıyor, ben tam gün çalışıp eve gidip bir şey yapacak halde olmayacağım, kızım hala ağaç süslemesi gibi hayaller kuruyor. Bugün okulda parti yapacaklar.
Mutluyum , eve , kızımla olmaya alıştım . Allah yuvamızı bozmasın. sağlıklı bir yıl olmasını diliyorum sadece.
Annem, babam evde yalnız olacaklar . Evlatları benim yanımda. Hep birlikte  rutin cumartesilerden birini geçireceğiz.En çok abimle sohbet etmeyi özledim. Fark ettim ki çok az yaş farkımız olduğu için sanırım birbirimizin ne demek istediğini iyi anlıyoruz. İyi ki o, kardeşim  yakınımda. Bana en büyük hediye onlar.
Yeni yıl bizi birbirimizden ayırmasın inşallah.

27 Aralık 2011 Salı

Dolu dolu bir pazar:)

Anne olduğumun farkına varmaya başladım. Şimdiye kadar babaannesinde kalması gerçekten çok geri götürmüş beni. Ben onun annesiyim ve oda benim kızım.
Canım her şeyim dayanamıyorum onsuz uyumaya. Sanki ilk defa yeni anne olmuş gibiyim.
Muhteşem bir Pazar günü geçirdik. Önce fatih belediyesinin çocuk tiyatrosuna gittik. Sıcak ve kalabalık sıktı ama keyifliydi. Bence ses sistemi kurulmalı çocuklar şarkılar bittikten sonra sıkılıp konuşmaya başlıyorlar. Salon uğultulu, kalabalık olunca dikkat dağılıyor ve sıkıcı hale geliyor.
Ardından bir ay önceden randevusunu aldığımız İstanbul moderndeki küçücük kutucuk etkinliğine katıldık.




16 Aralık 2011 Cuma

coraplar sadece giyilir mi ?

.
Siz çorapları sadece şık görünmek için mi kullanıyorsunuz? Cevabınız evet ise bu becerikli hanım efendinin sitesine buyurun. Yani bu kadar ayrıntıya da pes dedim. O kadar güzel çalışılmış ki. Görür görmez denedim ama aceleciliğimden pek beceremedim. Ama çocuklar için değişik bir hediye ya da etkinlik yapmayı düşünürseniz bir deneyin derim.

14 Aralık 2011 Çarşamba

İSTİFA ETTİM

İstifa ettim.
Her şey yeniden başlıyor.
Kimine göre dengesizlik
Kimine göre aptalca bir durum
Ben mutluyum gerisi yalan 
Kalmam için ısrar ediyorlar
Ama ben burası için bittim, Burası da benim için 
Sekiz yıl az değil 
Ayrıntılı bir post hazırlayacağım 
Ama biraz daha zaman var 
Evime gidip kahvemi içip post hazırlayacağım 
26 Aralıkta tanı kodlama eğitimine başlayacağım 
Buda benim için bir adım 
Çalışacaksan burada devam et işini bozma diyorlar
Hatta tazminatımı almadığım için manyak olduğu mu da düşünenler var 

Her şey para değil, elbette ki çok iyi kazandığım bir zamanda işi bırakmak mantıklı değil ama neler  yaşadığımı bir ben bilirim. Çok zor sayılabilecek günler geçirmiştim burada ama bu son olay  çok ağır geldi. Bana gerçekten neyi, kimi önemsemem gerektiğini hatırlattı.

Yeni bir hayat beni bekliyor, işsizin günlüğü olarak devam edeceğim hayırlısı.
Her gün burada olacağım 
















12 Aralık 2011 Pazartesi

Sulu aşure


Şimdi şu ayda tamda aşure tarifi vermek gerek değil mi? bu fotoğraf benim yaptığım çevremdekiler tarafından çok sulu bulunan, eşim tarafından hiç yenmeyen aşure.
Tarif bu güzel Allah dostu insanın sitesinden tam tarifi uygulama huyum hiç yok benim ya harfi harfine, ölçüsü ölçüsüne hiç yapamıyorum tarifleri. İlla ki içine ya başka bir şey koymuyacağım ya da ölçüye uymayacağım illa.
Ha işte uymadım ama tadı aynı köydeki gibiydi canım köyümde herkes aşuresini yapar kapı kapı dolaşıp koca koca taslarla dağıtırdı. Maalesef apartman kültürüne girmek zorunda kaldığımız koca şehirlerde sadece apartmandaki komşularıma dağıttım en çok sevindirende alt katta oturan hiç görmediğim yabacı komşum thank you dedi keşke bir tane daha verseydim dedim ama geçmişti artık.
Anneme de danışma gereği duydum yinede annem şöyle dedi kızım bak bizim buralarda aşure kaynatılmaz ama istanbul da kaynatıyorlar sende kaynat gibi bir şey söyledi. Başlangıç kaynatmadan gelen aşurenin nasıl kaynatmadan olduğu konusunda bir fikrim yok ama ilk kez aşure yapmama rağmen bence tadı fena değildi.  
YORUMLAR
Kaynanam – çorba kızım işte. Beğenmedi yani
Eşim --- böyle aşure mi olur.
Dr. Gacet – hepsini içti çok güzel olmuş
Dr. Örtger --- sormadı
Hacı – bay bilmiş—bu ne biçim aşure
Bayan püskül --Hayatımda ilk kez yaptım napim J

7 Aralık 2011 Çarşamba

Makarna kavurması

Ortaokul yıllarında 13-14 yaşlarındayken köydeki kadınlar aralarında gün yapmaya yeni başlamışlar, ufakta olsa para topluyorlardı. Şimdinin altın günleri diyebilirim altın günü de kalmadı artık altın fiyatları uçuşa geçince kimse altın günü yapmaz hale geldi bence.


O zamanlarda kaynanalar bunlara nineciğim de dâhil kadınların gün yapıp, kaynanalarını çekiştirdiklerini, topladıkları paralar kadarda yiyip içtiklerini. Amaçlarının biraz para biriktirip imece usulü bir şey yapmak olmadığını zaten yapılan masrafın onun bir kaç katı olduğunu söylüyorlardı. Bende bazen bu kayınvalidelerin yanında takıldığım için bu dedikoduları hep dinlerdim. Hatta bizde bari bir örfene yapalım toplanalım da görsünler bakalım falan derlerdi. İşte bizim oranın insanları işleri güçleri eğlence ve bu eğlencenin yanında kaynana gelin çatışması. Örfene nin ne anlama geldiğini bilmiyorum işin aslı google dan da araştırmadım ama bizim oralarda Örfene aynı yaştan yani orta yaş iki çocuklu gelinlerse onlar genç yeni gelinleri almazlar ya da genç kızları. Aralarında para toplar yiyecek içecek alırlar, çeşitli kılıklara girip dümbelek çalarak eğlenirlerdi. Ertesi günü örfene dedikoduları yayılırdı gelinler şöyle yapmış, böyle yapmış gibisinden bizde bunları duyardık duymamak mümkün mü? Küçük yer kulaktan kulağa giderdi söylenenler.

Her neyse makarna kavurması da artık bu kaynana dırdırından bıkan gelinlerin mi yoksa gerçekten işin ehli birinin mi tarifi bilmiyorum ama bu durumlardan sonra gelinler bütün günlerde, toplantılarında makarna kavurması yapıyorlardı. Gerçekten pratik ve lezzetli bir tarif.

Dün akşam da bizim evde gerçekten pratik bir lezzete ihtiyaç vardı. Ev hanımının canı hiç bir şey yapmak istemiyordu ve evdeki yavrular çok açtı. Aç kurt baba bari bir makarna yiyelim ben hazırlayayım deyip mutfağa gitti. Benim canım isteyip de mutfağa gidene kadar makarnanın suyu kaynamıştı ama hafta sonu yaptığım tavuklu keşkeğin suyunun fazla olduğunu düşünüp ayırdığım tavuksuyu aklıma geldi. Bu akşam da bunu deneyeyim dedim.

5 Aralık 2011 Pazartesi

kestane kebap yemesi sevap :)

Bu aylar tam kestane zamanı pazarda çeşit ve fiyat bakımından farklı kestaneler var . Bizim oralarda kestaneyi pek satın almak gibi bir durum söz konusu değil gider dağ bayır gezersin birde üsütne bol oksijen alırsın  üstünede nerdeyse bir ay yiyeceğin kadar kestane toplarsın.
sizin dağ bayırınız yoksa efendim pazardan kafanıza ve cebinize hitap eden, istediğiniz  kadar kestane  alırsınız, geriye  hangi tarzda ve nasıl yenebilir hale getireceğiniz kalıyor.O kısımı da bana bırakın eveet efendim şimdi kestaneyi direk suya koyup haşlayabilirsiniz de ,isterseniz kebap ta yapabilirsiniz.
suda haşalama patates gibi haslayıp yerseniz bu genellikle dişi olmaya yaşlılar için ideal oluyor bide yeni dişleri düşen 7 yaşındaki  çocuklara  ideal .
Benim yaptığım da yumuşak ve sert arası yani tam kıvamında oluyor. kime göre tabiki bana göre :P
Önce yıkayın yani bir suda çevirin tozu gitsin yoksa ne mikrop olacak.
Efendim şimdi kestaneleri artı şeklinde kestanelerin şiş kısmından çiziyorsunuz.
Hepsini çizdiniz mi? şimdi sıra kestaneleri kaba koyuyorsunuz ve üstüne çıkacak kadar su dolduruyorsunuz.Birazda tuz atın ve bu şekilde 15 -20 dk bekletiyorsunuz. sonrasında suya alıp tepsiye koyuyorsunuz valla şekil mekil öenmli değil nasıl koyduğunuzda koyun tepsiye sürün fırına , en yüksek derece de 1 saat kaldımı zaten fırında olduğu için altlı üstü pişiyor.
Cumartesi akşam kardeşlerle birlikte bizim evde yapılan ve fotoğraf çekilemeden biten kestane partisi vardı ve tam bu şekilde hazırladı. sizde deneyin bakalım ne olacak.Yukarıdaki fotoğraf alıntıdır arkadaşlar ama inanın görüntü ve tat daha güzeldi.

2 Aralık 2011 Cuma

Karnıbahar yermisiniz ?

Eğer çalışıyorsanız akşam eve gittiğinizde çabuk ve lezzetli sofralar hazırlamak gerçekten zor. Yemeğinizi ya akşamdan hazırlayacaksınız tabi ben bu şekilde sevmiyorum bayat yemek yiyormuşuz gibi geliyor ya da benim gibi kaynananıza yakın oturup canınız yemek yapmak istemediğinde veya misafirler bastırınca hemen kayınvalidenizi arayıp yemek hazırlatacaksınız tabii böyle kayınvalide bulmak ta pek kolay değil hehehehe.


Ben akşamdan yaptığım yemekleri ertesi akşama yemekten hoşlanmıyorum, kayınvalidemide çok sevdiğim için yormak istemiyorum :) işte sırf bu yüzden akşam koştur koştuur yemek yaparım napim hep böyleyim.


Bazen sabahtan yaparım .erkenden kalkar çay ile birlikte yemekte ateşe konur çok fazla olmasa da böyle yaptığım zamanlarda var. Akşama bir salata yaptım mı sofra güllük gülistanlık oluyor.


Neyse uzatmadan hemen size yukarıdaki yemeğin tarifini vereyim;


• İki gün önce yapılmış makarna


• Dolapta kalmış çiğ karnı bahar


• Şişenin dibinde kalmış süt = 1 su bardağı bile değildi yani


• 2 yemek kaşığı un


• 2 tatlı kaşığı tuz


• 1 su bardağına yakın su


• 1yemek kaşığı margarin


Tarif:


Hızlıca karnabaharlar temizlenip küçük parçalara bölünerek tencereye konur, bir yandan kaynaya dursun o amanın ne göreyim beşamel sos için süt azzz napsam acaba diye düşündüm biraz su katsam fena olmayacak dedim.


Süt, su, un, tuz ve margarin aynı kaba konulup kaynayıp koyulaşana kadar orta ateşte karıştırılır. Puding kıvamını aldıktan sonra pişmiş karnı bahar  kaba( ben oval Borcam kullandım )sudan alınıp öyle itina göstermenize gerek yok yanlama yatırın işte, üzerine makarna koyup beşamel sos her tarafını kapatacak şekilde dökülür.Üzerine kaşar rendelenir. En son aşama ısıtılmış 170 ' fırına sürülür kaşarlar eriyene ve sosu çekene kadar yaklaşık 30 dk pişirilir. En sonunda yemek için hazırdır karnabahar olduğu için özellikle sıcak yemek daha güzel oluyor.


Kocam tarafından 10 üzerinden 2 verilip en çok yenen yemekti hiç kalmadı tadı da sosu da süperdi afiyet olsun efendim nice güzel mutlu yemeklere :)









1 Aralık 2011 Perşembe

Çilli Necla 1

Çilli Necla 10 yaşındadır bay para onu artık ne yapmak istemişse şehirde bir okula yazdırır. Şimdiye kadar köyünde mutlu mesut en başarılı öğrenci olarak okuyan çilli Necla bir anda ne olduğunu anlamadan köyden şehre okula gitmeye başlamıştır. Ama ne olduğunu tam farkında olmadan elinden tutup okula götürende yoktur tabi ilk gün köy servisine bindirilmiş okula geldiğinde şu sıralardan birine geç diyen personel tarafından hayata ilk adımını atmıştır. Şimdilerde o sınıfta olmasaydım daha bir güzel olurdu diye düşünmeden edemez. Ah Necla ahh hep başka türlü nasıl olur diye düşünür.


Bir sıraya girmiştir dönüşü yoktur artık. Sınıfta altlarda olanlarda vardır yukarılarda olanlarda… Ortalama 30 öğrenci olduğunu düşünün 10 fakir 10 orta halli 10 da zengin çocuklar vardır tabi çilli Necla hangisinde olduğunu bilmez o güne kadarda zümre farklılığının ne olduğunu bilmemektedir zaten taa ki 5. Sınıfa gelip öğretmenin zenginler ve ışık saçanlar arasından 5 öğrenciyi seçip sınavlara hazırlayana kadar. Tabi bay paranın da garibim anasınınsa Necla ile ilgilenecek vakitleri yoktur bay para büyük para peşinde, kumar, içki ve sosyete derdinde. Garibim anne de naspın bay paranın yaptıklarının ezikliğiyle yaşamaktadır. Ah Necla ahh naspın hayatı kavramamıştır bile yaptıklarının hep doğru olduğuna inatla inanmış kimseyi de dinlememektedir.