İlköğretim 3. Sınıftan itibaren köyümüze 5 km uzaklıkta olan ilçedeki bir okula başladım. Köydeki okul karma sınıflı ( 1,2.ve 3. sınıfların bir arada olduğu) , 2 öğretmenli, hademesiz ve sobalı tek katlı bir okuldu.
İlçedeki okul 2 katlı, en az 20 derslikli, öğretmenli, hademeli, müdürlü ve sobalı bir okuldu. O zamanın şartları ile o okula gidebilmek, şimdi gözüyle bayağı zor geliyor. Şimdiki eğitim öğretim ve hakkıyla mesleğini severek yapan öğretmen bulmak zor. E birde buna kalabalık olmayan sınıflar ve çikolata ve şekerin alma güçlüğü çekildiği yılları ekleyelim.
Konumuzu dağıtmadan devam edelim…
Köydeki okulda çok başarılı bir öğrenci olarak görülüyordum. Okulun ilk günlerinden birinde ilçedeki emekliliği gelmiş pos bıyıklı öğretmen; yazma yarışması yaptırdı. Aslında yazma yarışması olduğunun sonradan, herkes yazdıkları kelimeleri saymaya başladıklarında farkına vardım. Açın defterleri dedi saygı değer pos bıyık öğretmenimiz. Türkçe kitabından bir hikâye yazıyorduk, bir yandan ter atıyor bir yandan hızla yazmaya çalışıyordum. Öğretmen; satır başı dedi!
Satır başı?
Oda ne, ne demek? Diye düşünürken kelimelerin bir şelaleden su yun dökülmesi gibi, ağzından akan öğretmenin hızına yetişmek için alt satıra geçip büyük harfle (kırmızı kalemle) yazmaya başladım. En sonunda zil çaldı ve herkes yazdıkları kelimeleri saymaya başladı. Ben de yanımda oturan sosyete güzeli, sarışından satır başının ne demek olduğunu öğrendim.
Noktalama işaretleri, yazım kuralları ile ilk ve son tanışmam bu hikâye ile başladı, bitti. Şimdi blog yazmaya çalışıyor ve ilköğretim öğrencisi yetiştiriyorum( çiçek yetiştirir gibi oldu J).Hala yazmada, yazım kurallarında noktalama işaretlerini yerleştirmede sıkıntı çekiyorum.
Bende geç olmadığının düşünüp, nasıl düzeltebileceğimi sormak için Türkçe Öğretmenliği mezunu olan ( daha atanamadığı için bizim gözümüzde öğretmen olmayan) yeğeni aradım.
Konuşma aynen şöyle idi;
Ben: Yazı yazarken noktala işaretlerini yerine koymada sıkıntı yaşıyorum, ne yapabilirim Cuncu ?
Yeğen: Canım sen kitap okumuyormusun?
Ben: Okuyorum.
Yeğen: Nasıl kitap okuyorsun?
Ben: Sanki içinde yaşıyormuşum gibi.
Yeğen: Eee noktalama işaretlerine bakmıyor musun?
Ben: Dikkat etmiyorum.
Yeğen: Yavrum sen çok kalmışsın, artık yapacak bir şey yok!
Ben ::(
Dedi…
Kafamda dönüp duran hayali hikâyelerim, gerçek yaşanmışlıklarım, yapılmış / tadılmış nefis yemek, börek ve tatlı tariflerim yazılmayı bekliyorlar. Vazgeçmiş değilim öğrenmeye / düzeltmeye çalışıyorum.
(;) Noktalı virgülün göz kırpışını,
(:) İki noktanın ciddiyetini,
(,) Samimiyetini,
(!) Ünlemin hassasiyetini,
(?) Soru işaretinin ehemmiyetini,
( ‘’) Üst virgülün ayrıntılarını daha iyi kavramaya çalışacağım, noktalama işaretlerine son (.) noktayı koyacağım.
Bu yazıda olan noktalama işaretleri hatalarım affola!