Duraklama Dönemi
İnsan hayatını tıpkı bir metni özetler gibi parçalara ayırsak
yine giriş gelişme ve sonuçtan oluşur. Zaten hayatımızdaki her olay giriş
gelişme ve sonuçtan oluşur, değil mi?
Doğumumuz bir sonuç iken bizim için bir başlangıç, anne ve
babamız içinde bir başlangıç sayılır. Her şeyin bir başı birde sonu vardır.
Yaşadığımız hayatında gerçekten başlangıç kısmında güzel şeyler
olmuş olabilir, bebeklik hoş olabilir. Tabi durmadan ağlayan, ne istediğini bilmeyen
yada çevresindekiler tarafından bilinemeyen bir bebek değilsek.
İşte bu hayat birde duraklama devrine giriyor. Öyle duruyorsun.
geriye gitsen gidilmiyor, ileri gitmek ise canın istemiyor.
Düşüncelerin gerisinde kalmış oluyorsun, gerilerde
derinlerde bir yerlerde yaşıyorsun. Üzülüyorsun ve üzüleceğin bir şeyler yokmuş
da en boşuna üzülüyormuşsun damgası yiyorsun.
Bende böyle bir yerdeyim. Sanki hayatımın duraklama zamanındayım 30’lu yaşlarda melankolinin insanı terk ettiğini düşünmüştüm.
Keyfim yerindeydi canım bir şey yapmak istemese boş veriyor sonrasında eşek gibi
o işi yapıyordum.
Mesele şu ki evi toplama, yemek yapma, ıvır zıvırla uğraşma
keyfim yok. Bunları mecburi olarak bile yapmaktan hoşlanmıyor, yapmıyorum.
Ev inanılmaz dağınık, pis ve düzensiz. Hafta sonları yapılan
süpürme işleminden başka bir işlem görmüyor.
Aslında ev işlerinden daha önemli bir şey daha var. Bir yavrum
var. Tek sadece bir tek yavrum ve onunla eskisi gibi vakit geçiremiyorum. bunun
sebebi ise eskiden hem evdeki işleri yetiştirmeye hemde en azından Pazar günleri
bir etkinliğe gitmeye vaktim ve enerjim varken şimdi hiç biri yok.
Akşam eve gittiğimde yemek yapma, yeme süreciyle vakit geç
oluyor. Cimcimem yapamadığı ödevleri yapmak için yardıma çağırdığında mutlaka
katlanacak çamaşırlar var oluyor. Biraz ona destek olayım derken bize köstek
olan evin karşı cinsiyle çatışmalarımız başlıyor.
Bu karşı cins ile birçok karşı olduğumuz konu olduğu ise bir
gerçek. Zaten akşamları kısıtlı olan vaktimizi o dinlenerek geçiriyor ben ise
yavrumuzla vakit geçirmek, beraber bir şeyler yapmak istiyorum. Tabiki aynı
fikirde değiliz.
Kızım büyüyor ve seneye ilköğretimi bitirecek. Çözümlenmemiş
bir okuma problemi var. Yazmada sıkıntı yok.- tabi canı yazmak isterse- okuma
kısmı ise okuduğunu anlayamayacak kadar kötü! Bu sıkıntı nasıl geçecek
bilmiyorum. Öğretmenine göre düzelecek, bence okumadan düzelmez ama okuma
fikrini aklına dahi getirmiyor kızım. Ben ona okursam iş değişiyor. Ben okuyorum
durmadan ona okuyorum.
Belki geçecek bu durağanlık, belki hiçbir şey benim tahmin
ettiğim gibi kötü olmayacak. Belki bu günlerimi böyle geçirdiğim için
üzüleceğim, belki daha kötüsü olacak, yapmadıklarıma pişman olacağım beklide bu
yaptıklarıma…
Geçecek işte ömür böyle geçecek…
Sonuç mu? Hayatın sonu malum… Bir son ve ilahi başlangıç…
Bu yazı için sonucu çıkaracak kadar toparlayamıyorum.
Her son yeni bir başlangıcı doğurur. Başlangıç için bir son
gerekir. Birinin sonu diğerinin başlangıcı olabilir. En kötüsü bu duraklama dönemi,
ne sonu var ne de başlangıcı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder