16 Eylül 2012 Pazar

Bir hata daha mı?


Saat 00.03 uyku tutmadı.
Okullar açıldığından bu yana kâbussuz, uykum bölünmeden geçirdiğim doğru düzgün bir gecem yok. Canımı sıkan şeyler benim kararsız, dik kafalı inatçı biri olmamdan kaynaklanıyor. Bir hafta yıllık iznimin kalan kısmını kullanacağım. Kızımla birlikte ilköğretime alışma sürecini geçireceğiz. Aslında alışma süreci olan 10-14 Eylül haftasını Sevgili Dr. Örtger’in Bizim baykuş hemşirenin izinde olması sebebiyle izin vermemesi dolayısıyla çalışarak geçirdim.
Şimdi eğer buradaysan büyük ihtimalle çocuğunun öğretmeni ile ilgili kafanda soru işaretleri var. İşte yaşadıklarımla sana bu soru işaretlerini gidermen için yardımcı olacağım.
Okula e okuldan kaydımızın çıkacağını bildiğimiz için bir yıl önce kayınvalidemin kapı komşusu olmak için taşındık bu semte. Geçen yıl yine sınıfının en büyüğü(yılsonu doğumlu) olan kızım, aynı okulun anasınıfına gitti.
Bu yıl okul kaydı için gerekli evraklarımızı hazırladığımızda;
E5 formu muhtarlık ve ya nüfustan
Kimlik fotokopisi
2 pilot kalem, kapaklı dosya,3 top a4 kâğıdı
Okul müdür yardımcısına – sınıfların nasıl oluşturulduğunun, bu yıl ki 60 66 ay meselesinden dolayı geçen yıl anaokuluna giden çocuklar için ayrı bir sınıf oluşturup oluşturmayacaklarını sordum.
-Sınıfların e –okul dan yerleştirme sırasına göre oluşturacağını hiçbir ayrıcalık düşünülmediğini söyledi.
Mutlu, mesut okul kıyafetlerini, çantayı ve birkaç küçük ayrıntıyı  alarak hazırlandık. Okulun ilk haftasını heyecanla beklemeye başladık. Âmâ işte o ilk gün ben maalesef işimden izin alamadım. Ve eşim kızımı okula götürdü, serüvende başlamıştı.
O gün; işyerinde ki rutin işlerim bittikten sonra  eşimi aradım. Öğretmeni nasıl biriydi? Sınıf kalabalık mıydı? Bunlar kafamdaki sorulardı. Eşim öğretmenin ismini söyledikten sonra hemen internetten, oturduğum yerden - ben o parmaklarıma ne diyeyim bilmiyorum- araştırdım birkaç fotoğrafa ba öğretmenin yaşının ilerlemiş olduğunu gördüm.
Zamanında emekliliğine birkaç sene kalmış bir öğretmenin son öğrencilerindendim. Hala öfkeyle hatırladığım anılarımda dilimin ucunda.
Eşimin lise matematik öğretmeni arkadaşını aradım. O da tanıdığı bir öğretmen olduğunu , öğretmeni değiştirebileceğim söyledi.
Ön yargılarımı da yanıma alıp 11 Eylül sabahı okula gittim. Nezaketen oturmamı bile söylemeyen müdür yardımcısına diğer öğretmeni tanıdığımızı ve kızımın öğretmeni değiştirmek istediğimi söyledim. Hiç bozma sen git dedi, ben inatla iletişim kurmak için tanıdık bir öğretmene yazdırmak istediğimi söyledim. Arkamızdan kim olduğunu bilmediğim bir kaç kişi odaya girip müdür yardımcısı ile konuşmaya başladı ve bana inatla değiştirmeyeceğini söyleyen müdür yardımcısı o anda tamam git değiştiriyorum, çocuğun adı ne, sen çok pişman olacaksın ama bana asla gelme diyerek sınıfı değiştirdi.
İlk toplantımız 3 Eylül Perşembe günü oldu. Yanımızda çocuklar öğretmen anlatıyor biz duymuyoruz, evraklarını tamamlamayan öğretmenin dışarı gidip gelmesiyle ortalama 30 dk. Sonra bitti. Elimizde okul aile birliği hesap numarası, haftalık beslenme listesi ve alınacaklar listesi kaldı.
Şu an kafam allak bullak kızımın hayatını mahvettiğimi, önyargılarımla hareket ettiğimi ve doğru olmayan bir karar verdiğimi düşünüyorum.
Ne bekliyordum?
Çocuklar yanımızda olmamasını (daha sağlıklı iletişim kurabilmek için),
Evraklarının hazır bir şekilde yanında olmasını.
Sanki önemsizmişiz gibi hissetim.
Şimdi !
Bu yıl en azından aralık ayına kadar okuma ,yazma olmayacakmış.
Ders kitapları geçen yılın müfredatına göre olduğu için sadece Fen Bilgisi kitabı kullanılacakmış. Dersler resim çizme, oyun hamuru, şarkılar, oyunlarla geçecekmiş.81 (seksen bir) aylık olan kızım zaten geçen yıl bunları yaptı. Canı sıkılırsa, bunalırsa, okumaktan, öğrenmekten vazgeçerse… Sınıf mevcudu çoğunlukla; ana okuluna gitmemiş ve yaşça daha küçük çocuklarla dolu. Ben kızımın eğitim hayatına çomak soktum.
Şimdi izinliyim bir hafta bolunca neler olup bitecek bilmiyorum ama rehber öğretmen ile görüşmeyi, kafamdaki soruları çözebilmeyi umuyorum. Yoksa bu ruh hali bana hiç iyi gelemeyecek.


Hiç yorum yok: