26 Temmuz 2012 Perşembe

Erik kompostosu


Tam da aradığım cümle buydu.
Annemin kokusunu özledim…
Daha ne anlatabilir ki…
Cimcime anneannesine annemin kokusunu özledim ama İstanbul’a dönmek istemiyorum demiş. Anladığım kadarıyla ikisi de ağlamışlar. Yorgun, sıcak ve bunaltıcı İstanbul’a dönemsini istemiyorum. En azından biraz daha bayrama gittiğimde beraber döneceğiz hayırlısıyla.
Burada olsa babaannesi ramazan ve yaşlılık dolayısı ile ilgilenemeyecek. Sıkılacak bunalacak, evde TV karşısında geçirecek. Köyde en azından ilgilenen var, sokak var, oyun var.
Çok özledim ama, onun iyiliği için.
21 gün sonra hayırlısıyla kavuşacağız.

Özlem dolu, sıcak, yorucu ve oruçlu geçen her günün ardından akşamları evde serinlediğim tarif bu dışım şıpır şıpır terlerken, içim bu gibi bir şey istiyor. Ee ben de zaten komposto yapmayı da içmeyi de çok severim daha ne afiyet olsun.

1 kg erik
2-2,5 su bardağı şeker ( tat isteğinize göre değişebilir)
Limon tuzu
1 adet karanfil ( ben mutlaka katarım, kokusunu çok severim )

Yapılışı; erikleri yıkayıp tencereye bütün bir şekilde koyun. Üzerine ben 3 lt su koydum ölçülü tenceremle kullandım. Ateşe koyup kaynatın. Erikler yumuşadıktan sonra şekerini, limon tuzunu ve karanfilini koyup bir taşım kaynatın. Ocağın altını kapattıktan sonra, soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra süzgeçten geçirip cam şişelere koyabilirsiniz.

Eğer uzun süre saklamak istiyorsanız , pet şişelere  soğuk doldurup derin dondurucuya koyabilir  ve ya sıcak sıcak süzüp cam kapaklı şişelere koyar ve ters çevirirsiniz.




20 Temmuz 2012 Cuma

Hayırlı Ramazanlar

ALINTI

Köy de geçirdiğim çocukluk ramazanları hep aklımda. 6-7 yaşlarında gittiğimiz, kaçırılan abdestlerle kılınan teravihler, ramazan boyunca her evde bütün köylüye verilen iftar sofraları hiç unutulmayanlar arasında . Bu sofraların en güzide tercihleri ise kabak tatlısı ve yaprak sarması idi.
Bir de hiç unutmadığım ben sıcak diye hatırlıyorum ama bunun imkânsız olduğunu söylüyorlar. Her okuldan döndüğümde çeşmelerde akan sulara yolun yokuşunu çıkarken melun melun baktığım anlardı.
Kızlarla hepimiz ayrı yerlere dağıldık evlendik. Artık o iftar sohbetleri de, cami bahçesinde kıldığımız teravihler geride kaldı.

9 yıldır İstanbul da yaşıyorum ve ilk kez dün akşam teravihe gittim. Çok korkuyordum. Küçük yerlerde herkesi tanıdığınız için bir sıkıntı çekmezsiniz. Ama büyük şehirlerde herkes bir başka, yabancı ve kalabalık.
Dün akşam kıldığın, bu yılın ilk teravisi benim ise dokuz yıldır kıldığım ilk teravih idi.
Önce caminin bahçesine anca yetişebileceğimi düşündüm, ama havanın sıcak olduğunu hiç hesaba katmadığım için bahçenin dolu olabileceği aklıma gelmez di. bahçe hınca hınç dolu , içerisi ise bir o kadar olmaya az kalmış vaziyette. Bir teyze gel güzel kızım demesiyle önden 3. Safa yerleştim. Ama şimdi size ilk izlenimlerimi aktaracağım. Bu yazıyı okuyup teravihe gidecek olan, ya da evde teravihe giden ama internet kullanmayanlar var ise lütfen iletelim.
Teravih namazı 20 rekâttan oluşan ve yatsı namazından sonra kılınan bir namazdır. Önce yatsı namazınızın ilk sünnetini kendiniz kılıyorsunuz selam verdikten sonra yatsı namazının farzına uydum imama deyip niyetleniyorsunuz. Farzı imam kıldırdıktan sonra yine son sünneti siz kendiniz kılıyorsunuz. Vitir namazınızı kılmadan teravihi kılıyorsunuz. Teravih namazına niyet edip uydum imama diyorsunuz ve her iki rekâtta ettehıyyatı yı okuyup dördüncü rekâtta selam veriyorsunuz.
İşte ilk izlenimlerim;
  • Teravih namazı ve ya herhangi bir namaz kılınırken, üst baş çekiştirilmemelidir. Kıyafetler zaten namaza uygun ve düzgün olmalıdır.
  • Klimayı açın, şurayı düzeltin denmez
  • Beli secde esnasında açılıyor diye öndekinin açılan kısmına şaplak indirilmez.
  • Sen şöyle yanlış böyle yanlış yapıyorsun deyip namaz aralarında akıl verilmez.
  • Hah herkesi safa çağırdın bak nasıl sıkıştık denmez. Zira ibadete geliyorsun hanım Allaha baş başa kalsan ne olur.
  • Kısacası ibadethanelerde sadece ibadet edilir. Çevre rahatsız edilmez.
Bir ramazana daha başladık hayırlısı ile Allah bayramı ve daha çok ramazanlar görmemizi nasip etsin inşallah.

12 Temmuz 2012 Perşembe

Ne ki Bu ki


Ne ki bu ?
Bende gördüğüm de bu ne ya oldum.
Çok ilginç
Fikir anası benimde anam :)
İşsiz eşine , bari bir pompa alda köydeki sinekleri ilaçla deyip, küçük kasabaya ilaçlama sektörünü kurduran kadın.
Anacığım sanırım iyi süzülmeyen yoğurt, süt ve bilumum şeylerden sıkılmış.
Gördüğünüz öncesinde yağ süzgeci ,annemin dikip geçirdiği ince çorabı ; isterseniz çookk süzme yoğurt elde edebilirsiniz.
Nasıl fikir ama.

3 Temmuz 2012 Salı

KALDIĞIM YERDEN ÖZLEMLERLE DEVAM


Bir babadan izin almaya çalışan çocuk gibi Dr Örtger'in peşinden koşarken
Kandil akşamı yolculuk yapılır mı yapılmaz mı derken
Düştüm  Çeşme yollarına
Sabaha kadar acaba şoför yolda uyur mu diye, gözümü kırpmadan dikiz aynasını gözetlerken 
Uykusuz geçen yolculuk sonrası 
Attım tatil köyünün miss gibi yataklarına kendimi.
İlk gün uyu yayarak geçti malum
Sonrasında tatil moduna girmeye çalışma ile
Dolu dolu tabakları hayretler içinde izlerken 
Az tuz yuttum, sahilde gezindim 
İstediğim damla sakızlı reçeli çeşmenin göbeğinde, tam yerinde bulup çantama attım.
Az biraz daha tuz yutup, bundan 6yıl önce kredi kullandığımız bankanın emekli olmuş kredi bölümü çalışanını, aynı tatil köyünde görmek, sonrasında aynı istikamette Çanakkale yollarında olacağımızı duymak  epey şaşırtıcı idi.
Eh işte, yemekti, gezme idi falan filandı derken üç beş fotoğrafı, bir kaç parça eşyayı çantamıza atıp çıktık Çanakkale yollarına...
uzzzun ege kıyıları yolculuğunda sonra gecenin bir saatinde yine köye varamamış olmanın, yaklaşık 12 saattir yolculuk yapıyor olmanın verdiği şişmiş ayaklar hediyesiyle, bir aktarma otobüsüyle düştük köyün yollarına. Köy sapağına 5 km kala daha yeni yola   çıkmış aracın her yerine kusan biricik kızımız tatilimizin nasıl geçeceği konusunda bize bir fikir verdi. 
Başlangıcı bol kusmuklu olan köy yolunun yaklaşık iki km olan kısmını sırtımızda bavullarla yürümeye başlayıp, jaramazcanın bizi karşılamaya gelmesiyle, gözümde memleketi, ağaçları, oksijeni, insanları başka boyutlara sokan bir özlemdi burnumun direğini sızlatan.
Evimi, annemi, babamı, ninemi, halamı, kısacası köyümün güzel insanlarını tekrar görmek galiba hayatıma yeni bir güzellik getirdi.
İnşallah bir gün gelecek, kalabalık ailemle bu köyün insanı tekrar olacağım.
En taze, en dedikodulu, en hastalıklı, en doğal geçirdiğim bir hafta idi.
Dalından koparıp yediğim anneanne kayısı, erik ve dutlarını
3 gün çektiğim batın ağrısına, ninemin koyduğu göbek kaçığı teşhisini, tedavisini  
Bahçeden koparılmış biberlerle yapılmış menemeni,
Sakız reçeli ile yaptığım koyun sütlü irmik tatlısı
Güvercin yumurtasından yaptığım kek  ve krepi 
Müthiş Bayramiç vişnelerinden elde ettiğimiz reçeli ve müthiş kekini
Dalından koparılmış kocaaaamaaan hormonsuz  salatalıkların lezzetini
Topladığımız fasulyelerden yapılan kaymaklı fasulye yemeğini
Annemin kaymaklı fırın baklasını 
Mangaldan vazgeçip, odun fırınının bacasına yakın bir yere iki kiremit koyup doğal mangalda pişirdiğimiz iki katı fiyatına alınmış, kazıklanılmış şeher tavuğunun  lezzetini 
Yediğim düğün  keşkeğinin tadını
Cimcimeyi bırakıp giderken içimdeki burukluğu unutmayacağım.