29 Ocak 2015 Perşembe

Ve dağlar yorumlandı

Acaba, Khaled Hosseını yi – Halit Hüseyni_ okumayan var mıdır? Ya da şöyle diyelim; Uçurtma Avcısını okuyup, filmini seyrettikten sonra Bin Muhteşem Güneş’in çıkmasını merakla beklemeyen var mıdır? Şimdi böyle sorunca tuhaf hissettim. Tabiî ki okumayan entelektüel kesim vardır. Bu kesin bir söylemdir. Çevremdeki tek entellektüalitesi – bkz-pskszlk- yüksekçe olan Dr. Gacet dır. Onunda okumadığını tahmin edebilmek zor değil.
 Bir dönem süper marketlerin kitap reyonunda cep boy olarak satılan Uçurtma Avcısı her daim orta kesimin cebini yakmadan alınabilen bir kitap olmasıyla az kitapseverlerinde bir şekilde raflarına girmiştir.
Uçurtma Avcısını bir solukta okuyup, sinemaya uyarlanmasıyla sevinen seyrettikten sonra kitabın zevkini vermediği - her kitapsever  gibi- düşünen ben. Nedense Ve Dağlar Yankılandı yı  okumaya acele etmedim. Biraz kitap bloglarının biraz cep boylarının sırf orta standartlardakiler alabilsinler diye süpermarketlere gelmemesi eh birazda evde okunacak kitap sayısının günden güne artmasıydı okur severin satırlara karşı soğukluğunun artması diyelim. 
Ne çok mazeret sundum kendime. Hâlbuki dolapta emanet duran kitap; yeter artık üç beş satırda olsa oku demesiyle başladı bu satırların başlangıcı...
Halit Hüseyni’ nin 3. ve son kitabı olan Ve Dağlar Yankılandı da; ne Uçurtma Avcısındaki gibi ezilmiş çocuklar ne de Bin Muhteşem Güneş gibi ezilmiş kadınlar var. Aslında bu ezilmişlikten kurtulan çocuk ve kadınların nasıl bir hayata adım attığını gösteriyor diyebilirim.
Yine savaşın gölgesindeki Afganların yaşayışlarını gösteriyor ama özellikle yeni bir hayata adım atan adım atmış ama gölgesinde yaşayan iki farklı Peri’nin hikâyesi vardı.
Etkisi evet diğer kitaplar gibi değil acımtırak Türk filmlerinde büyümüş halkımın büyük olasılıkla beklediği ağlatıcı sahneler gözlerinizde canlandırmıyor. Gizli gizli satır işlenmiş derin acıları okuyabiliyorsunuz.
 Halit hüseyninin her kitabında gözyaşlarınıza hâkim olamadığınız, unutamadığınız sahneler varmış. Uçurtma Avcısındaki, tecavüz sahnesi  Bin Muhteşem Güneş deki kaçış planı sonrası şiddet sahnesi en etkileyici kısımlardı. Bu kitap ta ise Peri’nin yıllar sonra abisiyle karşılaşması benim gözyaşlarıma neden oldu ama Peri 'nin kutuyu açtığı kısımda da gözyaşlarımı tutamadım.
En çok eksik hissedilen kızım Roşa’nın ameliyat olup olmadığı kısımdı. Onu ya yazar okuruca yâda 4. kitabına saklamış olabilir.
Ne 1. kitap Uçurtma Avcısındaki esir alınmış özgürlüğünü uçurtma peşinde kaybeden çocukları, nede kadınlığını yaşayanmış içine gömdüğü aşkıyla yaşayan kadınlar var. Daha güçlü hale gelmiş Afgan kadınlar ile Afganların Avrupa daki hayatlarından kesitler sunmuş bir kitap var karşınızda.
En baştaki Peri ve Abdullah’a anlatılan masalımsı hikâyeyi bende kızıma anlattım. Birde dilek ağacından on yaprak düşerse kabul olur hikâyesiyle bir masal uydurdum.
Halit hüseyni okunur. Son kitabı Ve Dağlar Yankılandı onu yine okutur...
Uzun soluklu okumasız geçen günlerin ardından Ve dağlar yorumlandı. Sağlıkla kalın, bol okumalı günler dilerim.


19 Ocak 2015 Pazartesi

Sıkıntıdan

Kendime biraz daha vakit ayıracağım diyorum her Pazar ertesi.sanırım hafta sonuna doğru kendime vakit ayırmaktan vazgeçiyor, başka uğraşlar buluyorum kendime.
Çok uzun süredir ne yapacağımdan sıkılıp kitap ve kahve ikilisiyle vakit geçirmedim mesela , bu ikiliyle uzun süre sıkılmadan vakit geçirmek isterdim.
Annelik ve hayat arkadaşlığı ;sıkıntıdan patlayacak kadar sıkılacak zamanın olmaması , zorunluluklarının ve sorumluluklarının artması demekmiş.
Bunun tadını da böyle çıkarmak gerek…

 Sıkıntıdan patladım ama yazamadım...İnsan nasıl sıkıntıdan patladığını, sıkıntılarını bile anlatamıyor, sıkıntıdan.

9 Ocak 2015 Cuma

Yazdım

Uzun aradan sonra buralara gelmek, yazmak sanki tekrar nefes almaya başlamak gibi. Aslında özlemiş olmama rağmen biraz genlerimdeki tembel hormonlardan, birazda beynimin içindeki gri nöronlarımdan uğrayamadım buralara.

Aklıma gelen yapmak istediğimi birçok şey varken , 'yazarım bir ara' depreşesi ile aklımda kalan, silinip giden bir sürü düşünce yazılamadan beyin çöplüğümün içinde preslendi. Bir ara aklıma gelir çıkar, dökülür sayfalara...Umarım

Bu yazıya başlamışken, Gâcet bir rapor istedi, bir kaç hasta geldi - gitti. Arada 3 telefon görüşmesi yaptım, yetmedi bir kaça parazit de çıktı.

Keyfim kaçtı. Yapmayı istediğim ve her gün Pinterest’in sayfalarını dolandığım heveslerden ve yazmaktan vazgeçtim. En azından bir adım attım.

Devamı gelir mi? Gelsin artık... Yazıp rahatlamak istiyorum.