Hayatımız kabul görme, beğenilme, takdir edilme üzerine kurulu. Yayınladığımız fotoğraflar, yazdığımız yazıların kaç like almış, kaç retweet edilmiş ve kaç tane favoriye eklenmiş?
Bu soruları kendimize sormamızın nedeni ise; kabul görmek ve beğenilmek çabası. sosyal medyanın sosyalleşmeyi eski arkadaşları bulup, görüşmek en azından haber almak, eski günleri yad etmenin dışında ; yeni arkadaşlara fotoğraflara etiketlenip , lafı cuk diye oturtmak , yada bak ben böyleyim , daha iyiyim deme kaygısı taşımak .Kısacası iyi kötü günlerimizi paylaşmak değil bak ben böyleyim deyip gövde gösterisi yapmak .
Ergenlik döneminde karşı cins tarafından beğenilme popülerlik havası, favori okul gruplarına dâhil olma, aidiyet duygusu, kabul görme dürtüsü.
Bu duyguların tamamını ilkokul 3. Sınıfa başlayıp köyden şehre inen Çilli Püskülün, acı bir başarısızlıkla sonuçlanmış hayatı olarak sabaha kadar anlatabilirim.
Evlenip İstanbul’a yerleşene kadar, çirkin bir işe yaramaz biri olarak hissettim. Evlendikten 4-5 yıl sonra ise liseden beni tanıyan bir arkadaş bana hayran olduğunu, çok beğendiğini söyledi.(hayranlık kısmını abartmış olabilirim).aslında çilli tavuk olmadığı, benimde herkes gibi normal bir insan olduğumu, ama gruplaşamama, bir gruba ait olamama gibi bir problemim olduğunu anladım.
Bu kadar lafı söylemişken, sosyal medya hesaplarımın olması tuhaf gelebilir ama ona da bir netlik gerekir. Şimdiye kadar yayınladığım, yazdığım hiçbir fotoğraf ve yazıyı başkaları beğensin veya görsün hevesi içerisinde olmadım. Bir dönem sadece anlık değil sonradan fotoğraflarını bana açmış bir yakınımın, anlamsız bencilliği ve gösterişciliği, kinayeciliği yâda doyurulmamış insanlığı yüzünden ne yapacağımı bileyemeyip 6 ay kadar hesabımı kapattım.
Sonrasında beni etkileyebileceğim, onunla etkileşebileceğim birçok olayı, yanlış anlamaya meyilli insanların, yanlış anlamalarına sebep oluşturmamak için fotoğraflarımı, yazılarımı görmesini engelledim. Memnun muyum evet memnunum. Yıllarca kendini kabul ettirmeye çalışmış bir insan olarak, eziklik duygusu hissetmek kötü bir durum. Hiç kaybetmeme, kaybetmeyi hazmedeme değil bu demek istediğim, iyisiyle, kötüsüyle kaybetmeyi öğrenmiş bir insanım ben, tek istediğim değer verilmesini istemek. En mantıklısı sizi değersizleştiren insanlardan ise uzaklaşmak.
Kendinizi sevmek , değer vermek, biraz da kendini beğenmişlik gerekli.
Ne yazmayı düşündüm ne yazdım yazısı oldu devamı da gelecek şimdi rahatladım.