16 Temmuz 2013 Salı

BU RAMAZAN , BİZİM RAMAZAN

    Ramazan ayında aklıma gelen ve en çok özlediğim şeylerden biri bütün köylüye verilen iftar sofraları .Öyle ara sıcak falan olmayan, tek tabaktan herkesin kaşıkladığı; sütlü çorba, salata, pilav, etli nohut & patates, yoğurtlu hamur ve kompostodan oluşan iftar sofralarının olmazsa olmazı yaprak sarması ve bal kabağı tatlı hala favorimdir.
    Bol çeşidin bulunduğu sofralar erkekler için kahveye gönderilir, kadınlar için ise iftar sahibinin evinde yer sofraları kurulurdu. Bu sofraları kurmak, eksiklerini gidermek bize yani köyün genç kızlarının göreviydi.(hala öyle)
     İftar evinde sofralar kurulup, herkesin sofrada ezan sesini beklediği sırada biz bal kabağı tatlısı ile dolmayı çifter tabak alır kendi soframıza oturur, sohbet muhabbet orucumuzu açardık.
İftar sonrası bazen evde okunan kuranı dinler, kendi hatim ayetlerimizi okur, bazen teravihe gider, bazense bir arkadaşın evinde toplanıp çay, kahve içer ve mezdeke oynardık.
Şimdi bu iftar sofralarını, her biri başka kente evlenmiş, yerleşmiş arkadaşlarımı, e birazda mezdeke ile göbek attığımız günleri özlüyorum.


Koca şehrin içinde yapayalnız Ramazan Ayı geçiriyorum. Gelen birkaç misafir dışında şimdilik gidilmiş bir iftar sofrası yok. Bir kaç kez apartmanın bahçesinde iftar sofrası hazırlama konusunda teklifte bulunduğum halde annem tarafından burası köy değil diyerek uyarıldım. Zaten 14 daireden ancak beş tanesi sahura kalkıyor. Buda önemli değil sadece birlik beraberlik olsa oda bana yeter ama yok. Bu Ramazan ayı da böyle geçsin bakalım. 

Hiç yorum yok: